40-Psikopati

42.3K 1.1K 254
                                    

Herkese yeniden merhaba


İyi okumalar...

Vote atmayı ve yorum bırakmayı unutmayın

Hayat zordur. Hayat adil değildir. Acı verir... Mutlu olduğunu sanırsın, kısa bir süreliğine. Daha büyük bir acının gelmesi uzun sürmez. Peki neden yaşamak isteriz, bunca şeye rağmen?

Ben bir kere bulmuştum kendimde o gücü. Korkaklığımdan onu bile becerememiştim ama. Kafama sıkmaya korktuğum için kalbimi hedef almıştım. Asıl ironik olansa sonraaında katilim kurtarmıştı beni. Bir daha öldürmek için diriltmişti o beni. Yalan söylemişti bana. Bense... bense salak gibi inandım ona! Belkide inanmak istedim bilmiyorum. Çünkü o beni kendine mecbur bıraktı! Şimdiyse aptal yerine konma sırası ondaydı. Belki gittiğime üzülmezdi ama en azından oyuncağını kaybettiği için hayal kırıklığına uğrayacaktı! Kandırılmışlığı tadacaktı! Artık sıra ondaydı!

Gözlerimi açmıştım. Üzerimde mütiş bir ağırlık vardı. Bütün yaşadıklarım sanki bu anı beklemiş gibi beynimi kemiriyordu. Sonsuza kadar bu yatakta kalmak istiyordum. Kalkmak istemiyordum. Neden? Ekin yoktu işte. Rahat olmam gerekmiyor muydu? Ne hissediyordum? Hiç. Koca bir hiç. Sadece yorgundum. Aylarca buradan kalkmak istemeyecek kadar. Yorgunum...

Acaba ne yapıyordur şu an diye düşündüm. Deli gibi beni arıyordur? Muhtemelen! Hatta belki bulunca yapacağı işkenceleri bile düşünmüştür. Ama bu sefer hayır! Bu sefer aynı şeylerin olmasına izin vermeyecektim. Ben değil o acı çekecekti!

Uyuşuk uyuşuk yataktan kalkıp üzerimdeki kazağı düzelttim. Acaba Kerem evde miydi? Odamdan çıkıp çıkmama konusunda kararsızdım. Bu şekilde onun karşına çıkmak istemiyordum.

Uyurken bozduğum yatak örtüsünü düzeltip banyoya geçtim. Aynada yine kendime bakarken gözaltlarımın çökmüş ve morarmış olduğunu gördüm. Zaten gözlerim oyuktu. Bundan dolayı gölgeli ve içeride bir göz yapım vardı. Önüme düşen uzun bir saç parçasını kulağımın arkasına sıkıştırdım. Cildim pürüssüzlüğünü kaybetmişti. Ufak pütürlenmeler ve kızarıklıklar vardı. Burun kenarlarım kurumuş, tahriş olmuştu. Muhtemelen çok sık burnumu sildiğim içindi.

Banyoda birkaç rutin işimi halledip odama geri döndüm. Hala çıkıp çıkmamak konusunda kararsızdım. Bu evde sığıntıdan beterdim.

Kazağın eteklerini tutup aşağı doğru çekiştirdim. Ardından yavaşça kapıyı açtım. Vücudum kapının arkasında görünmeyecek şekilde dururken başımı dışarı uzatarak etrafı inceledim. Koridor boştu. Ev ise yine aynı sessizliğindeydi. Sanki kimse yaşamıyormuş gibi...

Koridorun boş olmasından aldığım cesaretle odadan çıktım. Temkinli adımlarla yavaş yavaş ilerliyordum. Evde kimse yok muydu? Merdivenlerin oraya varınca duraksadım. Etrafı kolaçan etmek adına aşağıya baktım. Burasıda boştu. Geri çekilip dudağımı dişledim. Acaba odama geri mi dönmeliydim? Bu sessizlik beni tedirgin ediyordu.

Merdivenlerden sessizce inerken bir yandan etrafı incelemeye devam ediyordum. Merdivenlerin sonuna gelmiştim. Kerem'in evde olması gerekmiyor muydu?

Evin dış kapısının açılma sesiyle birlikte yerimden zıpladım. İndiğim merdivenlerin birkaç basamağını çıkmıştım bile. Kerem mi gelmişti acaba? Keşke hiç çıkmasaydım! Üzerimdeki kazağın eteklerini aşağı çekiştirmeye çalışıp son bir kez arkama baktım. Şu an gelen her kimse o beni görmeden odama kaçamazdım. Kaçmamda mantıksızdı ki!

İçeri elinde poşetlerle giren kişi Kerem'di. Yutkunup beni farketmesini bekledim. Elindeki poşatlerle merdivenlere yönelmişti ki beni gördü. Kafasını kaldırıp beni süzmüştü. Rahatsız oluyordum ve o bakmayı sürdürüyordu. Biraz kıpırdanıp kazağın eteklerini aşağı çekiştirdim. Sonunda gözlerini bacaklarımdan çekmişti. İfadesiz yüzü yüzümü bulunca açıklama yapma gereği duydum.

~Zor Aşk~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin