İmran kendisinin bile inanamayacağı şekilde Okan'ı yemeğe davet etmişti fakat bunu onu ziyarete geldiği için kibarlık olarak yapmıştı. Yemek yemesi gereken o ufacık arada onu görmeye gelmesi oldukça dikkatini çekmiş ve bunu telafi etmek istemişti. İstemsiz yaptığı bu insanlık davranışı Okan'ı fazlasıyla mutlu etmiş hatta ona yaklaşık iki senelik yetecek bir mutluluk vermişti.
Saatler Okan'ın mesaisinin bittiği saate yaklaşmamak için inat edercesine bir yavaşlıkta geçiyordu fakat bir şekilde geçiyordu işte..
İmran'ı gördüğünden beridir hayatında çoğu şeyi düzene sokmaya ve güzel bir iş edinmek için tahsil gördüğü alanda ilerlemek için kendisine büyük bir söz vermişti; bilgisayar mühendisliği..
İşini oldukça seviyordu fakat ne zamandır gücüyle, şiddetle ve bir takım yasal olmayan işlerle kolay yoldan para kazabildiğini fark ettiyse o zamandır elini ayağını o yollardan çekmiyordu. Bunun için pişman değildi çünkü eğer bu işlerde olmasaydı İmran'ı kesinlikle tanıyamaz ve göremezdi. Şimdilerde ise, iş yerini bile onun çevresinde olabileceği uzaklıkta seçmişti. Bunun onun için ya da bir başka şey için yapmamıştı. Tamamen kendisi için, istediği için yapmıştı ve bu şekilde oldukça mutluydu. Bilgisayar çantasını boynundan geçirdi ve artık kalan son on dakikaya lanet ettikten sonra odasının kapısını açtı ve istemediği o suratla karşı karşıya kaldı.
Eski sevgilisi.
Bu iş yerinde onun olmadığını bildiği için rahatlıkla gelmişti fakat ondan hemen sonra o başvurusunu buraya yapmıştı. Geçen yıllar sonrasında onu görmek istemediğine adı kadar emin olan Okan, onu her gördüğünde İmran'a ihanet ediyormuş gibi hissediyordu. Bundan İmran dahil olmak üzere karşısındaki kadının da haberi yoktu. Sadece kendi kendine öyle hissediyor ve düşünüyordu. İmran konusunda fazla titiz ve hassastı. Elinde olmayan bir şekilde böyle davranıyordu ve uzun zamandır da bunun sebebini çözemiyordu. İmran'a karşı neden böyleydi?
Hayatında olan ondan önce iki kadın daha vardı fakat birisinin yüzünü dahi unutmaya yüz tutmuşken, karşısındaki kadın da umurunda dahi değilken ve onlar için bu kadar hassas davranamadığına dair pişmanlık duymuyorken, İmran'a karşı neden böyleydi?
Bir fikri yoktu. Sadece farklı bir oksijen içerdiğini düşünüyordu. Bağımlılık yapan bir oksijen ya da.. Bağımlı olması gereken bir oksijen..
Bir zamanlar güzel şeyler paylaştığı kadın, önünde durduğunda onu kırmamak adına kısaca gülümsemişti. İşi hakkında bir şey soracağını düşünerek ve ondan daha üst bir konumda olduğunu da var sayarsa, belki de iş hakkında yapacağı şey için danışmak gibi bir düşüncesi olabileceğini düşünerek sessizce birkaç saniye beklemişti.
"Nasılsın?"
Genç kadın büyük bir neşeyle sorduğunda, o da onun bu neşesine katılmak isterdi fakat gitmesi gereken bir İmran'ı vardı.
"İyiyim, teşekkür ederim. Sen nasılsın?" dediğinde kız hayranlıkla gülümsemişti.
"Şey, ben de iyiyim." dedikten sonra kısa bir sessizlik oluşmuştu. Bu sessizliğin ciddi anlamda kısa sürmesini bekleyen Okan, ne kadar kısa olacağını umsa da o derecede kısa sürmemişti.
"O halde görüşürüz." deyip elini yukarı kaldırıp selam vereceği sırada kız biraz daha ona yaklaşıp, "Dur!" diye bağırmıştı.
"Zaten duruyordum."
Okan git gide tepkilerini kontrol edemezken, kız ise kendini fazla belli eder bir şekilde konuşuyordu. Heyecanlanıyor, ufaktan soğuk soğuk terliyordu ve buna engel olamıyordu. Okan bunu anlayacak ve fark edecek kadar zeki biri olduğundan, kısa süreli olarak İmran'ın yanında da böyle göründüğünü düşünüp kısa süreli bir kalp krizi geçirmişti. Onu gördüğünde normal bir Okan gibi davranmayı aklının bir kenarına kazıyıp tekrar karşısındaki insana odaklandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURONİ
Teen Fiction18'li yaşlarının başında babasının güvenilir olmayan bir takım işleri yüzünden tek başına bırakılan genç bir kız, hayatının tam olarak dört senesi yaşadığı depresif ruh haliyle sokakta geçirir. Bu süre içerisinde gördüğü her canlıya yardım duyguları...