GURONİ - 34

17.4K 986 37
                                    

İmran kısa bir tartışmanın ardından sofradaki yemeklerin artıklarını toplamak için ayağa kalkmıştı. Herkes yemeği bırakmış ve öylece bir ölüm sessizliği masada hakim olmuştu. 

Ardından Miray'da yardım etmek için ayağa kalktığında, İmran bir tepki vermemiş ve kendisine yardım etmesine izin vermişti.  Derin bir nefes alıp, bakışlarını Kutay'a çevirdi. Kollarını göğüs kafesinin önünde toplamış bir şekilde hâlâ masada oturmaya devam ediyordu. Sanki az önce hiçbir şekilde sesi yükselmemiş gibi sakin ve sessizdi. Aslında onların ikisi için de bu durum normal ve şiddetsizdi çünkü şahit oldukları şiddet ve kaos bunun kat ve kat üzerinde kalıyordu. Bu sebeple kesinlikle fazla tepki vermiyorlardı. Miray'a bu fazla gelse bile onların ikisi için normal tepkilerdi. 

Miray için şaşırtıcı ve ağır olan kısım ise iki çok sevdiği insanın kavga etmesiydi. O evinde hiçbir zaman tartışma kaos görmemiş bir kız evlat olduğundan dolayı, ortamdaki ufak bir gerginlik bile onu ekstrem bir şekilde etkiliyordu. Yaptığı şey yüzünden Muhammed bile, Miray'dan daha fazla şiddete ve kaosa maruz kalmıştı. Belki de onu, ikisinin kavga ettiği anda Muhammed yukarı kata çıkarmalıydı.. 

Muhammed içeride televizyona göz atıyorken, Miray'da hızla onun yanına gidivermişti. 

Mutfakta Kutay masada öylece kalmış ve İmran'da onun önünden tabakları alma işlemini sürdürmeye devam etmişti. Onu görmezden gelmeye çalışıyordu fakat görmezden gelinmeyecek kadar iri bir insandı. Gözlerini dolduran birini her ne kadar görmezden gelmeye çalışabilirdi ki?

Kendini zorlamaya devam ediyorken, bunu imkansız hâle getiren İmran'ın tabağı tutan bileğini kavrayan Kutay'dı. 

"Bir dursana." 

Kutay'ın yanı başında bileğinin kavranmasıyla durmak zorunda olan İmran, bu sefer sinirlenmeden ona bakmaya başladı çünkü onun ses tonu rica eder gibiydi. İmran gereksiz temastan hoşlanmadığından bileğini hızla geriye doğru çekti ve yemek yiyorken oturduğu sandalyeye oturduğunda bacak bacak üstüne atıp öne doğru eğildi. 

"Durdum." 

İmran ne diyeceğini merak ediyordu fakat bu kadar ciddi bir şekilde söyleyeceğini tahmin edemiyordu. Bir süre herhangi bir tepki gelmediğinde, hızla ayağa kalkacağı sırada Kutay aynı hareketi tekrar yapıp onun olduğu yere çakılmasını sağlamıştı. Ses tonuna dikkat ederek sordu;

"O çocuk kim?" 

Merakına yenik düşmüştü bir kere. 

Sonuç olarak tanıdığı bir çocuk olsaydı eğer yanında kıyafetleri mutlaka olurdu ya da yanında birkaç parça kıyafeti bulunurdu. Aklından geçen şey, İmran'ın başına yine bir bela almış olma ihtimaliydi fakat onu ne ilgilendirirdi ki?

İmran bu konuda onun yardımının dokunabileceğini düşünmüştü. Ona bu konuda arka çıkabilirdi. Ne yapacağı konusunda akıl verebilirdi. Sonuç olarak bu çocuğun sorumluluğunu üstlendiyse, elinden gelen her şeyi yapmalıydı. 

"Anlatacağım fakat aramızda kalmalı." 

İmran sesini kıstığında Kutay daha fazla merak etmişti. Bilerek sesini kısmak istememişti fakat refleks sebebiyle öylece çıkıvermişti. 

Kutay kolunu masanın üzerine koydu omuzunun üzerinden sağ tarafındaki İmran'ın mimiklerini incelemeye başladı. Oldukça panik ve heyecanlı görünüyordu ya da o öyle algılamıştı fakat onu ilk gördüğünden bu yana fark edilen tek şey; bu kızın duygularını dışına yansıtabildiğiydi. Bu yüzden heyecanlı ve panik olma ihtimalini kafasında doğrulamıştı. 

"Şüphen mi var?"  Kutay'ın ister istemez tek kaşı havaya doğru yol almıştı fakat İmran bunu kesinlikle umursamıştı. Kafasındaki cevaba benzer bir cevap aldığından çok üzerinde durmayarak durumu ona özet geçmeye karar vermişti. 

GURONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin