GURONİ - 15

23.6K 1.2K 118
                                    

"Baba sana inanamıyorum! Hayır yani neden İmran'ın üzerine o kadar gittin? Sanki kızı biz kaçırmaktan beter etmemişiz gibi davrandın."

Cevdet Bey sıkıntı ile saçlarının arasından parmaklarını geçirdi ve kızının haklı olmasına karşın hiçbir şey diyemedi.
Bu sefer ciddi anlamda kızı haklıydı. Eşinin kulağının dibinde onu doldurmasından dolayı bir an için kendini tutamamış İmran'ın üzerine gitmişti.
İmran'ı tam olarak tanımadığı buradan belliydi.

Onun uzun zamandır görmediği bir eve, imkanlara ve hayata sahip olabilirlerdi ama İmran için bu vazgeçilmez değildi. Sonuç olarak o, hayatını orta halli bir şekilde devam etmiş bir adamın kızıydı. Sahip olmadığı şeyler için kendinden asla ödün vermezdi. Bu yüzden canını sıkan tek bir durumda arkasına bakmadan gitmesi onun için büyütülmeyecek bir davranıştı.

Aylin Hanım rahatlamış bir şekilde kızına bakıyordu. Onun için belkide harika arkadaş olabileceği İmran'ın evden uzaklaşması onun hoşuna gitmiş gibi duruyordu. Miray sinirden dizlerinin üzerinde tuttuğu yastığı öfkeyle Kutay ağabeyine fırlattı.

"Hepsi senin yüzünden. Neden öyle bir davranış sergiledin ki! Kızı resmen tahrik ettin üzerine gittin. Sana kafa geçirince de o suçlu oldu ve gitti."

Miray oldukça sinirlenmişti. Öfkesini kontrol edemeyip ayağa kalktı ve işaret parmağını havaya kaldırıp bağırmaya başladı.

"Biliyor musunuz? En fazla 2 hafta tanıdığım insan bana çok içten gelmişti. Birçok arkadaşımdan daha sıcak gelmişti.."

"Mir- " Annesinin lafını yarıda kesip tekrar bağırmasına devam etmişti.

"Yeter anne! Bu yaşıma kadar hep senin istediğin gibi biri oldum. En basitinden hep senin seçtiğin o saçma salak prenses kıyafetlerini giyip durdum. Biraz olsun karışmamana ihtiyacım var."

Miray o kadar sinirlenmişti ki, bir volkanın patlamadan önceki gürültüsü kadar ses kaynağı olabiliyordu.

"Kızım." Tekrar annesinin seslenmesi üzerine onu dinlemeyip hızla odasına çıkan Miray öfkeyle kapıyı çarpıp çalışma masasının sandalyesine kendisini yerleştirmişti.

İmran kısa süre içerisinde sahip olamadığı lüksü geride bıraktığı için kendisini mutlu hissediyordu sonuç olarak bu kulübesine alışkındı. Tek bir eski kanepe ona onca yeni şeyden daha kaliteli geliyordu.
Evden çıktıktan sonra kalacak bir yeri olmadığından bekçiliğini yaptığı bu arsanın sahibiyle tekrar konuşmuştu. Karşılığında bu kulübede kalması yeterli oluyordu.
Hayatının kısa bir süre içerisinde düzene gireceğini uman İmran bu konuda hayal kırıklığına zerre uğramamıştı. Alışkın olduğu hayat burasıydı ve kesinlikle bir daha buradan uzaklaşmayacaktı.
Oldukça pis olan kulübeyi sadece uyumak için kullandığından toz içerisinde olmasını umursamadan öylece sokak lambasının aydınlattığı kulübenin içerisinde duruyordu. Sakinlik hayatının ufak bir noktasında bile bulunmuyorken, çok sağlam olmayan kapının alacaklı gibi çalınmasına şaşırmamıştı.

Sakince ayağa kalktığında İlk olarak pencereden kapının hizasına baktı. Her kimse sadece deri ceketini seçebiliyordu. Ahşap kapının ardına gitti ve öylece beklemeye başladı eğer bir kere daha kapı çalarsa açacaktı.
Tekrar kapı yumruklandığında, İmran gayet sakin bir şekilde kapıyı açmıştı.
Pembe muştayla ağzını dağıttığı fakat ona evlenme teklif etmesiyle beraber İmran'ın sinir sistemini bozan kişiyle aynıydı.
İmran sinirle kollarını önünde bağladı ve beklemeye başladı.

"Evimin önünden git yoksa seni fena yaparım."

"Fena yapacağından şüphem yok zaten ama iki gündür falan burayı gözetliyorum. Bence bir kahve ikram etmelisin."

GURONİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin