🚘B.43.🚘

187 28 202
                                    

Selâm çıraklarım.

Bölümler hız kesmeden gelmeye devem ediyor.

Kendinize sessiz bir köşe bulun ve okumaya başlayın.

Oy verip yorumlar bırakmayı unutmayın lütfen.

Sami amaca sağ olsun arabamı sanayiye çektirmişti. Bu devirde kim kime yapardı bu kadar iyiliği. Böylesine iyiliksever insanlar oldukça yeryüzünde iyilik hükmünü sürdürmeye devam edecekti.

Bedenim sanayiye gelmişti ama kalbim o evde kalmıştı. Zaten tamirhane Sami amcanın yakın arkadaşının oluyormuş. Selam vererek girdik dükkâna. Ah, benim kırmızı elbiseli kızım ne kadarda mahzun duruyordu bir kenarda. İçimden sahibine mi çektin birader, diye kahırlandım. Ben bir köşede arabam bir köşede cidden garip kılmıştık...

Sami amca oto tamir atölyesinin sahibiyle beni tanıştırdı. "Merhaba hemşerim sana arabanın sahibini getirdim. Arkadaşın adı Oğuz, zaten kendisi bu işlerden anlıyor. Sana anlattığım gibi yağmurlu bir havada bozulduğu için arabasına doğru düzgün bakamamış. Arkadaşa yardımcı olursan sevinirim."

Tamirci kemerine sıkıştırdığı sarı bezi eline aldı bir güzel ellerini temizledi. Bütün bunları yaparken de beni baştan ayağa süzüyordu. "Genç adam demek bu işlerden anlıyorsun?" diye sordu.

Başımı öne arkaya sallarken, "Evet, anlıyorum çünkü ben de böyle bir tamir atölyesinde çalışıyorum," dedim.

Tamirci ustası, "Sami," dedi "bu aralar işler baya yoğun. Malum kaç gündür yağmur çamur derken arızalanan araba sayısı çoğaldı. Acaba ne yapsak, çünkü sizin arabaya hemen bakabilmem mümkün görünmüyor."

Adamın yakınmaları kafamın üstünde yeşil ışığın yanmasına neden oldu. "Şey, isterseniz ben size yardımcı olabilirim. Hem bu aralar işe de ihtiyacım var. Bir hafta kadar çalışsam yeter bana, tabii sizce de uygun olursa..."

Usta bir Sami amcaya baktı bir de bana baktı. Pos bıyıklarını parmak uçlarıyla kıvırırken, "Sami baksana iyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş derler. Genç, sen çalışmak istersen ben dünden razıyım. Benim çırak askere gitti, şöyle ele avuca sığacak birini bulmak da zaman alıyor. Ee, işlerde bir hayli birikti."

"Usta ne zaman başlayayım işe?"

"Hemen başla delikanlı durduğun kabahat!"

Sami amca, "Oğuz, daha yeni iyileştin. İstersen hemen çalışmaya başlama birkaç gün bekle. Kalacak yeri de dert etme. Yine bizde kalırsın." dedi.

"Sen beni merak etme Sami amca, iyiyim ben. Çalışabilirim yani." dedim.

"Sen bilirsin ama akşam yatmaya muhakkak gel olur mu?" dedi.

Usta, kaşlarını birbirine yakınlaştırıp, "Gencin kalacak yeri yok mu Sami?" diye sordu.

"Yok, usta. Sana anlatmıştım ya Oğuz, geziye çıkmış buralı değil diye."

Usta, hay aksi nasıl da unuttum demek ister gibi elini alnına vurdu "Tabii ya doğru anlatmıştın. Sen anlatmıştın da ben unutmuşum işte. Yaşlandık be Sami. Yalnız sizin eve her gün gidip gelmek zor olmaz mı? Eğer Oğuz, kalmak isterse üst katta kalacak bir oda var. Benim askere giden çırak kalıyordu orada."

Kalacak bir yerin olması benim için bulunmaz bir fırsattı. Sami amcadan önce ben atladım lafa. "Kalırım tabi usta, neden kalmayayım. Senin de dediğin gibi git gel işi de olmaz rahat ederim."

Sami amca, "Oğuz, senin için sorun olmayacaksa tamam o zaman." dedi.

&&&

İşe girmiş günlerdir harıl harıl çalışıyordum. Geceleri kendi arabamı tamir ediyordum, gündüzleri müşteri arabalarına bakıyorum. Haftam dolmak üzereydi ve ben mutsuzdum, çünkü geri dönme zamanım gelmişti. Bütün duyularım Telli'nin rüya kızı olduğunu haykırıyordu. İyi de ben onu hangi bahaneyle gitmeden önce tekrar görebilecektim. Ya geri döndükten sonra onunla nasıl bağ kuracaktım.

Yüreğimi mengene misali bir el sıkıyordu; sevmiştim onu. Onsuz bir dakikanın bile hükmü yoktu bende. Kalbinizden başlayarak bedeninize doğru sarılmaya başlamışsa aşkın sarmaşığı, sizi ele geçirmeden bırakmaz. Şimdi ben de aşkın zehirli sarmaşığına tutunmuş yavaş yavaş ölüyor gibiydim

Ellerim çalışıyordu ama onun yüzü bir an olsun hayalimden gitmiyordu. Kıza doğru düzgün teşekkür bile edememiştim zira bu konuda beni engelleyen bir dolu neden vardı. Evlerini bana açarak yardım etmeleri beni engelleyen birinci nedendi. Telli'nin Sami amcanın kızının oluşu ise her şeyin üstüne çıkıyordu. Önümdeki engeller silsilesi benim elimi kolumu kıskıvrak bağlıyor önüme aşılması zor setler inşa ediyordu.

Ona ulaşmanın bir yolunu bulmalıydım. Mutlaka yanlış anlaşılmalara neden olmayacak bir yol vardı. Gitmeden önce öyle bir yol bulmalıydım ki, yapacağım şey ne ona zarar versin ne de bana.

&&&

Yine akşam olmuş yine soğuk duvarlı oda yalnızlığı haykırıyordu her zerreme. Toplamaya fırsat bulamadığım dağınık yatağa yorgun bedenimi boş bir çuval gibi attım ve yorganı tepeme kadar çektim. Aylarca havalandırılmamış odanın rutubet kokusu yastığa yorgana sinmişti. Nefessiz kalınca küf kokan yorganı başımdan aşağı sıyırdım, çünkü küf kokusu ağzımın içinde acı bir tat oluşturmuştu. Yorganı üstümden atınca inceden bir soğuk yayılmıştı yokluk içinde kalmış bedenime. Üşüyen ellerimi başımın altına koyarak ısıtmaya çalıştım. Etrafımı incelenmeye koyulmuştum zira maksadım avare ruhumu teselli etmekti. Gözlerim tavanda soluklandı. Tavan yeterince nem almış olmalı ki, sıvaları yer yere dökülmüştü. Bir süre tavandaki sıvasız yerleri çeşitli hayvan ve insan figürlerine benzeterek hayal kurdum.

Yorgun göz kapaklarım yavaştan kapanmaya başlamıştı ki, "Buldum!" diye yerimden sıçradım. Evet, aradığım çözümü bulmuştum. Uzandığım yatağın içine kalkıp oturdum. Yorganı sırtıma sardım ve bulduğum çözümü nasıl hayata geçireceğim konusunu düşünmeye başladım.

ÇIRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin