İmran, kendini bir adım daha ötesine atabilmek için büyük bir çaba sarf ediyordu. Miray'a veda edip o evden çıkalı yaklaşık sekiz gün olmuştu ve onu görmeye gitmemişti.
Bir yandan tamamen onunla bağlarını koparıp annesinin de rahat etmesini düşünüyordu. Bir yandan da o kadının kesinlikle rahat olmayacağını bilmesi ona keyif vereceğinden kesinlikle Miray'ı görmek istiyordu.
Başka bir sebebi olmuş olamaz mıydı? Belki de Miray'ı özlemişti ya da bunu düşünerek kendine yedirmek istemiyordu.
Birisini özlemek yada ona özlem ve sevgi duymak ona çok acizce geliyordu. Bunu herhangi bir insana duymakta ona bu şekilde hissettirecekti. Bu yüzden Miray'dan uzak durmalı mıydı?
O zaman geçen gece gibi buraya gelmeye çalışırdı.
Aklından geçirdiği cümlelerde çok haklıydı. İmran'ı gördüğünden beri bir abla gibi ona özenen Miray her seferinde başını belaya sokabilirdi. Sonuç olarak kendini savunacak bir şeyler bilmiyordu.
Bunu da göz önünde bulundurarak hızla okula gitmek üzere yola koyulmuştu. Bir an önce gidip Miray'ı görmeliydi. Hızla yürümeye devam eden İmran'ın bir dolmuşa binmesi gerekecekti. Okuldan geçtiğini tahmin ettiği bir dolmuşa binerek ücretini verdikten sonra da geleceği yere kadar büyük bir sabırla beklemeye devam etmişti.
Ufak alanlar ve uzun süre bir yerde oturmak İmran'ın ruhunu daraltıyordu. Sırf bu yüzden bile Miray'ın onu çok sevmesi gerekiyordu. Sırt çantasını toparladıktan sonra dolmuştan inmişti.
Okulun birkaç sokak arkasına bırakan dolmuşa birkaç tane sağlam hakaret savurduktan sonra okulun bahçesine kadar gelebilmişti. Geçen seferde arkadaşlarının arasında geçen muhabbetlerden hangi sınıfta olduğunu hayal mayal hatırlayan İmran büyük ve gösterişli tabelanın aşağısında konumlandırılmış olan demir kapıdan girmişti.Güvenlik görevlisi, İmran'a baktığında bu kızın Aylin Hanım'ın onu içeri kesinlikle almamasını tembihlediği kız olduğunu görüyordu. Büyük bir iştahla yerinden kalkan görevli İmran'ı daha fazla ilerlemeden tutabilmişti. Yaklaşık 45'lerin sonlarına doğru gelmiş adamın ona yaklaştığını fark eden İmran durdu ve sırt çantasını eline alarak belki de burada bir öğrenci olduğu izlenimi yaratmak istemişti fakat güvenlik görevlisi Aylin Hanımdan ötürü onun kim olduğunu kesinlikle biliyordu.
"Kardeşimi görmeye geldim."
"Giremezsin dedik."
"Tamam o zaman onu çağırın." Kolundaki eski ve babasının saatine kısa bir bakış atmıştı.
"Teneffüs olduğuna göre hatta öğle arası bile olabilir. Beklerim burada."
"Hayır dedik."
İmran'ın sinirleri kesinlikle gerilmeye başlıyordu. Adama tek kafa atarak ortalığı karıştırabilirdi. Eğer şansını zorlarsa bunu yapmaktan çekinmeyecekti. Sonuç olarak burada bir öğrenci ya da görevli değildi.
Üzerindeki bulunan siyah kapüşonlusunu kafasına geçirdiğinde adam da eş zamanlı olarak onun kollarını İmran'ın bel oyuntusunda birleştirmişti.
İmran'da kesinlikle bunu engelleyecek güç vardı. Tereddütsüz kollarını tekrar önüne getirdi ve adamın gömleğinin yakalarından tutarak güvenlik görevlisinin kabinin duvarına yapıştırmıştı."Sana kim ne dedi bilmiyorum ama ben buraya kardeşimi görmeye geldim diyorsam görüp çıkacağım demektir."
Sinirle elindeki adamın yakalarından sanki bir çöp poşetinden kurtulurcasına bırakmıştı. Koşar adım okulun binasına girdiğinde güvenlik görevlisi diğer arkadaşlarına haber vermişti. İmran'da bunu tahmin ederek fazla ortalarda görünmeden alt katlara doğru inmeye başlamıştı. Tahminen öğrencilerin takıldığı kantine benzer yerler alt katta olurdu. Yani onun zamanındaki liselerde öyleydi. Üst kata çıkana kadar tekrar acıktığı ve susadığı bu yüzden de sürekli isyan ettiğini unutmuyordu.
Burasının bir özel okul olduğunu tamamen aklından çıkaran İmran kendini spor salonlarının ve sahaya giden bir yerin ortasında bulmuştu.
Soyunma odalarını gördüğünde ilk gördüğüne telaş içerisinde dalan İmran, pantolonlarını çıkarmak üzere olan liseli tayfayı gördüğünde "devam edin!" diye bağırıp kendini dışarı atmıştı.
Gittiği bir yerde rezillik çıkarmasa olmayacaktı. Onun karşısındaki kızlara ait olan kısmı yeni görmüş olacak ki hemen oraya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURONİ
Подростковая литература18'li yaşlarının başında babasının güvenilir olmayan bir takım işleri yüzünden tek başına bırakılan genç bir kız, hayatının tam olarak dört senesi yaşadığı depresif ruh haliyle sokakta geçirir. Bu süre içerisinde gördüğü her canlıya yardım duyguları...