🚘B.18.🚘

292 49 304
                                    

Selâm çıraklarım nasılsınız bakalım:D

Kendinize kuytu bir yer bulun ve okumaya başlayın<3

Oy verip yorumlar bırakmayı da unutmayın lütfen*_*


Yorgun olduğum için odama çekilmiştim, odam dediysem abim ve benim ortak kullandığımız bir alandı burası.

Abim pek az kullanırdı bu odayı; sözde ikimizindi. Gece yarılarına kadar çay ocağında çalıştığı için ancak gece yarısından sonra gelirdi eve. Çoğu zaman da beni uyandırmamak için solandaki üçlü koltukta sabahlardı.

Her defasında 'abi böyle yapma' dediysem de beni pek dinlemezdi.

Geç gelir sabah saat beş sularında uyanır tekrar çay ocağını açmaya giderdi. Toplasan üç beş saati geçmezdi uykuda geçirdiği zaman.
Çarşı esnafına tost ve benzeri şeyler sattığı için bir bakıma geç yatıp erken kalkmaya mecburdu.

Bizim sokağın esnafı erken açardı dükkânını, abim de erken kalkarak ancak yetiştiriyordu. Hem sabah erken açılan dükkânın hasılatı bol olur derdi, annem. Gün bereketiyle gelir demeyi de ihmal etmezdi zira rızkın seher vaktinde dağıtıldığına inanırdı.

Yatağımın üzerine sırt üstü uzanmış kendimi dinliyordum. Sahi neydi benim rüyalar aleminde yaşadıklarım? Ya beni çağırıp duran ses ve yüzünü hiç görmediğim rüya kızı?

Sureti var yüzü yok diye cevap verdim iç sesime.

Kendi kendime sorduğum sorularıma bir cevap bulamazken oflayarak yatağın içine doğru biraz daha kaykıldım. Bir ağırlık çöktü üzerime. Göz kapaklarım benden bağımsız kapanmak üzereyken yatağın içinde birkaç kez sağa sola döndüm.

Ben sağa sola dönüp gerindikçe vücuduma tatlı bir uyuşukluk yayıldı. Sanki üzerime büyülü bir toz serpilmişti. Kendi kendime gülümsedim uykunun narin beşiğinde "tıngır mıngır" sallanırken.

Yine aynı rüyanın içindeydim.

Bu kez ortam ışıltılı ve arı duruydu. Kızın sureti yine görselimde yoktu ama her şey benim zihnimde yaşanıyordu gibiydi. Birden ışıltılar içinde bir görüntü peyda oldu gözlerimin önünde. Işıltılar içindeki görüntü bana bakıp nazende gülücükler atıyordu yalnız ben görüntüye yaklaştıkça görüntü benden uzaklaşıyordu. "Yine mi?" diye geçirdim içimden. Benden uzaklaşarak silikleşen görüntüye "dur gitme" diye seslendim.

"Ben sana gelemem," dedi.

"Neden?" diye sordum.

"Beni bırakmazlar, sen gel," dedi ve benden uzaklaşmaya başladı.

Kızın, uzaklaşan suretinin arkasından yetişmek için çabalıyordum. Sanki bedenim havalanmış kızın peşine düşmüştü. Kız benden hızla uzaklaşırken ben, hareket bile edebiliyordum. O kadar bedbahtım ki, anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalırdı.

Göz kapaklarım aralandığında kendimi yerde buldum. "Of," dedim acıyan belim için. Biri bu halimi görse kesintisiz kahkahalarla gülerdi. Gülerdi diyorum çünkü rüyamda uçuyorum sanıp yataktan düşmüştüm.

Esasında rüya kızı tarafından terk edilen perişan halim dışarıdan bakıldığında komik gibi görünüyordu ama ben gülmek istemiyordum.

"Kahretsin!" diye geçirdim içimden. Cidden acınacak haldeydim. İşte o gece kendime bir söz verdim ve kendime verdiğim sözü belleğime kazıdım. Hiçbir şekilde beklemeyecek düşlerimin peşine düşecektim. Beni çağıran o sese kulak verecek peşinden gidecektim. Hayalini kurduğum yollar beni bekliyordu.

"İyi de Oğuz, hayal kurmak kolay zor olan kurduğun hayali gerçeğe dönüştürmek. Sen bunu nasıl başaracaksın?" diye sorduğunuz duyar gibi oluyorum. Henüz bunu bende bilmiyorum.

Bildiğim bir şey varsa o da düşlerimin peşine düşmezsem düşlerimi yaşamayacak olmamdı. Benim ruhumda vardı gezmek ve keşfetmek.

Şöyle ki, araba sevdam da dolaylı olarak kurduğum düşlerimle alakalıydı. Klasik araba meraklısı ve tutkunu biriydim o ayrı meseleydi.

Peki, 'Eski külüstür bir arabayla nereye kadar gidebileceksin?' diye soracak olursanız eğer pek tatmin edici bir cevabım yok sizlere.
Beni götürdüğü yere kadar giderim, uzak veya yakın hiç fark etmez yeter ki ayağım yerden kesilsin.

Bence insanın altındaki araba değil istediği yere götüren; içindeki gitme isteği. Sen fikren gitmeye hazırsan her vasıtayla gidersin düşlerinin peşinden.

ÇIRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin