Herkese yeniden merhaba!
Vote atmayı, yorum bırakmayı ve beni takip etmeyi unutmayın
İyi okumalar
Birkaç gün sonra
Ekin yoktu. Her şey durmuş gibiydi. Sabah soğuğuyla aşağı inerken bahçede kimsenin olmadığını gördüm. Kaşlarımı çatarken içimi bir korku almıştı. Korumalar neredeydi?
Dışarı çıkınca müştemilatın orada bir kalabalık gördüm. Neler oluyordu? Kimse neden işinin başında değildi? Yanlarına gittim.
-"Neden işinizi yapmıyorsunuz? Bu saatte burada olmamanız gerekir."
Sorduğum soruya iri yarı bir adam ileri atılarak cevap verdi.
-"Dışarısı soğuk hanımefendi. Üstelik yapılacak önemli bir işte yok."
Bana gayet aşşağlayıcı bir biçimde cevap vermişti.
-"lütfen işinizin başına dönün." Bir süre bana bakan adamların hiç birisi beni dinlemedi. "Hemen!" Sinirleniyordum. Bunu bana yapamazlardı!
-"Dönmessek ne olur küçük hanım?"
Diye ikinci bir adam ayağa kalktı. Anlaşılan niyetleri farklıydı. Artık tamamen korkmaya başlamıştım. Bunu onlara belli etmemeye çalışarak konuştum.
-"Hemen burayı boşaltın! Ve siz ikiniz bana olan bu tavrınızın bedelini ödeyeceksiniz!" Kahkaha sesleri duyuldu.
-"Küçük prensese de bakın siz.." admın elini belimde hissettiğimde son damla taşmıştı. Tüm gücümle tokat attım. Daha nefes bile alamadan karşılık geldi. Saçımdan tuttuğu gibi beni göğsüne yaslamıştı. Çırpınırken beni diğerlerine doğru çevirdi.
-"Hadi bakalım şimdi ne yapacaksın! Seni kurtaracak bir sevgilin de yok!"
Çırpınsam da kurtulamıyordum. Bu kadar insanın içinde kimse bana yardım etmiyordu. Canım yanıyordu ama o ben tepinikçe daha çok çekiyordu.
-"Bırak beni!"
Diye çığlık attım. Beni kimse bunların elinden kurtaramazdı. Ağlamaya başladım. Korkuyordum.
Arkadan kapının açılma sesini duydum. Birileri daha gelmiş olmalıydı. Adam ileri gidip hakkımda iğrenç bir şekilde konuşmaya başlamıştı. Aşağılayıcı bir şekilde üzerimde hakimiyet kuruyordu. Ellerinden birisi göbeğimin üzerinde geziyordu. Çığlık çığlığa bağırırken arkamdan gelen sesi duydum.
-"Ne oluyor lan burada!?"
Uğurun sesiydi. Herkes bir anda ciddileşmişti. Saçımın bırakılmasıyla yere düşmüştüm.
Kurtulduğumun farkında olsamda kalkamadım ve yerde çaresizce hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim. Uğur sürekli bağırıyordu. Benim o kadar sözüme kıllarını kıpırdatmayan adamlar Uğur'un görüntüsüyle şekil değiştirmişlerdi. İçeri giren nerden çıktıklarını bilmediğim birkaç adam beni hırpalayan adamları çıkartıyorlardı. Uğur'un bağırışını duyuyordum ama ne dediğini anlamıyordum. Birkaç silah sesi duyuldu. Birileri ölmüştü yine. Aklıma gelen görüntülerle ve buz gibi havanın ortasında yapayanlız hissetmemle daha çok ağladım.
Uğur beni yerden kaldırıp kucağına aldı. Giderken cesetleri görmek istemesemde sesler üzerine başımı. Kaldırıp bakmıştım. Henüz ölmemişlerdi. İşkence ediyorlardı. Daha fazla görmek istemediğim için başımı gömdüm.
Eve girmiştik. Kanepeye bırakıldım. Uğur hemen yüzümü tuttu.
-"Kumsal, bana bak! Kumsal!" Ağlamaktan birbirine yapışmış gözlerimi açtım. "Ne yaptılar sana?" Anlatacak durumda değildim. Kendimi geriye çektim. Kötü hissediyordum. Uğur yanıma oturup başımı göğsüne gelecek şekilde bana sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Zor Aşk~
Teen FictionEski adı:Artık Benimsin Hikaye adı değişti. Mafya hikayesidir. Şiddet ve cinsellik içerir. KESİT (bölüm 2) Korkuyla kapıyı tekrar açmaya çalıştım açılmayacağını bile bile. Bütün vücudum bana yapacaklarını hissedercesine titriyordu. Tam arkama geld...