🚘B.64.🚘

160 19 102
                                    

Çıraklarım yine biz geldik...

Kendinize rahat bir koltuk bulun ve okumaya başlayın.

Oy verip yorumlar yapmayı unutmayın lütfen;))

Göz kapaklarımı araladım ama her şey fulü bir görüntüye sahipti ve hâlâ benim canım yanıyordu. Birkaç kez gözlerimi açıp kapattım. Görüntü berraklaşırken benim yanımda yine can dostum Poyraz, vardı.

Poyraz, gözlerimi hafif aralık görünce hemen başucuma geldi. "Uyandın mı kankam? Oğlum, nedir senden çektiğim ya, her zaman en olmadık işlere bulaşıyorsun?"

Yüzümü buruşturarak, "Ne oldu bana?" diye sordum

Benimle maytap geçer gibi konuşan Poyraz, "Hastaneyi çok sevdin galiba, baksana iki günün birine buradasın." dedi.

Hafızamı yokladım, abimin düğünü ve hissettiğim acı geldi aklıma. Ondan sonrası yoktu hafızamda ama göğsümde hissettiğim keskin bir acı hâlâ vardı. "Şey, abimin düğünü vardı düğüne ne oldu?"

Poyraz, gelip hastane yatağının başucuna konumlanmış sandalyenin üzerine ilişti. Sanırım üzülmeyeyim diye benimle göz teması kurmaktan çekiniyordu. "Herkes senin derdine düşünce hâliyle düğün de iptal oldu."

Konuşurken sanki suçlu kendisiymiş gibi sesinin tanısında mahcubiyet vardı. Oysa suçlu bendim. Uğursuz olan bendim. Benim yüzümden abimin düğünü iptal olmuştu.

"Görüyorsun işte. Olduğum yere kendi lanetimi birlikte götürüyorum ben. Her şey benim yüzümden. Benim yüzümden abimin düğünü iptal oldu." İster istemez gözlerim dolmuştu.

"Yok, kankam yok, sen sıkma canını. Ben sana şaka yaptım, düğün iptal olmadı sadece biraz erken bitti."

"Biliyor musun sen çok kötüsün. Niye öyle olduğunu söylemiyorsun, iptal oldu deyince kendimi suçlu saydım."

"Sen şimdi onu bunu bırak da kendini nasıl hissediyorsun onu söyle bana, çünkü her şeyden önce senin sağlığın önemli."  Konuyu uzatmak istemeyen arkadaşım, her şeyden çok insanın kendisinin değerli olduğunu anlatmak istemişti haklı olarak ama gel sen bunu benim yaralı yüreğime anlat...

Ben biraz sakinleşince her şeyi bütün detaylarıyla anlattı Poyraz...

Ciddi bir kaza atlatmıştım ve şimdi hastanedeydim. Sırf keyif için havaya atılan bir kurşun, önce duvara çarpıp ondan sonra da benim sol göğsüme saplanmıştı. Şanslıymışım eğer kurşun direkt göğsüme saplansaydı ölümcül bir yara alabilirmişim. Beni yaralayan kurşun duvardan sekerek beni yaraladığı için yorgun bir kurşunmuş. İşte o sebepten dolayı göğüs kafesimin derinlerine inmemiş ve yüzeyde kalmış.

Şanslı olup olmadığımı bana soracak olursanız, kendimi hiçbir zaman şanslı saymadım. Şanslı olsaydım daha çocuk yaşta babamı kaybetmezdim. Şanslı olsaydım kimliksiz biri olarak doğmazdım. Şanslı olsaydım aşkım imtihanım olmazdı. Şanslı olsaydım abimin düğününü kana bulamazdım ama bulamıştım. Üstelik abim benim can özümdü. Baba yarımdı. Sonunda kendi şansızlığımı ona da bulaştırmıştım.

Bir hafta hastanede kaldıktan sonra taburcu edilmiştim. Hastaneden çıkarken annem ve abim gelip almışlardı beni. Baba yarıma yani abime karşı gerçekten kendimi mahcup hissediyordum.

Eve geldiğimde abimin eşiyle karşılaşınca sevinmiştim. Onların düğününü bir bakıma sabote etmiştim ama yengem bunu bana hiç hissettirmemişti.

Tabi abimin evliliği ile birlikte bizim evin düzeni de değişmişti. Yasemin ve annem düğün öncesi alt kata taşınmıştı. Abim ve yengem de onların üst kattaki odalarına yerleşmişlerdi. Ben de alt kata geçmek istemiştim ama olmaz sen odandan ayrılma, demişlerdi.

ÇIRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin