İmran'ın telefonu Cevdet Bey sayesinde tekrar canlanmıştı. Ona bir yere gideceklerini söylemiş ve şirkete giriş kapısının önünde beklemesini söylemişti. Yaklaşık yarım saattir Cevdet Bey'i bekliyor ve içinden söylenmemek için kendisini bastırıyordu. Yarım saat bir insanın beklemesi demek, sinir krizi geçirmesiyle eş değer bir eylem olabilirdi fakat bu dün ki ona yapılan muameleden çok farklıydı. Bir dakika bile bekleyememiş insana karşı yarım saattir bekliyordu ve sabır göstermeye çalışıyordu.
Şirketin kapısının önünde volta atmaya girişmişken, içeri giren ya da içeriden çıkan insanların ona bakmasını umursamamaya çalıştıkça bunu ne kadar yapabileceğinden şüphe etmeye başlamıştı. Derin derin nefesler alıyorken, ona diğerlerinden daha farklı ve daha dikkatli bakan bir kadın gördüğünde aynı şekilde o da bakmaya başlamıştı. Zerre gözlerini çekmiyor ve dikkatle ona bakıyordu. Kadın, her ne kadar nasıl yüzsüzse aynı şekilde o da ona bakmayı sürdürüyor ve buna devam etmekten çekinmiyordu. İmran birazdan gideceğinin hayalini kurup, derin bir nefes alıp kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu.
O aptal kadının yaptığı haberden dolayı böyle olabileceği yeni aklına geliyor ve bir kez daha başına daha geç gelecek şeyleri daha erkene aldığı için kadına lanet okuyordu. Ellerini kafasıyla birleştirip kafatasını kavradı ve ardından ellerini yanaklarına indirdi. Suratını aşağı çekerek, sabır dileyen İmran, dışarıdan oldukça komik göründüğünün farkında değildi.
Sessizce Cevdet Bey'i bekleyen İmran, beklenen kişinin kapıda görülmesinin ardından, şükür edercesine ona bakmaya başladı. Ciddi anlamda son on dakika da eklenince tam olarak kırk dakikadır onu beklemişti.
"Hızlı ol." diyen Cevdet Bey arabanın içerisine çoktan yerleşmişti. İmran inanamayarak patronuna bakmıştı. 'Hızlı ol' ibaresini kullanacak en son kişi olacağının farkında değil miydi ?
İmran daha fazla üstelemeden dediği gibi yapıp arabaya binmişti. Gidecekleri yerin pek bir önemi olmadığını düşünüyordu. Bu yüzden sorma gereksiniminde dahi bulunmamıştı.
Yolculuğun haddinden fazla uzun sürdüğünü düşünüyor ve sıkılmaya başlıyordu. Dışarıdaki bitkileri izlemekten başka yapacağı herhangi bir şey olmadığından, sadece bunu yapıyordu. Sıkılmaya başladığını fark ettiğinde artık arabanın durması için dakika sayacak duruma gelmişti.
Sonunda araba durduğunda, park ediliyorken arkadan bir araba daha geldiğini görmüş ve o arabada İmran'ın indiği arabanın arkasına park edilmişti. Arabanın içerisinden ya takım elbiseli ya da tamamen siyah giyinmiş beş adam indiğinde, İmran dikkatini onlardan çekmiyordu. Cevdet Bey'in talimatı üzerine çeşitli noktalara dağılan adamlar, hâlâ İmran'ın filtresinde geziniyordu. Boş bir arazide bu şekilde iki tane arabadan inen insanlarla hiç akıl kârı işler yapılacağını düşünmüyordu.
Düz arazide üşütmeyen ama fazla etkili olan bir esinti geçmişti. Bu esinti ile saçları birbirine karışan İmran'ın görüş açısında sadece saç tellerinden oluşan bir görüntü oluşmuştu. Bileğindeki tokayı alacağında, diğer bileğindeki Okan'ın hediyesini görmüştü. Kısa süreli suratındaki gülümsemeye engel olamamış ve bunu fark ettiğinde hemen bileklik takılı olan elini aşağı indirmişti.
Cevdet Bey elindeki kağıtları ve ayrı olarak taşıdığı bir dosya ile ve bunu sürekli olarak okuyup kontrol etmesi nedeniyle İmran'a fazla şüpheci hareketler sergilemesine neden oluyordu ve bu ciddi anlamda İmran'ı geriyordu.
Hiçbir şey demeden sadece olanları izliyor ve ne olacağını bekliyordu.
Saçlarını gelişi güzel bir şekilde topluyorken, birkaç arabanın daha yavaşlayarak bu tarafa doğru yaklaştığını görmüştü. Her bir arabayı ve içinden inen insanları incelemeye başlıyorken, son arabadan inenlerin içerisinden tanıdık bir yüzle karşılaştığından, şaşırma duygusunu bastırmamış ve "Oha" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GURONİ
Teen Fiction18'li yaşlarının başında babasının güvenilir olmayan bir takım işleri yüzünden tek başına bırakılan genç bir kız, hayatının tam olarak dört senesi yaşadığı depresif ruh haliyle sokakta geçirir. Bu süre içerisinde gördüğü her canlıya yardım duyguları...