GURONİ - 14

23.3K 1.3K 66
                                    

İmran gördüğü kabusun etkisiyle kendini yatağın içerisinde iyice salmıştı. Yanağında hissettiği keskin acı, iyilik anlamında olsa bile Kutay'dan tokat yediği gerçeğini değiştirmiyordu ve o aciz halindeyken birilerinin buna şahit olması onu çokça uyandırıyordu.
Hızla nefes alıp, vücudunun alıştığı gibi saat beşe geliyorken ayağı kalkmıştı.
Üzerine denk gelen bacak Miray'a ait olduğundan eğlenebileceğini düşündüğü bir hareket yapmak istedi ve hızlıca Miray'ın bacağını kavrayıp yatağın dışına attı. Onun yere düşmesini izleyen İmran gülmeye başlıyorken, Miray neredeyse ağlamak üzereydi.

"Koğuş! Kalk!"

Askerliğe gönderme yapan İmran babasının her gün anlattığı anılardan, askerde neler olup bittiğinin az çok farkındaydı.

İmran'ın neşeyle bağırması yan odadaki Kutay'ı bile rahatsız etmiş ve uykusunu bölmüştü. Emindi ki eğer Cevdet Bey ve Aylin Hanım bu katta kalsalardı, kesinlikle onlar da uyanırdı.

Miray söylenerek kendi odasına geçiyorken Kutay onun kolundan kavrayıp odasına çekti.

"Ne olmuş?"

Miray gözlerini ovuştururken kafasını kaldırıp ağabeyine baktı.

"Ne, ne olmuş?"

Kutay sessiz bir şekilde sorduğunda Miray ellerini gözlerinden çekmiş ve gülerek bakmaya başlamıştı.

"İmran'a ne olmuş ?" Dün gece büründüğü hâl onu bir hayli germişti.

"Ha, merak ettin yani?"

Kutay sinirle Miray'a bakmaya devam ediyorken bir yandan da ona kapının dışını göstermişti.

"Dışarı çık."

"Buraya sen beni çağırdın, sanki ben geldim. İyi ben de söylemeden giderim."

Dediğinde blöf yaptığını Kutay çok iyi biliyordu fakat bu numaralara gelmeyeceğinden Miray dışarı çıktıktan sonra üzerinde rastgele bir tişört seçmişti.
İmran gayet enerjik bir şekilde odasından çıktığında, gece yarısında gördüğü kabusu unutmak istercesine merdivenlerden ritmik bir şekilde inmişti. Ara sıra ona uğrayan bu kötü görünümler, ruh halini daha da güçlü hale getirmek için birer fırsattı.

Oturma odasında bulunan bahçe kapısından çıktığında Miray'ın hâlâ gelmediğini fark etmiş ve kafasından ona verdiği süre için geri sayım yapmaya başlamıştı.
Miray bahçe kapısından, uyuşuk adımlarla çıktığında, İmran kısaca onu süzmüş ve kesin olarak onu ayıltabilecek bir tonda bağırmıştı.

"Uyan! Yoksa seni havuza atarım."

Miray korku ve dehşete düşmüş bir şekilde havuza baktığında elini onaylar anlamda havaya kaldırdı ve konuştu.

"Uyandım."

"Aylin hanım uyanmadan ve işimize karışmaya başlamadan, neler bildiğini göster." dedikten sonra kendini çimlere atan İmran, Miray'ı izlemeye devam etmişti.

O ne yapacağını bilemez bir haldeyken, İmran ise Miray'ın bir şeyler yapmasını bekliyordu. Komik bir şekilde İmran'ı taklit edercesine yumruklarını sağa ve sola atmaya başlamıştı. İmran kendini gülmemek için zor tuturuyorken, oldukça yüksek bir sesle kahkaha atmaya başlamıştı. Kendini çimlerin üzerine bırakıp, ellerini çimleri ezerek gülmeye devam ediyorken kendini durduramıyordu.

Miray ise şaşkınlıkla yerdeki İmran'a ve içten gülüşüne bakıyordu. Gülümsemesi yüzüne yayılıyorken bir yandan da aynı kendisi gibi yerdeki İmran'ı izleyen Kutay'a bakışlarını çevirmişti.
Aynı onun gibi şaşkınlıkla İmran'ı izliyordu. Son olarak İmran kendini toparlayıp kafasını yerden kaldırdığında Miray'dan daha çok Kutay'a bakmış ve onu izlemesine anlam verememişti.
Kendisini toparlayıp yerde bacaklarını önüne toplamış ve ardından bacaklarından destek alarak Miray'ın karşındaki yerini bulmuştu.
Gülümseyerek Miray'ın karşısında durmuş ve ona son kez sormuştu.

GURONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin