GURONİ - 66

7.8K 444 107
                                    

 Okan onunla arasında her ne kadar duygu bağı olmasa bile, eski kız arkadaşının yardıma ve zor durumda olduğunu duyunca hiçbir şeyi düşünmeden ilerlemeye devam etmişti. Bu sonunun ne olacağını bilmeyen birinin umursamazlığında hareket etmesinden başka bir şey değildi. Duygu olmasa bile, bir insanın başı beladaydı ve onu aramıştı. Gitmekten ve yardım etmekten başka çaresi olamazdı.

 İmran'ın telaşlandığını da fark edebiliyordu fakat onun gelmesini de istemiyordu. Ne ile karşılaşacağını bilemiyordu fakat bir yandan da İmran'ın yanında olması gayet iyi hissettiriyordu. 

Hızla yürümeye devam ve hatta koşmaya devam eden ikili, sırtındaki o çantanın onları yavaşlatacağını fark etmiştiler. Yol üzerinde karşılaştıkları herhangi bir giyim mağazasına dalmışlardı. İmran olduğu gibi çantayı Okan'ın sırtından çekip, kadın görevliye; 

"Bu sizde kalsın. Bugün gelip alacağız. Acelemiz var." 

 Kadın onların üzerindeki paniğe şahit olduğundan çantayı almak istemese bile, ikisinin de görünüşü 'Eli yüzü düzgün gençler' olarak betimlenebilecek cinsten olduğu için güvenip hızla çantayı almıştı. 

İmran hızla mağazadan çıktığında Okan'a bakmıştı. Ne yapacaklarını ve nereye gideceklerini bilmiyordu. Bu yüzden tuhaf bir telaş içerisinde telefonun hoparlöründen gelen o yardım tonundaki çığlığı hayal edip duruyordu. 

Okan tekrar son numarayı arayıp açılmasını bekliyordu. Ne yapacağını bilemez bir halde telefonun açılması için akıl yoluyla tüm duaları ve okuyordu. Sonunda telefon açıldığında sert bir tokat sesi duymuştu. Kızın çığlığı kulaklarına vardığında, bu ses yolculuğunun bitmemesini dilerdi fakat bitmişti. 

 Tokadın etkisiyle kızın elinden telefon fırlamış ve uzaklara köşelere sinmişti. Kız bunu akıl edip, bağırarak olduğu yeri söylemişti. 

'Dağ evi Okan, dağ!'

İmran'ın bile şaşırmaısnı sağlayan o acı dolu çığlık telefondan bile duyulmuştu. Aslında dağda da evde de değillerdi. Sadece eskilerden beri zaman geçirdikleri için aralarında olan bir espriyi kullanıp nerede olduklarını anlatmaya çalışmıştı. 

Okan nasıl duygular içerisine gireceğini bilemeden, kafasının karışmasıyla kulağına gelen sesler de kesilmişti. Ciddi anlamda nerede olduklarını anlamışlardı fakat orada neler döndüğünü anlayamamıştı. Ne olabilirdi?

İmran'ın ise aklının bir köşesinde yeniden bir belanın içerisinde olduğunu düşünmekten başka bir şey geçemiyordu. Orada olan kızın yerinde olsaydı eğer daha farklı şeyler olabilirdi. Kendini kurtarmak için elinden geleni yapardı. 

Okan telefonuyla tekrar birkaç numara tuşlayıp yakınlardaki bir taksi durağından hemen bir taksi çağırmış ve hızla yerleşmişlerdi. Okan ön koltuktan her şeyi tarif ediyorken, öyle bir adreste kızın ne işinin olduğunu düşünmeye başlayan İmran, bunun onu çokta alakadar etmediği kanaatine varmıştı. 

Taksicinin durumun acil olduğunu anlayıp hızla sürmesiyle daha kısa sürede boş bir araziye gelmişlerdi. Gereğinden fazla parayı taksiciye uzattığının zerre farkında olmayan Okan, İmran ile beraber oradan uzaklaşmıştı. Elinde neredeyse bugünün yevmiyesi ile kala kalan taksici fazla sorgulamadan gaza basıp uzaklaşmıştı. 

İmran ve Okan koşar adımlarla boş arazide ilerlemeye başlamışlardı. Yokuş çıktıklarını hissediyordu fakat görünüşte yokuş gibi bir şey yoktu. Okan'ın durmasıyla İmran'da durmuştu. Bir tepeye gelmişlerdi. Tepenin aşağısında tam olarak çukur olan yerinde güzel bir çiftliğe benzeyen bir yapı görmüştü. 

GURONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin