FİNAL - PART 2 -SON-
♪The Weekend - Power Is Power ♪
Güç, güçtür.
İmran'ın gücü, hem ruhsal hem fizikseldi. Babasının yaşadığı andan ölüm anına kadar yaşadığı her şey birer tecrübeydi. Olayın üzerinden uzun sayılamayacak bir zaman geçtiğinde ona hâlâ nefretle bakamıyordu. Ondan nefret edemiyordu. Babasının ölümüyle, amacından ne kadar uzaklaştığını ve insanların onu ne kadar oyaladığını fark etmiş ve yeniden eski hayatına dönmek istemişti.
Biriktirdiği parasıyla İstanbul dışına habersiz bir şekilde çıkıp, izini kaybettirip insanların aklından silinmeyi planlıyordu ve planı tıkırında işliyordu. Şu an için herhangi bir sıkıntı yaşamamıştı fakat bu sonrası için kesin değildi. Babasının sağladığı (!) belalar peşini bırakmayabilirdi. Onun için bunların herhangi bir önemi yoktu sadece, tek başınaydı ve bundan sonraki hayatında tek başına olacaktı.
Kişiliğinin zıttı her şeyi insanlar yüzünden yaptığını ve kendinden ödün verdiğini düşünüyordun. Oysaki kendisinden ödün verdiği herhangi bir şey yoktu. Fıtrat gereği olan duygulara tepki göstermiş ve o şekilde hareket etmişti. Babasının ölümü suratına bir tokat gibi inmiş ve hayatında aslında bu saçma duygulardan önem verdiği farklı şeylerin olduğunu kendisine hatırlatmıştı.
Okan ile olacak İmran, İmran olmayacaktı. İmran kesinlikle o kişi değildi ve bunu babasının ölümünde anlamak onu kötü hissettirmişti. Bunun vicdan duygusunu bile, uzun zaman hissedebilirdi.
Bildiği tek bir şey vardı ki, insanları hayatında istemiyor ve tek başına bir yaşam sürmek adına eski hayatına dönüp, insanlara yardım edip, muhatap olmayan İmran'ı tekrar selamlayacaktı.
Şu an için fark ediyordu ki, az ve kısıtlı kaynaklarla mutluydu. Bolluk, ona huzursuzluk getirmişti. Her anlamda yaşadığı bu huzursuzluk hissini tarif dahi edemiyordu. İnsanlar arasındaki yaşadığı bu huzursuzluk onu berbat hissettiriyordu. İnsanların bolluğu, imkanların eskisine göre bolluğu, paranın eskisine göre bolluğu..
Mutsuzluktu.
Yaptığı her şey sıfırlanmış, hayatı anılarının üzerine ilerleyen genç kadının üzerine yıkılmıştı. Enkazın altında bitik bir halde hissediyordu fakat beynine gönderdiği her sinyal onu mutlu kılıyordu. Tuhaftı.
Ne hissedeceğini anlamlandıramıyorken, söyleyebileceği tek şey; boşuna kürek çekmiş bir sporcudan farksız olmasıydı.
Babasıyla yaşadığı o evi canlandırmasındaki tek neden, babasının onu terk etmesinin verdiği burukluğu artık düşünmek istememesiydi fakat büyük burukluk asıl şu sıralarda yaşanmaya başlamıştı. Babası onu ebedi bir şekilde terk etmişti ve bunun burukluğu tarif dahi edilemezdi.
Telefonunu satmadan önce gördüğü son çağrılar son zamanda Cevdet Bey'in sayesinde edinilmiş kişilerdendi. Miray, Okan, Kutay, babasının kuzeni Yavuz...
Belki de ilk ve son arkadaşları olarak kalacak kişileri şu an umursamıyor gibi görünüyordu fakat kalbinin bir yanı onlar ile kalıyordu. Özellikle Okan, ona fazlasıyla haksızlık yaptığının asla farkında değildi. O, sadece sorunlarından kaçıyordu.
Zamanında o sorunlarla boğuşmak için fazlasıyla çaba göstermişti fakat hiçbir işe yaramamıştı. Şu an kendini bir saatin içerisinde hissediyordu. Akrebin daha yavaş ilerlediği yelkovanın daha hızlı ilerlediği fakat hiçbir şeyin değişmediği.. Aynı kutunun içerisinde kovalamaca oynuyordu ve bu onu küçük savunmasız bir çocuktan farksız kılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURONİ
Fiksi Remaja18'li yaşlarının başında babasının güvenilir olmayan bir takım işleri yüzünden tek başına bırakılan genç bir kız, hayatının tam olarak dört senesi yaşadığı depresif ruh haliyle sokakta geçirir. Bu süre içerisinde gördüğü her canlıya yardım duyguları...