Selâm çıraklarım
Bölümler hız kesmeden gelmeye devem ediyor.
Kendinize sessiz bir köşe bulun ve okumaya başlayın.
Oy verip yorumlar bırakmayı unutmayın lütfen
∆∆∆
Tellin'in Anlatımıyla
Nihayet doktor odadan çıkmıştı. "Endişe edecek bir şey yok. Hastaneye götürmeye de gerek yok. Aşırı yorgunluk var üzerinde. Sanırım fazla üşütmüş. Ev ortamında daha iyi bakılır. Birkaç gün dinlensin hiçbir şeyi kalmaz," dedi bizimde içimize serin sular serpti.
Nedensizce rahatlamıştım, çünkü iki gün ateşler içinde yanmıştı. Bu süre içinde babam gece çalıştığı için haliyle gündüz uyumak zorunda kalıyordu. Tâbi olarak evdeki hastaya bakmak da bize düşüyordu. Zavallı gence annemle birlikte sırayla bakmıştık. Anemin işleri olunca ben bakıyordum benim işim olunca annem bakıyordu. Yapacak başka bir şey de yoktu zaten. Üstelik babam gencin babasının olmadığını da söylemişti. Onun bu eksikliği beni daha çok etkilemişti.
Alın yazgısından ne kadar kaçarsan kaç bir gün gelip kapını çalıyordu. Ailem beni yılardır dışarıya kontrollü olarak çıkarıyordu sağdan soldan bir zarar gelir endişesiyle. Gelin görün ki, şimdi bir yabancıya hasta bakıcılık yapıyordum.
Adının Oğuz, olduğunu öğrendiğim genç ateşler içinde bilinçsizce yatarken anne-baba diye sayıklayıp durmuştu. Ateşler içinde anne, baba, diye sayıkladıkça benim de yüreğimin yağları eriyor üzülüyordum. Sayıkladığı bir başka isim de rüya kızıydı...
Sanırım rüyasında sevdiği kızı görüyordu, demek ki bir sevgilisi vardı. Bir sevgilisinin var olma olasılığı hem beni rahatlatıyor hem de içime inceden bir sızı bırakıyordu. Yabancı bir adamın sevgilisinin olup olmadığı beni ne diye ilgilendiriyordu anlamıyordum...
Bir keresinde koridordan geçerken iniltiye benzer tuhaf sesler çıkarttığını duydum. Hemen yatağın başucuna koştum. Yatağın içinde bilinçsizce sağa sola dönüp duruyordu. Terleyen alnına boncuk boncuk yaşlar birikmişti.
Komodinin üzerinde duran kâğıt havludan bir yaprak kopardım. Alnındaki teri silmek istiyordum fakat çekiniyordum. Ya biri görür de yanlış anlarsa diye. Etrafıma bakındım. Babam evdeydi ve uyuyordu. Annem Oğuz'un yattığı odanın tam karşısına düşen mutfakta yemek yapmakla meşguldü.
Elimi usulca uzattım. Kâğıt havlu yaprağını alnına bastırarak terini kuruluyordum. Ona her dokunuşta neden titriyordu ellerim? Neden kalbim tekliyordu? Neden anne-baba diye sayıkladıkça benim de canım yanıyordu? Onun gördüğü rüya neden kalp atışımın hızlanmasına yol açıyordu?
Alnında biriken teri iyice kuruladım. İçimde engel tanımayan bir his daha vardı, o da ona dokunmak. Çıplak elle dokunup ateşini ölçmek istiyordum. Sağ elimi göğüs kafesimin üzerine koyarak kalbimin üzerine bastırdım, derin bir nefes alıp geri bıraktım. Aldığım nefes takviyesi heyecanımın yatışmasına neden olmuştu, rahatladığımı hissedince elimin dış kısmıyla alnına dokundum. İçime dolan tarifsiz sevinci zor zapt etmiştim.
Şükür ateşi biraz düşmüştü. Terlemek işe yaramıştı. Terle birlikte ateşi de bir nebze olsun düşmüştü. Ben alnındaki teri kurulamıştım ama vücudu sırılsıklam görünüyordu. Kıyafetlerini değiştirmek gerekiyordu. İyi de bu işi ben yapamazdım. Sesiz adımlarla Oğuz'un odasından ayrıldım.
Mutfağa annemin yanına geçtim. Zavallı gencin vücudunun terden sırılsıklam olduğunu, üst başının değişmesi gerektiğini anneme nasıl söyleyecektim bilmiyordum. Annem sormaz mıydı, sen onun vücudunun terli olduğunu nereden biliyorsun?" diye. Sorardı hem de hiç düşünmeden sorardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIRAK
Genç KurguBelki bir rüyanın peşinden koşmak birçoğunuza saçma gelebilir ama insan sezgilerini görmezden gelemez✓ Eğer rüyalarınız sizi aşka çağırıyorsa mesafeler buna engel değildir✓ Aşk her zaman inanmaya ve yaşamaya değerdir✓ 15 Haziran 2019