Çıraklarım yine biz geldik...
Kitabımız sizlerin sayesinde yavaştan büyümeye başladı<3
Kendinize rahat bir koltuk bulun ve okumaya başlayın.
Oy verip yorumlar yapmayı unutmayın lütfen;))
İnsan yaşamında her zaman engellerin olduğunu biliyordum. Biliyordum bilmesine ama benim başıma gelen engel engellerin en engeliydi.
"Oğuz bak oğlum gidelim diyorsun da annene haber vermeyecek miyiz?" Beni haklı olarak uyaran arkadaşıma içim buruk bir şekilde baktım; işte size engellerden bir engel daha...
"Bilmiyorum, haber versem bir türlü vermesen başka türlü."
Poyraz, güdümlü füze gibi bir bakış fırlattı yüzüme doğru. Onun attığı bakış bedenimi toz bulutu gibi havaya savururken başımı yerdeki halıda gezdirmeye başladım. "Oğlum bir cevap versene, haber verecek miyiz yoksa vermeyecek miyiz?"
Sesim boğazıma akmış gibi kısık çıkmıştı. "Haber vermesek olmaz mı? Eğer anneme haber verirsek bizi göndermek istemeyebilir."
Poyraz, sabır çeker gibi başını sağa sola sallarken, "He, anlaşıldı senin derdin," dedi ve ekledi, "Peki, annenin Telli, olayından haberi var mı?"
Başımı yerden kaldırıp arkadaşımın yüzüne mel mel bakmaya başladım. "Haberi yok. Söylemek için fırsatım olmadı."
"Ben seni anlıyorum arkadaşım da yola çıkacaksın. Yola çıkanın halini Allah, bilir derler. Yani ne olur ne olmaz. Annene haber versek iyi olur. Zaten annen de ağabeyine söyler."
"Haber verelim diyorsun ama ben nasıl söyleyeceğim anneme? Yani onun hiçbir şeyden haberi yok ki, ne deyip de izin alacağım?"
Poyraz, oflayarak nefes alıp yanaklarını şişirerek geri verdi. "Tamam, hadi sen git arabada beni bekle. Ben annen ile konuşur hallederim her şeyi."
Benim olduğum yerde beklediğimi görünce kaşlarını çattı. "Oğlum, niye yüzüme alık alık bakıyorsun? Farkında değil misin, geçen her dakikayı kendi zamanından çalıyorsun. Bizim bir an evvel yola çıkmamız gerekiyor, anlamıyor musun? Hadi hadi..." diye beni itekleyerek odamdan çıkardı.
Gerçekten olayların şoku beni aptalla çevirmişti. Şu an Telli'yi görmeye gidiyor olmanın veya ona ne olduğunu öğrenmeye gidiyor olmanın şokuydu bütün bunlar. Hiç aklımda yokken şimdi yola çıkıyordum. Şu an ruhum şapşaldı şapşal...
Siyah sırt çantamı omzuma taktım ve hiç kimseye görünmemeye çalışarak merdivenleri hızla indim. Merdivenlerden gelen sesi duyan annem, anında mutfak kapısına doğru ayaklanmıştı ama ben ondan daha hızlı davranarak dış kapıya yöneldim.
Kapıdan çıkmadan önce son bir kez omzumun üzerinden başımı çevirerek anneme doğru baktım. Benim duraksadığımı gören Poyraz, eliyle git işareti yaptı. Onun derdi zaman kazanmaktı. Gideceğimiz yol bir hayli uzaktı çünkü. Bir an önce yola koyulmak ve vakitlice gidip vakitlice geri dönmekti niyeti. Haklıydı da...
Evin dış kapısından çıktım doğruca bahçe kapısına yöneldim. Poyraz, aceleyle eve geçerken bahçe kapısını açık unutmuştu sanırım. Evimizin sokağına adım attığım anda ustamın yeni arabasını görünce aklım başımdan gitti. Ustamın arabası aklımı başımdan alırken, beyaz pürüzsüz yüzeyinde güçsüz parmaklarımı gezdirdim.
Pazar çantası elinde beni arabanın etrafında dolanırken gören Adile teyze, dudak bükerek, "Senin mi?" diye sordu.
Başımı çevirmeden ona cevap verdim çünkü onunla göz göze gelmeye henüz hazır değildim. "Benim değil ustamın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIRAK
Roman pour AdolescentsBelki bir rüyanın peşinden koşmak birçoğunuza saçma gelebilir ama insan sezgilerini görmezden gelemez✓ Eğer rüyalarınız sizi aşka çağırıyorsa mesafeler buna engel değildir✓ Aşk her zaman inanmaya ve yaşamaya değerdir✓ 15 Haziran 2019