İmran kendini her zaman seven biri olmuştu. Kendinden memnun, hayatından memnun ve mutluydu. Hayatındaki son birkaç yıl hiç bir insanın kaldıramayacağı türdendi fakat o kendini her zaman güçlü hissetmişti çünkü gerçekten öyleydi.
Hayatındaki değişimler bu yaşına kadar hep kötü manada olmuştu. Bu değişimler onu güçlendirmiş ve gitgide gamsız bir insan haline dönüştürmüştü.
Bazen yaptıklarından pişmanlık duyuyordu. Sadece babasıyla yaşamak isterdi.Düz bir hayat.
İstediği şey olabilirdi fakat o babasından haber alamıyordu. Bu yüzden kendisini öldüğüne inandırmaya çalışmıştı. Eğer aksini düşünürse babasını aramaktan gram vazgeçmezdi. Bu yüzden düşünmeye çalışıyor ve her seferinde kafasından bu fikri atmaya çalışıyordu.
Düşündüğünde de aklına babasının başka biriyle evlendiği ve belki de birkaç akrabasının olduğu fikrini düşünmeden kendisini alamıyordu. Belki de kardeşi bile olabilirdi. Gerçi, İmran kendi annesinden doğmayan birini kardeşi olarak kabul edebilir miydi ?
Bunun olabilmesine ihtimal vermiyordu fakat aklını ara sıra kurcalayan bu fikir onun yaşamını kısıtlıyordu.Otobüs duraklarının birinden saate göz attığında akşam sekize doğru yaklaştığını görüyordu. Yavaşça ayakları onu ara sokaklara sürüklemişti. Böylece hoş durumda olmayan insanlara yardım edebilirdi. En azından kadınlardan bu yardımını esirgemeyebilirdi.
Derin bir nefes aldı ve önüne gelen taşa tekmesini savurdu. Tekmesi taşa isabet etmemiş ve daha çok sinirini bozmuştu.
Bu sokakta ki barların hiç birisine uzun süreli girmemişti. Hatta geçenlerde ilk girişlerinden birisi Kutay ile birlikte olmuştu. Aklına yine o adamın gelmesi sinir sisteminin üst zirvelerine çıkmasına sebep olmuştu. Sıranın en az olduğu barın önünde beklemeye başlamıştı. Birkaç dakika sonra sıra ona geldiğinde iri yarı adamlardan biri konuşmuştu."Senin burada ne işin var. Genelde dışarıda birilerini pataklaman gerekmiyor mu?"İmran yüzündeki yapmacık olan gülümsemeyi daha çok yaydı ve kollarını önünde bağladı.
"Bugün canım böyle istedi."
Adam onaylar anlamda kafasını salladı, eliyle ona girişi gösterdi. Hızlıca içeriye dalan İmran, ikinci kez müzik sesinden yüzünü buruşturmak zorunda kalmıştı.
İnsanlar neden buraya başlarını ağrıtmak için gelirlerdi kesinlikle anlam verememişti.
Hızlıca ortamı taradığında tanıdık bir yüzle karşı karşıya gelmişti. Tanıdığı insanlar zaten çift elin parmaklarını geçmezdi bu yüzden şaşkınlıkla onu izlemeye devam etti.
Okan kendini neredeyse kaybetmiş bir şekilde içiyordu. O kadar bitap haldeydi ki arkasında cüzdanını almaya çalışan birini bile fark etmiyordu. Bunun gibi insanları buraya neden alıyorlardı?İmran kalabalıkta zaten kendinde olmayan insanları iterek kendine yol açıyor ve Okan'ın cüzdanını almak üzere olan adamın bileğinden kavrıyordu. Bu o kadar kısa saniyeler içerisinde olmuştu ki, Okan yavaşça kafasını arkasına çevirme tenezzülünde bile bulunmamıştı. Aslında bakarsanız şu an göreceklerini hatırlayacak mıydı?
O bile şüpheliydi."Bırak cüzdanı."
Kendini bu kurduğu cümleyle polis gibi hissetmişti. Belki de ona en uygun mesleklerden biri polis olabilirdi fakat bunu yapmaya çalışması için bir sebebi yoktu. Belki babası olsaydı kendinde bu gücü bulabilirdi.
Kafası hafiften güzel olan adama sert bir tokat geçiren İmran adamın yere serilişiyle cüzdanı alabilmişti.
O kadar kalabalık ve gürültülüydü ki, sesin nereden geldiği bile belli olmuyordu. Bu kadar kargaşanın içerisinde adamın yere serildiği bile fark edilmemişti. Bu kadar değersiz bir konuma düşmek için neden insanlar içiyordu ki ?
Bir çöp torbasından farksız hale geliyorlardı.
Cüzdanı Okan'a uzattığında onu hâlâ şaşkınlık içerisinde izliyordu. Nedense aklındaki oluşan imajda bu kadar içki içebilecek birini düşünmemişti. Aslında bir miktar hayal kırıklığına uğramıştı fakat bunu umursamadan, karşında tepkisizce bayık gözlerle onu izleyen Okan'a bakmaya devam etmişti.
Sarsak hareketlerle ayağa kalkmış ve kendini İmran'ın üzerine bırakmıştı. O kadar içten bir şekilde sarılmıştı ki, İmran ondan kollarını çekse düşeceği ihtimaline karşın kollarını ondan ayıramamıştı.
Cüssesi neredeyse İmran'ın iki katı olduğundan onu ayakta tutmak konusunda biraz zorlanıyordu fakat elinden geleni yapmaya çalışıyordu.
Müziğin sesiyle onların görüntüsü birleşince ciddi mânâ da dans ediyorlarmış gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURONİ
Teen Fiction18'li yaşlarının başında babasının güvenilir olmayan bir takım işleri yüzünden tek başına bırakılan genç bir kız, hayatının tam olarak dört senesi yaşadığı depresif ruh haliyle sokakta geçirir. Bu süre içerisinde gördüğü her canlıya yardım duyguları...