47-Gerçekler

37.1K 962 86
                                    

Herkese yeniden merhaba

İyi okumalar

Vote atmayı ve yorum bırakmayı unutmayın.

Dünden beri kimseyle konuşmamış ve odamdan ne pahasına olursa olsun çıkmamıştım. Kerem adisi birkaç kere gelip çıkmam için çabalasa da asla çıkmamıştım. Nasıl hissedeceğimi bilmiyordum. Gerçekten bilemiyordum. Keşke annem olsaydı diyecektim ama içimde o bile gelmiyordu. Annemde en az benim kadar zayıftı. Hoş kim bilir neredeydi? Ekin ona ne yapmıştı? Kafam o kadar karışıktı ki kendi annemi, ablamı bile unutmuştum. O kadar ağır şeyler yaşamıştım ki... hoş annem beni merak etmiş miydi acaba? Muhtemelen etmiştir ama sadece etmiştir işte. Benimle konuşmak uğruna bir şey yapmamıştır.

  Yataktan kalkıp odada tur atmaya başladım. Bir şeyler yapmam lazımdı! Ahmet'le konuşamazdım,Kerem'in adamları olmadan bir yerede gidemezdim. Ekin beni tekrar bulur muydu? Bulsa onunla konuşabilir miydim?

Gece üstün körü topladığım topuzdan eser kalmadığı için tek tek dökülen saçlarımı avuçladım. Kurumuş ve kızarmış gözlerim tekrar dolmakla beraber yanmaya başlamıştı. Nefesim boğazımda düğüm düğüm oluyor beni boğuyordu. Kendi nefesinde boğulur muydu insan? İliklerime kadar acıyordu canım. Acı işliyordu ilmek ilmek içime. Susarak bağırıyordum. Acıyan boğazımı tutarak kendimi pencerenin önüne zor attım. Kimin göreceğinin bir önemi kalmamıştı. Nefes almaya çalışıyordum. Olmuyordu.... olmuyor sıra sıra takılıyordu boğazıma.

Ellerimle pencerenin pervazını sıkarak dişledim dudaklarımı. Rüzgarın sertliği iğne gibi tek tek batıyordu derime. Sesler boğuklaştı önce. Bir şeyler oluyordu ama kattiyen anlayamıyordum. Her şey flu olmuştu bir anda. Üzerimdeki kazak bile perişan olmuş sünmüştü. Kendimi bırakınca yavaş yavaş duvardan sürünerek yere düştüm. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Kapım açılmıştı içeri girenin kim olduğunu kestiremesemde tahmin edebiliyordum....

Gözlerimi açtığımda gördüğüm kişi tekrar kapatma isteği doğurmuştu içimde. Gözlerimi yavaşça kırpıştırarak çevremi tanımaya çalıştım. Kafamı toplamaya çaışırken Ahmey yanımda bitmişti bile. Ağlamaya gücüm yoktu. O yüzden sadece boş boş baktım. Ahmet'in bana bir şeyler diyeceğini hissediyordum ama cesaret edemiyor olmalıydı. Kuruyan dudaklarımı yaladım. İstemeye istemeye bir şeyler yapmam lazımdı. Gözlerimi Ahmet'e diktim. Kırgınlığımı göstermek için çaba harcamama gerek yoktu. Gözlerimin içine bakmıyordu zaten. Sanki bardak kırmış bir çocuk gibi önümde dikiliyordu. Tek sorun şuydu; o çocuk değildi, kırılan şeyde bardak....

Doğrulmaya çalışırken biraz olsun etrafı daha iyi inceleme fırsatı bulmuştum.
-"Beni burdan çıkartıcaksın. Korumalar olmadan ve Kerem'e bir şey çaktırmadan."
İstek değil emirdi. Kimseye acımayacak ve güvenmeyecektim. sadece kullanacaklarım vardı. Eğer dediğimi yapmassa sonuna kadar çirkinleşecektim.
-"Kumsal hanım ben..."
-"Yapıcaksın! Yoksa başka yollara başvururum. Sen benim canımı yakarken çekinmedin. Bende çekinmem."

Tam bu sözlerden sonra kendimi Ahmet'in vücuduna yapışık şekilde bulmuştum. Neye uğradığımı anlayamadan içimde bir şeyler koptu.
-"Yemin ederim, yemin ederim eğer gerçekleri bilseydim yapmazdım. Size iyi birisiymiş gibi kendimi savunamam ama gerçekten çok üzgünüm. Ben daha önce hiç bir kadına bu şekilde zarar vermemiştim. Ben düşünemedim. Gerçekten bunu düşünemedim."

Ne farkederdi ki? Ekin'de böyle yapmıştı. Kendini bana acındırmıştı.

Onu itmek adına hiç bir hareket yapmadım.
-"Düşünemedin? Ne bekliyordun? Ben sana güvenmiştim. O fotoğraflar çekilirken ne bekliyordun? Ben taciz edilirken, o gece nasıl korktuğumu biliyor musun? O kadar çaresizdim ki gele gele senin yanına gelmiştim. Şimdi ise hiçbir önemi yok. Hepiniz yaptıpınızın cezasını çekeceksiniz! Çıkar beni burdan!"

~Zor Aşk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin