Na:'' o günden haftalar sonra en büyük abimle tekrar koyunları alıp dağa çıktık. Abim bana silah kullanmayı öğretiyordu. Bizim oralar terör bölgesiydi. Olur da ihtiyacım olur diye birkaç aydır kullanmayı öğretiyordu. Biraz talim yaptıktan sonra haydi yemek hazırla da yiyelim prensesim benim dedi mutlulukla.''
''Yemek dediğine bakmayın. Durumumuz iyi değildi o yüzden tandır ekmeği dediğimiz (bizim oralara has bir ekmek) ekmeğin arasına iki tane kuru soğan koyulmuştu. Öğle yemeğimiz buydu''
A: ''kız insan ekmek soğanla doyar mı? Öyle yemek mi olur'' dedi ağlayarak.Na: ''ne yapalım abla o dönem şartları onu gerektiriyordu. Ama birşey söyliyeyim mi bana dünyaları verseler o günki o dağdaki soğan ekmeği hiçbişeye değişmem. Neyse tam ekmeği soğanı çıkardık. Abi sofra bezi getirmeyi unutmuşum dedim utanarak.''
Abim: ''prenses senin canın sağolsun. Dedi ve cebinden mendilini çıkardı yere serdi.''''
A: ''aferin kız abine. Seni istemeye gelince o abini tebrik edecem''demesiyle Nazar'ın gözünden yaşlar akmaya başladı be devam etti anlatmaya
Na:'' Balım sen içeri geç oyna.''Devam etti.''Biz tam yemeğe başladık ki uzağa bakınca gelen kişilerin olduğunu gördüm abi gelenler var dedim. O da dikkatli bakınca prenses hemen ağaca çık. Ve ben demeden ne olursa olsun sakın inme tamam mı? Tamam dedim ve ağaca çıktım. Adamlar yaklaşınca ellerinde silahların olduğunu gördüm 5 kişiydiler ellerinde keleşler vardı.(tabii o zaman bilmiyordum) abimlerin anlattığına göre bunlar teröristlerdi. Ve çok kötü insanlardı.Ama onlar bu tarafa gelmezdiler. Yaklaşıp konuşmaya başladılar. ''
X: ''sen hangi köydensin çoban?''
Abim:'' Dağdeviren köyü.''
X : ''tamam şimdi gidip köylülerine diyorsun ki yarın öğlen vakti gelecez. Ve siz bize 20 adam, gençlerden olacak ve malzeme ayarlayacaksınız. Birde bu koyunlarına el koyuyoruz.'' Dedi.
Abim: ''koyunlarıma karışmayın onlar bizim ekmek kapımız. Onları da alırsanız evde çoluk cocuk aç kalır.'' Dedi
X:'' bize karşı mı geliyorsun sen?'' Deyip adamalarına işaret verdiler. 2 kişi abimi ağaca bağlarken abim çaktırmadan bana dönüp kafasıyla inme işareti yaptı.
Sonra o beşi abimin karşısına geçip hiç acımadan birer şarjör mermi boşalttılar gözümün önünde ve ben hiç bişey yapamamıştım. Ve Başını Murat'ın göğsüne saklayıp ağlamaya başlar. Onunla birlikte Saniye Hanım ve bütün kızlar ağlamaya başladılar.Bi süre sonra sakinleşince
YM: ''Canım daha iyi misin?''Na:'' iyiyim'' der kafasını sallayarak.'' Orada saatlerce abimin yanında bekledim. Babamlarla abimler de biz gecikince bizi aramaya çıkmışlardı ve bizi görünce koşarak yanımıza geldiler. Babam beni hemen kucağına aldı''. Ben de ''baba abimi burda bırakmayalım nolur diyordum. Ağlayamıyordum artık saatlerce ağlamak yormuştu beni. Abimler de abimi çözüp sırtlarına almışlardı. Beraber köye girerken, köylüler ki zaten çoğu akrabamız hepsi ağlamaya başladılar. Evin önüne gelince annem koşarak geldi ve hani benim yiğidimle onun prensesini buldunuz mu demesiyle abimi gördü ve oğlummmm aslanım diye ağlayarak abime koştu. Belki saatlerce annem oğlunu bırakmadı kucağından.sonra babam abimi götürüp camiide bir güzel yıkadı. Annem ''oğlum aslanım gün yüzü göremeden,daha evlenemeden bizi bıraktın.Ömründe neredeyse hiç güzel yemek yemedin.'' dedi. ve o günden sonra da annem doğru dürüst hiç yemek yemedi.Soranlara da oğlum yiyemedi ben nasıl yiyeyim diyordu.
O sırada Murat birşeyi fark etmiş gibi Nazar'a dönüp ''Sen de o yüzden her zaman yemekten tam doymadan kalkıyorsun?''Nazar boynunu büküp evet anlamında başını salladı
T:''Adı neydi abinin?''
N:''Mustafa''. deyince Mustafa'nın gözünden iki damla yaş ardarda gelir.''Ben zaten Mustafa abime her baktığımda onu görüyorum.Sağolsun sen de bana hep abim gibi davrandın Mustafa abi.''
M:''Gibi nedur da ben zaten senin abinum delu gız ''Nazar güzlümseyip devam etti;
''Normalde cenazeyi gömmeden önce ailesinin son bir kez görmesine izin verirler ama babam bırakmadı biz bakalım''
M: ''bacım neden bırakmadı ki?''
Na: ''ilk başta bende bilmiyordum. Hiç kimse bilmiyordu. Ben gizlice içeri girdin abimin üstündeki kefeni çekince anladım. Ve öyle bir çığlık attım ki sonra zaten bayıldım gördüğüm şeyle.''deyip ellerini daha da sıkmaya başladı. Terden elleri kayıyordu. Ve daha da Murat'a sığınıyordu.
Ym:''Nazar'ım yeter ağlama. Daha da anlatma bu kadar yıpratma kendini.''
Na: ''Murat ne olur bırak eğer bugünde anlatamazsan birdaha anlatamam. Anlatıp rahatlamam lazım.'' Tabii olay anında bütün vücut kanlı olduğu için fark etmedik ama örtüyü açınca fark ettim. Abimin vücudunda sağlam, kurşun yarası olmayan yer kalmamıştı. Bütün vücudu baştan aşağı delikti. Kendime geldiğimde abimi gömmüştüler herkes mezarlığa gitmişti. Ben daha da çıldırmıştım artık ne yaptığımı bilmiyordum. Koştum Mustafa abimin silahını kaptığım gibi yola koyuldum. O adamların nereye hangi yollardan gideceğini biliyordum.Abimi vurduktan sonra orda biraz dinlenip konuşurken duymuştum Ben bu dağları geze dolaşa karış karış öğrenmiştim. Onlar kamp dedikleri yere yetişmeden onları yakalardım hem zaten hayvanlarımız onları bayağı yavşalatırdı. Saatlerce yürüdüm yürüdüm. En sonunda koyunların ayak izlerini görünce artık yakın olduğumu biliyordum. Ve saklanarak ilerlemeye başladım. Ve onları gördüm hepsi uyuyordu. Bi nöbetçi vardı sadece yerden odun gibi bişey kapıp kafasına vurdum bayılttım hemen onu bağladım. Sonra diğerlerinin yanına gittim. Önce silahların aldım. Sonra kaçamasınlar diye hepsinin ayaklarına birer tane sıktım. Böğürerek uyanmışlardı. Tek tek hepsini bağladım ve düşünmeye başladım. Şimdi bunlara ne yapacaktım. Ve karar verdim ve ayağa kalktım. Deyip duraksadı. O sırada bir bardak su içti. Herkes Nazar'a bakıyordu artık.
Asiye dayanamayıp sordu''kız ne yaptın? Sıksaydın kafalarına.''
Na:'' yok eğer ben orada onlara sıksaydım silahsız kişilere sıkacaktım. Benim onlardan ne farkım kalırdı''. Hemen onlardan aldığım telefonla babamları aradım ve onlarda bikaç saate jandarmayla bizi buldular. Babam ve Jandarma komutanı bizi gördüğünde önce şaşkınlıkla bi onlara bi bana bakıyorlardı.
Tam beni alıp gideceklen bi dakika dedim. Ve geri dönüp abimin mendilini aldım. Nazar cebinden bi mendil çıkarıp ona bakar ve ağlayarak devam eder
'' Mendili bırakamazdım.''Der ve artık kendini tamamen Murat'ın kollarına bırakarak ağlamaya başlar. Murat'ta Nazar'a sımsıkı sarılır ve onun kollarında huzur bulmasına izin verir.