🚘B.37.🚘

198 29 277
                                    

Selâm, çıraklarım 38. bölümle biz geldik.

Günler geçiyor bölümler hız kesmeden yazılmaya devam ediyor.

Kitabı keşfeden okurlar var. Onlarla aynı yolda yürümeye devam ediyoruz.

Keşfetmeyen okurlar için kitabı kendi sayfanızda paylaşırsanız daha geniş kitlelere ulaşmasına yardım etmiş olursunuz.

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen 🤗

Korkuyordum tek başıma ölmüş olmaktan. Bilmediğim bir memlekette garip bir mezar olmaktan. Beynimin içine yayılan "tak tak" sesleri rahatsız edici boyuttaydı. Kesintisiz derin bir nefesi ciğerlerime çektim. Bir kereye mahsus da olsa şansımı yaşamaktan yana kullanmak istedim.

Son gayretim işe yaramış olmalıydı ki, göz kapaklarım yarım yamalak aralandı. Görüntü bulanıktı ama gördüğüm manzara hâlâ aynıydı; dışarısı yağmur kıyamet alabildiğine devam ediyordu lakin bir farkla. Yağmurluk giymiş bir adam, sürekli bana işaretler veriyor ve cama vuruyordu.

Ne dediğini anlayamıyordum fakat o inatla cama vurmaya devam ediyordu. Bir dakika, benim duyduğum "tak tak" sesleri yağmurluklu adamın cama vuruş sesleri miydi yoksa? Öyle olmalıydı...

Nefesimi yenileyerek camı açmıştım ama camı açar açmaz yağmur arabanın içine hücum etmişti. Gözlerimi kırpıştırarak adama baktım. Yağmurluk giymiş adam, yüksek bir ses tonuyla, "İyi misin?" diye sordu.

Başımı olumsuz anlamda sağa sola salladım. "Bir sorun mu var?" diye tekrar sordu.

Camı açınca arabanın içine yağmur hücum etmişti ama aynı zamanda içeri temiz hava da girmişti. İçeri dolan temiz hava beni kendime getirmiş nefesimin düzene girmesini sağlamıştı. Nefesim düzene girince kendime gelmeye başlamıştım. Adama, "Arabam bozuldu," diye iki kelimelik bir cevap verdim.

"Kapıyı açar mısın?" diye sordu.

Kapıyı açtım. Beni kolumdan tutup dışarıya çıkartmak istedi sonra vazgeçti. Gidip kendi arabasından bir şemsiye getirdi. Tekrar kolumdan tutarak beni dışarıya çıkarttı. Şemsiyeyi benim üzerime tutarak kendi arabasına geçmemi sağladı.

Kendisi de geçip şoför mahalline oturdu, "Şimdi nasılsın?" diye sordu.

İçerisi sıcacıktı. Gördüğüm kadarıyla bu araba bir taksiydi ve adam da taksi şoförüydü. Başımı olumlu anlamında aşağı yukarı salladım. "Teşekkür ederim şimdi daha iyiyim."

"Neyin var, hasta falan mısın?" diye sordu. Öyle çok ıslanmıştım ki, hasta değilsem bile hasta olacağım kesindi.

"Arabam bozuldu. Tamir etmek istedim fakat yağmuru görüyorsunuz işte. Tamir etmeme bir türlü müsaade etmedi. Ben telaş edince şey," dedim durdum ve yutkundum.

"Hayırdır kalp rahatsızlığınız falan mı var? Eğer öyle bir rahatsızlığınız varsa hemen hastaneye götüreyim."

Elimle sakin olun işareti yaptım. "Yok, bende panik atak diye bir rahatsızlık var. Ben telaş edince tekrar etti işte."

Taksici pek bir şey anlamamış gibi yaparak, "Ha," dedi ve ekledi. "Yalnız çok da ıslanmışsın sen, bu gidişle hasta değilsen bile hasta olabilirsin."

Bir yabancının beni düşünüyor olması baya duygulandırmıştı ve kendi halime kendim acımıştım.

Taksici, "Ne yapsak ki, arabaya bir bakalım desek yağmurda duracağa benzemiyor," derken arabanın buğulanmış camını eliyle temizledi ve dışarıya baktı.

ÇIRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin