Selam...
Öncelikle hoş geldiniz!Buraya başlama tarihini yazar mısınız?
Bizi nereden keşfettiğinizi ögrenebilir miyim?
Keyifli okumalar
Hayat denen dönence herkese adil davranmaz. Kimine kavun yedirir kimine kelek.
Ben, kelek yiyenler sınıfına giriyordum.Neden mi?
Yaşadıklarım bunun bire bir kanıtı gibiydi. Çünkü hayatım çıkmaz bir sokaktan ibaretti.
Kafamı kurcalayan bir şey daha ben, dâhil bütün ailem sarışın genlere sahipti ama nedense babam bir tek beni 'aşkar' oğlum diye severdi. "Aşkar" ne demek mi? Sarışın...
Şimdi diyeceksiniz ki, madem bütün aile sarışınsa neden o zaman baban bir tek sana 'aşkar' diyor. Açık konuşmak gerekirse bu konuda hiçbir fikrim yok. Benim tek bildiğim şey babamın bana aşırı düşkün olduğuydu. Tabii benim de ona...
Babamdan bana kalan tek miras ise yardım sever genlerdi. Bu konuda hiç kimseyi ayırt etmem kimin ne işi varsa yeter ki benden istesin hemen yardımına koşarım. Huyum kurusun hiç kimseye küsemem küs kalamam...
Karakter olarak hareketli bir yapıya sahibim... Hayatta yapmayı en çok istediğim şeye gelince; seyahat etmek. Özgürlüğüme düşkünüm vesselam. Çok istiyordum kendimi özgürce yollara vurup zamanın dönemeçli yollarında oradan oraya savrulmak.
Herkes gibi benim de hayallerim vardı. Kısacası hayalperest biriyim... Hayalperest biriydim ama hayal ettiklerimi yaşamama ne yazık ki, yaşam koşullarım müsaade etmiyordu. Bu gidişle hiç edeceğe de benzemiyordu.
Neden mi?
Çünkü babam rahmetli annemi dört çocukla tek başına bırakıp ahiret yurduna göçüp gideli çok oldu. Hayatın acımasız yüzü annemi dört çocukla genç yaşta tek başına bırakırken, maalesef benim hayallere ayıracak zamanım yoktu.
Kendimden biraz daha söz edecek olursam eğer abim ve ben babamı kaybedince çalışma hayatına atıldık. Abim, kendine küçük bir çay ocağı açtı. Bana da babamın can arkadaşı Ahmet ustam, sahip çıktı. Onun araba bakım yeri vardı benim de oldum olası arabalara karşı içten içe merakım. İlkokulu okurken öğretmen resim dersinde ne zaman resim yapın dese ben, hemen araba resmi çizerdim. Hele eski klasik arabalara ayrı bir merakım vardı.
Bakarsınız bir gün o arabaların birine ben de sahip olurum. Hayat bu belli mi olur; kime ne sürpriz yapacağını sadece hayatın kendisi bilir.
Hareketli bir yapıya sahibim dedim ya, bunun yanı sıra şakacı bir kimliğe de sahibim...
Mesela; buna benzer şakaları çok yaparım...
Bir gündüzün akşama dem vurduğu saatlerdeydi...
Yakın komşumuz olan dayımların dış kapısı muzipçe, "Tak taka tak" diye çapkın vuruşlarla "oynak oynak" tıklatıldı.Söz dayımlara uğramışken, biraz onlardan da bahsetmek isterim. Babamı kaybettikten sonra onlar bize kol kanat gerdiler. Annem ve bizler hep onların gölgesi altına sığındık. Her zaman bizlerin sırtını dayadığı sıra dağları oldular, hem de en heybetlisinden.
Kapı arkasından gelen kısık bir ses "Kim o?" diye sordu.
Sesimi kısıp biraz incelttim.
Sesim kadın sesinin rengini alınca oynak bir havaya bürünüp, "Hu, hu, komşu benim!" diye cevap verdim.
Yengem biraz tedirgince kapı kolunu "cılk" diye bastırıp açtı. Yengem karşısında orasını burasını sallayıp duran oynak varlığa gözlerini kısarak bakarken, endişeli ve ürkek bir şekilde gözlerini kırpıştırdı. "Kusura bakma bacım seni tanıyamadım, acaba hangi komşumun kızısın?"Ben vücudumu sağa sola sallayarak cilve yaptıktan sonra,
"Aşk olsun komşum, beni nasıl tanımazsın ayol?" diye göz kapaklarımı açıp açıp kapatarak kırpıştırdım.Yengem, beni tekrar meraklı gözlerle incelemeye başladı. Kadıncağız beni incelerken yüzü şekilden şekle giriyordu. Önce dudaklarını dışa doğru kıvırdı sonra kaşlarını birbirine yakınlaştırıp kararsız gözlerle bakındı.
Zavallı yengem beni tanımakta zorlanıyordu çünkü ben annemin başörtüsü ile yüzümün tamamını kapatmıştım. Sadece gözlerim açıktaydı. Yani beni tanımasına imkân yoktu. Yengemin beni izleyen şaşkınlıktan 'fal taşı' gibi açılmış gözlerinin önünde. Bir dansöz edasıyla bedenimi oyana buyana kıvıra kıvıra açtım yüzümü. "Aa, darılırım ama komşu, insan hiç kendi komşu kızını tanımaz mı ayol?"
Yengem, beni görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı. Başparmağıyla damağını kaldırıp "Allah canını almasın Oğuz, sen miydin? Bunu hep yapıyorsun ama her defasında da beni aldatmayı başarıyorsun. Gözün kör olmasın emi!" deyip bastı kahkahayı.
Kapı önündeki şamatayı duyan kuzenler beni yine kadın kılığına girmiş görünce, başladılar oramı buramı mıncıklamaya.Ben, "Ay namus elden gidiyor yetişin dostlar" diye kadınsı sesimle cilve yaparken, ortalıkta kahkaha tufanı esiyordu.
Ben oldum olası bu tür şakalar yaparak hayatla dalga geçen biriydim.
Böyle kadın kılığına girip bilhassa kadınlarla sohbet etmeyi çok seviyordum.Neden mi?
Çünkü bu duygu bende karşı konulmaz bir içgüdüydü...
Belki bir rüyanın peşinden koşmak birçoğunuza saçma gelebilir ama insan sezgilerini görmezden gelemez. Eğer rüyalarınız sizi aşka çağırıyorsa mesafeler buna engel değildir. Aşk her zaman inanmaya ve yaşamaya değerdir...
Eğer kitabı beğendiysen arkadaşlarını etiketleyip kitaba davet edebilirsin♥️
İntagram adresim @ebri__bahar
Bölüm aralığı şimdilik haftada üç. Sonrasında haftada ikiye düşecek. Pazartesi ve Cuma günleri olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIRAK
Teen FictionBelki bir rüyanın peşinden koşmak birçoğunuza saçma gelebilir ama insan sezgilerini görmezden gelemez✓ Eğer rüyalarınız sizi aşka çağırıyorsa mesafeler buna engel değildir✓ Aşk her zaman inanmaya ve yaşamaya değerdir✓ 15 Haziran 2019