4 -Orman-

152K 3.4K 1K
                                    

ERTESİ GÜN EKİN

Elimdeki telefona bakarken bunun ne olduğunu hala anlamamıştım. Sabahın sekizinde telefonuma gelen mesajla uyanmış ve haftasonuna böyle başlamıştım. Neyin nesiydi bu video? O gece, Bulut'la yattığımız gecenin video kaydı.

Anlayamadığım şeyler vardı,  Neydi yani? Amacı saçma sapan bir porno kaydını yaymak kadar basit olamazdı. Telefonu kapattım ve yataktan kalktım. Bir banyo şu an iyi gelebilirdi ama derdim asla bitmiyordu. Kapım çaldı. Ne vardı ki sabah sabah? "Gir!" Dedim ne kadar keyifsiz olduğumu belirten bir sesle. Kapım açıldı ve içeri dışarıdaki adamlardan biri geldi.
-"Ne var bu saatte?"
-"Ekin Bey, evde tuttuğunuz kız, camdan dışarı kaçmaya çalıştı dün gece. Duymak istersiniz diye düşündüm."

Adama kısaca tamam deyip yanından geçtim ve hızlıca bahçeye çıktım . İşte buradaydı. Beni farketmemiş adamlarıma yalvarıyordu. Yanına gitmeden önce dişlerimi sıktım. Neden yapıyordu ki bunu! Ben ona sabretmeye çalıştıkça o sınırları zorluyordu.

Tam arkasına kadar ilerledim. Korumalar beni görünce başlarını eğmişler ama o hala yalvarıyordu. Jeton biraz geç düşmüştü. Yine aynı şekilde bana dönmek yerine ağlayarak yere çöktü. Ödü kopuyordu belli. Sakin bir adım attım ona doğru ve elimi omzuna koydum. Yerinde irkildi.
-"İçeri gel." Dedim anlamsız bir sakinlikle. Başını yerden kaldırmadan hemen dediğimi yaptı. Üşümüştü ve bir ayağına bariz bir şekilde basamıyordu. Balkondan atlayınca olmuş olmalıydı.

Eve girdik, kapıyı kapattım. Kurbanlık koyun gibi başını eğmiş cezasını bekliyordu. "Mutfağa geç, yemek yiyeceksin." Dedim. Sakince dediğimi yaptı. Mutfağa kadar ilerledi sakince. Arkasından gelip içerideki tüm çalışanları çıkarttım. Hazırlanmış masaya oturmasını söyledim. Tüm yemeği diken üzerinde yedi. Arada çatalımın sesine dahi korkuyla zıplıyordu. Yemeğimi bitirdim ve elimdekileri bırakıp onun da bitirmesini beklemeye başladım. Benim bıratığımı görünce o da bırakmıştı. "Bitir tabağını."  Diye uyardı. Yine hemen dediğimi yaptı. Gir tir titriyordu karşımda korkudan ve hiç bir şey yapmamıştı  bile  henüz. Son lokmasını da yutup çatalını yavaşça masaya bıraktı.

Yavaşça ayağa kalkınca ne yaptığıma bakmak için ilk kez kafasını kaldırdı.
Yine gözlerimin içine bakıyordu. Bunu sadece korkunca yapıyordu.
Şu an kızarık olmasına rağmen çok güzel gözleri vardı, pasparlak. Gerçekten onu gördüğün günden beri çözemediğim o gözleri... mavi miydi yeşil mi? Nasıl her şeye rağmen bu kadar parlaklardı peki? Dikkatimin dağıldığını farkedince başımı sallayıp kendime geldim

Ciddiyetimi bozmadan Bulut'u ayağa kaldırdım. Onu tekrar odasına götürdüm ve Atıf'ı arayıp bir zincir getirmesini söyledim. Sonunda onuşacak kadar cesaret toplayabilmişti.
-"B.bana ne yapacaksın?" Dedi. Hiçbir şey yapmayacaktım. Sadece bundan sonra kurallar daha sert olacaktı.
-"Hiçbir şey."
-"A..ailem?"
Aptal mıydı fazla mı cesur?
-"Kaçarken onları düşünmedin mi?"
-"Onlara bir şey yapma! Onların suçu yok."
Cevap vermedim. Biraz korkması iyiydi hayır anlamadığım nokta gerçekten korkuyordu da ama yapacağını yapmaktan geri kalmıyordu.
Kapıdan Atıf'ın verdiği zinciri aldım.
"Otur" dedim yatağın kenarını göstererek. Keşke her zaman böyle uysal olabilseydi! Zincirin bir ucunu ayak bileğine bağlamak üzere diğerini yatağın başına bağladım. Yeterince uzun bir zincirdi. Buradan tuvalete kadar rahatça giderdi ama balkondan atlayamazdı.

Tutacağım ayağını geri çekti.
-"Acıyor." Sert sert ona baktım.
-"Ölsen de bu sefer doktora gitmeyeceksin."
Karşımda güçlü durmaya çalışıyordu
-"Gerek yok zaten. O kadar acımıyor."
Şimdi acımıyor olabilirdi ama ben onu akşama görecektim. İkinci kattan o incecik ayağın üzerine atladıysa sadece burktuğunu hiç sanmıyordum.

~Zor Aşk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin