Selâm çıraklarım nasılsınız bakalım:D
Kendinize kuytu bir köşe bulun ve okumaya başlayın<3
Oy verip yorumlar bırakmayı da unutmayın lütfen*_*
Gözlerimi araladığımda küçük bir odada ve tek kişilik bir yatakta yatıyordum. Sanki üzerimde günlerin yorgunluğu varmış gibi halsizdim. Boş bakışlarla etrafıma bakınmaya başladım. Ben neredeydim. Burası neresiydi hiçbir fikrim yoktu.
Hafızamı toparlamaya çalıştığım sırada oda kapısı birkaç kez tıklatıldı. Sanırım birileri odaya girmek istiyordu. Yattığım yerden doğrulmak istedim fakat başaramadım. Vücudum o kadar yorgun ve bitkindi ki, kıpırdayamıyordum bile. Sonra kapı az biraz aralandı ve küçük bir erkek çocuğunun başı göründü. Beni görünce başını aniden geri çekti.
Adım seslerinden anladığıma göre çocuk odanın kapısından uzaklaşıyordu. Ayak sesleri kesilince, "Anne uyanmış!" sesini duydum.
Uyumak ve uyanmak...
Zihnimde bir şeyler filizlenmeye başlamıştı. Yağmur..Sami amca..ve ben... Tabii ya, ben bu eve dün gece misafir olarak gelmiştim. Ne kadar derin bir uyku uyumuşsam şu an hafızam bomboştu ve birçok şeyi hatırlamıyorum...
Kulaklarıma dolan ayak seslerine bakılacak olursa tekradan birileri geliyordu. Çok geçmeden odanın kapısı varla yok arası tıklatıldı. Kısık ve cılız çıkan bir ses tonlamasıyla, "Gel" diye inledim ve tekrar yataktan kalkmayı denedim. İkincisi denemem de başarısızlıkla sonuçlanmıştı zira kalkmayı bir tarafa bırak kımıldayacak halim bile yoktu.
Yataktan kalkma projem iptal olunca soluğumu tuttum ve beklemeye başladım. Kapı usulca itilerek açıldı. Orta yaşlı ev sahibesi girdi içeriye. Bana öyle acıyarak bakıyordu ki, kadının yüz ifadesine bakınca oturup ağlayasım gelmişti. Neden bana acıyarak bakıyordu anlamamıştım.
"Çok şükür Oğuz, nihayet kendine gelebildin." dedi.
Nasıl yani, ben buraya dün gece gelmemiş miydim? Bana nihayet diyerek uzun bir zaman diliminden söz eder gibi konuşuyordu.
Tam olarak, "Nihayet derken ne demek istediniz?" diye sormaya hazırlanıyordum ki, kadın kapıya doğru başını çevirip, "Telli kızım, kahvaltı tepsisini getir," diye seslendi.
Telli, elinde kahvaltı tepsisiyle içeriye girdi. Ben direkt onun yüz ifadesine baktım. Eh, düne nazaran bugün yüzünde bir başkalık vardı. Acaba bu kızın bana bakış açısı neden değişmişti? Ne olmuştu da bana karşı daha müşfik ve daha sevecen, bakıyordu. "Getirdim anne!" Sesinin tınısı hoş bir melodi gibi avutuyordu insanı.
"Tamam, kızım, tepsiyi bana ver."
Telli, iki eliyle sıkıca tuttuğu kahvaltı tepsisini annesine verdi ve kendisi bir adım geriye çekildi. Sanki bana bakmak istiyordu da çekiniyor gibiydi. Ev sahibesi kadın, "Oğuz, bir şeyler yemelisin, kaç gündür aç acına yatıyorsun." dedi.
Kaç gündür derken ne demek istiyordu acaba? Kadının sözleri kafama balyoz darbesi gibi inmişti. Boş bakışlarla kadına bakrak, "Şey, bana ne oldu ki?" diye sordum.
Kadın, "Sen şimdi ne olduğunu boş ver, önce bir şeyler yeyip kendini toparlamaya bak. Sonra anlatırım ben her şeyi," dedi.
Cidden anlamakta zorluk çekiyordum. Bana ne olmuş olabilirdi ki, bir gün önce tanıştığım insanlar etrafımda pervana olup dönüyorlardı. Kahvaltımı bile yatağıma getirmişlerdi.
Üstelik ben çok dermansızdım. Elimi uzatıp bir lokma yiyecek halim yoktu. Ne olduysa durduk yere annem düştü hayalime. Onu arzu ediyordum ölesiye. Yıllardır onu görmemiş gibiydim. Özlemi içimde çığ gibi büyümüştü ama neden?
Benim çekingen davrandığımı görünce, "Telli kızım, hadi biz çıkalım da rahat rahat kahvaltısını yapsın çocuk." dedi.
Herkes odadan çıkınca etrafımı süzdüm bir süre. Yatağın başucunda duran komodinin üzerinde ilaçlar vardı. Bu ilaçlar da neyin nesiydi?
Kadın birkaç gün demişti, böyle diyerek neyi kastetmiş olabilirdi...
Kolumu kaldırdım tekrar yorganın üzerine indirdim. Kıpırdayacak halim yoktu. Midemin gurultusuna bakılırsa aylardır açlık çekiyormuş gibiydi.
Çatalı almak için uzanırken sol kolumun iç tarafına düşen eklem yerinde hafif bir ağrı hissettim. Eşofmanın kolunu sıyırdığımda acıyan yerde küçük bir iz izin olduğu bölgede dairesel bir morluk vardı. Bu da ne demek oluyordu?
Kafamın içinde binlerce tilki dolanmaya başladı. Her şeyi bir tarafa bırakıp önce bir şeyler yemeliyim. Gerçekten açlıktan içim geçiyor bayılacak gibi hissediyordum kendimi. Ev sahibesi kadın, "Sonra her şeyi anlatırım," demişti. Sabırlı olup beklemeliydim zaten sabırlı olup beklemekten başka da yapacak bir şeyim yoktu.
Ben kahvaltıyı bitirmek üzereydim ki, kapı tekrar tıklatıldı. "Gel" dedim çıkmamak için benimle inatlaşan cılız sesimle. Kapıyı Telli açtı. Odanın içerisine girerken öyle sesiz adımlar atıyordu ki, bir kuğu gibi süzülüyordu adeta. "Kahvaltın bittiyse tepsiyi alayım, birazdan ilaç alman gerekiyor."
Sesindeki tanıdık ezgi beni başka boyuta taşıyordu. Tepsiyi almak için uzandığında kolunu tuttum. Kızın koluna dokunduğumda beni sarsan duyguların baş mimarı Telli, gibiydi. Şaşırarak bana baktı. Çekik, kara gözlerini benden çekip kolunu tutan elime kaydırdı.
Usulca geri çektim elimi. Yaptığım kabalıktı. "Özür dilerim, neler olduğunu merak ettim de. Benim neden ilaç alma gerekiyor?"
Biçimli dudaklarına belli belirsiz bir tebessüm yerleşti. "Şey, yağmurda ıslandığın için üşütmüşsün. Kapı önünde eğrelti oturuyordun. Babam rahat ol diyerek kendine yakın bir yer gösterdi. Sen babamın gösterdiği yere oturmak için ayağa kalkar kalkmaz düşüp bayıldın."
"Bayıldım mı, nasıl yani? Ben hiçbir şey hatırlamıyorum ama..."
"Babam eve doktor getirdi. Doktor dedi ki, hem üşütmüşsün hem de aşırı yorgunluktan bünyen zayıf düşmüş. O yüzden de bayılmışsın. Sonra ateşin çok yüksekti. İki gündür kendinden geçmiş bir halde yatıyordun," dedi ve beni yormak istemiyormuş gibi sustu.
"Peki, ya sonra?"
"Seni tedavi eden doktor bezim aile doktorumuz, hem de babamın arkadaşı. Her gün gelip seni kendisi kontrol etti. Koluna serum falan taktı. Aslında hastanede tedavi görmen gerekliymiş ama babam evde daha iyi bakarız, dedi hastaneye göndermedi işte."
Bu insanlara fazlasıyla yük olduğum için nasılda utanmıştım.
Kaderime yağan yağmur beni bu eve getirmişti ve ben sanırım rüya kızını bulmuştum. Rüya kızı Telli, değilse bile onun olmasını ne kadar çok isterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIRAK
Teen FictionBelki bir rüyanın peşinden koşmak birçoğunuza saçma gelebilir ama insan sezgilerini görmezden gelemez✓ Eğer rüyalarınız sizi aşka çağırıyorsa mesafeler buna engel değildir✓ Aşk her zaman inanmaya ve yaşamaya değerdir✓ 15 Haziran 2019