67- Bana En Büyük Zararı Veren Sensin

45.3K 935 357
                                    

Vote atmayı, yorum bırakmayı ve gelişmelerden haberdar olmak için wattpad hesabımı takip etmeyi unutmayın.

Ayrıca diğer hikayem olan Kayla'ya da bakabilirsiniz

İyi okumalar

Günler anlamsız, dakikalar boş, saatler yavaş geçiyordu benim için. Dün olan olayın ardından mahallede büyük bir sessizlik yaşanmıştı. Ekin'i görüyordum hala karşıdaki evdeydi. Kesin satın almıştır onu da. Nasıl olsa para bol.

Cesareti olsa yanıma gelirdi kesin. Hatta dünden bir birkaç kere niyetlenmişti. Ama yapamamıştı. İyiki de yapmamıştı. Gitmesini istiyordum. İçimde bir yer ona ihtiyaç duyuyordu ve benim onu tamamen sökmem için onun gitmesi lazımdı. Onun gitmesi ve kendime yeni bir düzen kurmam.

Hoş nasıl olacaksa o? Tek kuruş param yoktu. Aylin işten kovulmuştu. Benim sayemde evden de çıkamıyordu. Artık burada bana rahat vermezlerdi de. Ben kendimden geçtim aylin? Onu da yakmıştım. Taşınamazdık bile. Eldeki parayla şimdi biraz idare ediyorduk da nereye kadar? İş bulayım desem burdan bana ekmek çıkmazdı. Ayrıca çekiniyordum. Kimsenin abuksubuk laflarına takatim yoktu. Benim derdim acım bana yetiyordu.

Akşam olmuştu. Aylin başımda beklemişti tüm gün. Onunda işi olmayınca, o beni ben Ekin'i izlemiştim. Evde bir şey yoktu. Ben geldiğimden beri alışvariş yapılmamıştı.

Gözelerimi kapattım ve koltukta düz oturdum. Hep Ekin'i gözleyemezdim.
-"Ben biraz dışarı çıkacağım. Nefes alamıyorum."
Aylin panikle kalktı
-"Nereye kumsal bu saatte, saçmalama!"
-"Aylin, nefes alamıyorum. Bırak lütfen."
Tek kelime etmesine izin vermeden kendimi kapıdan atıverdim. Sokaklar sakindi. Üstüme Aylinin kabanını almıştım çıkmadan. Balımı iyice ona göndüm. Birisinin beni farketmesi iyi olmazdı. Ekmek alsam iyi olurdu bu arada. Mahalle esnafını kullanamazdım. Biraz yürürsem açılırım diyip aşağıdaki markete gitmeye karar verdim. Yürüdüm, yürüdüm, yürürken ne kadar yürüdüğümü bile anlamadım. Yine zaman öldürdüm. Ekmeği aldıktan sonra üzerime iyi bir yorgunluk çökmüştü. Uyuyamıyordum ama uyumak istiyordum. Gerçekten brikaç saat huzurlu uyumak için çok şey verirdim. Eve kısa yoldan gitmek istedim. Aslında kafamda kurup durmuştum ya birileriyle karşılaşırsam diye ama inatla girmiştim o yola. Kendi halinde takılan bir gurup erkek vardı. Başımı kabana göndüm ve adımlarımı hızlandırdım. Eve az kalmıştı. Arkamdan pişt sesleri falan duyuyordum ama umursamadım. Ta ki peşimden geldiklerini farkedene kadar. Arkama başımı hafif çevirmiştim ki aheste aheste takip edildiğimi gördüm. Gayet yayvan bir şekilde elleri cebinde bir iki erkek peşimdelerdi. Laf atıyorlardı akıllarınca.

Arkama bakarken panik olmuş ve girmemem gereken çıkmaz sokağa girmiştim. Derin nefes aldım. Onlar sağdan gelirken ben en soldan geri dönmeye çalışmıştım ama kolumu yakaladı. Şimdi sıçmıştım.

-"Lan, bu bizim kız değil mi?"
Önce aralafında laflaştılar. Zaten iki kişilerdi. "Yavru, baban seni satmamış mıydı sen buraya aranmaya mı geldin-"
Üzerims yürümesiyle sıkışmışken diğeri geçti önüme.
-"Bırakın gideyim, lütfen."
-"Ahmet, sen bir git!"
Bu sesi tanıyordum. Tanıyordum tanımasına ama başımı kaldıramıyordum.
-"B..ben gitmek istiyorum."
-"Kumsal?"
Gözümden birkaç damla yaş döküldü. Utanıyordum. Eskiden sevdiğim çocuğun karşısında bu halde olmaktan deli gibi utanıyordum.
-"Bırak beni lütfen."
Yüzümü görmek için eğiliyordu. O göemeye çalıştıkça ben saklanıyordum.
Yüzümü tutup kendine bakmaya zorladı.
-"Senin hakkında söylenenler doğru mu?" Cevap vermedim. Evet desem ayrı hayır desem ayrıydı. Biraz da maço bir tipti mehmet. Ne delilik yapacağı belli olmazdı. Benim onu sevdiğimi biliyor muydu bilmiyordum ama beni sahipleniyordu. Eskiden yani... demek istediğim ya benimsin ya kara toprağın saçmalığı vardır ya, o tip bir çocuktu biraz. Eskiden bu tarz şeyleri romantik bulurdum.

~Zor Aşk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin