45- Yardım et bana

38.2K 908 133
                                    

Ekin'i son görüşümün üzerinden birkaç gün geçmişti. Kerem her zamanki gibi eve gelip gidiyordu. Dafne'nin ölümüne neden hiç üzülmemişti? Onu o kadar severken hemde... üzülmesi gereken yerde o her zamankinden daha mutluydu. Peki ben neden mutlu olamıyordum? İstediğimi yapmıştım. Onu aciz haldeyken görmek bana mükemmel bir haz vermişti. Peki şimdi? Oyunun bana kalan kısmı sona ermişti. Ne Ekin'i ne Poyraz'ı ne de Uğur'u o günden sonra bir daha görmedim. Acaba neler olmuştu?

Kaldığım odadan çıktım. Günlerdir öyle derin uyuyordum ki. Nedensizce akşam yemeğinden birkaç saat sonra gelen uykum büyün gece aralıksız devam ediyordu.

Boş boş salona inerken gözüm arka bahçeyi gösteren tarafa takıldı. Kerem ve Ahmet hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Merakla o tarafa doğru gittim. Konuşmaktan çok kavga ediyor gibiydiler. Kerem Ahmet'e bağırıyordu. Balkonun kapısını açıp dışarı çıktım. Beni farketmemişlerdi.

-"Sakın işime burnunu sokma Ahmet! Eğer tek kelime ettiğini duyarsam seni öldürürüm."

-"Bunca zaman sizin haklı olduğunuzu düşünüp yanınızda durmuştum. Bütün pisliklerinizi yaptım. Kimseye bir şey söylemeyeceğim ama benden bu kadar. Bunu yapmanıza artık göz yumamam."

Eve geri girip hızla odama geri çıktım. Ne oluyordu böyle? Neden kavga ediyorlardı? Kerem ne yapmıştı? Korkumun yersiz olmadığını biliyordum. İçimde sürekli kuşkular vardı zaten. Bunlar gün geçtikçe artıyordu. Kimse bana bir şey söylemiyordu. Kendim öğrenmeliydim.

Dolabı açıp üzerimi değiştirdim. Bu evden çıkmam lazımdı. Ama Kerem olmadan. Belki Ahmet'le yanlız kalırsam onu sıkıştırabilirdim.

Altıma siyah jean, üzerime yüzücü atleri, onunda üzerine örgüleri çok geniş olan boğazı açık çok salaş bir kazak geçirdim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı açtım. Güzelce taradıktan sonra bu şekilde iyi göründüklerine karar verip onlarla fazla uğraşmadım. Kırmızı bir ruj sürdüm ve eyeliner çekip rimel sürdüm. Başta kapatıcı sürmemek için dirensemde bu şekilde iyi görünmüyordum. Gözaltlarımı ve ufak kızarıklıklarımı kapattıktan sonra hazır sayılırdım. Şimdi hiç bir şey olmamış gibi aşağı inip Kerem'le konuşacak, izin alacaktım. Sonra da onun gelmemesini sağlayacaktım. Beni yanlız göndermezdi ama Ahmet'le gönderebilirdi. Umarım..

Odadan çıkmak için cesaretimi topladım. Kapıyı açıp yüzümde sahte bir gülümsemeyle aşağı indim. İnerken bilerek ses yapmıltım ki beni duyup konuşmayı bitirsinler.

Merdivenlerin sonuna geldiğimde nerede olduğunu bilmiyormuş gibi adını seslendim.

-"Kerem? Kerem?"

Arka bahçeye çıkan balkonun sürgülü kapısı açılınca Kerem içeri girdi.

-"Efendim?"

Derken bir yandan de beni süzüyordu.

-"Ben dışarı çıkmak istiyorum."

-"Onu farkettim de nerden çıktı?" Sorgulayıcı bir tavır almasına rağmen hiç modumu bozmadım.

-"Sıkıldım. Günlerdir eve hapsoldum. Hem kafam dağılır."

-"Bu gün olmaz."

-"Niye?"

-"İşlerim var." Ne güzel!

-"Senin gelmene gerek yok ki."

-"Dalga mı geçiyorsun? Daha birkaç gün önce Ekinle olanları unuttun mu? Seni yanlız yakalarsa sana neler yapabileceğini aklın alıyor mu?"

Çokta umrunda ya!

-"Ahmet yanımda gelsin o zaman?"

-"Olmaz. Başka bir gün birlikte çıkarız."

~Zor Aşk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin