Selâm çıraklarım, nasılsınız?
Birlikte yol aldığımız sürece benden iyisi yok;,))
Keyifli okumalar!
Oy verip yorumlar bırakmayı unutmayın lütfen 🤗
Poyraz'ın Anlatımıyla
Ustamın bana verdiği görevi tamamen unutmuş olarak bir koşu tamirhanenin lavabosuna geçip önce elimi yüzümü yıkadım. Sonra arkası paslı yer yer sırrı dökülmüş aynada ıslak parmaklarımla saçlarımı taradım. Pantolonumu şöyle bir çekiştirdim ve üzerimdeki kendinden çizgili gömleğin yakasını ileri geri yaparak düzelttim. Aynanın karşısına durup sağıma soluma bir kere daha bakınarak kendime son bir kez daha çeki düzen verdim.
Lavabodan çıkarken kendime olan öz güvenim tam olarak çıktım. Ustam beni görünce, "Poyraz oğlum, sen iş tulumunu giy de yanıma gel. Kahvaltılık alışverişi Oğuz, halletsin!" dedi.
Benim o an bütün karizmam yerle bir oldu. Hatta yer yarıldı karizmam o yarıktan içeri düştü ve kaybolup gitti...
Ahu güzel, karanın en koyu tonu gözleriyle bir benim ezik görüntüme bir de ustamın kendinden emin dünyayı bir pula satmış dik duruşuna baktı...
Sonra da yüzüne umursamaz bir tavır takınarak elinde sıkı sıkı tuttuğu telefondan saatin zaman göstergesine bakarken sesine üzgün bir anlam yükledi. "Uzun sürer mi usta? İşe geç kalıyorum da!"
Ustam, başını kaldırıp ahu güzele bakarken kendinden emin ve net konuşmuştu. "Bu gün bitmez kızım, arabada baya hasar var, ancak üç güne kadar biter."
Ahu güzel, bezgin bir ifadeyle başını sağa sola sallayarak, "Ne diyorsunuz? Yapma be usta..." dedi.
Ustam, "Maalesef kızım, durum bu..." diye cevap verdi.
Ustamdan olumsuz cevap almanın verdiği hezeyanı yaşayan güzellik abidesi, dudaklarını dişleriyle ezerken, "Peki, ama ben şimdi nasıl işe gideceğim?"
Genç kadının bu kenar mahallede taksi bulacağına dair umudu olmasa da bana göre sormuş olmak için sormuştu. "Peki burada taksi durağı var mı?""Buraya yakın yerde taksi durağı yok. Yalnız sokağın sonundaki köşe başında otobüs durağı var. Oradan otobüse binip gidebilirsin."
Ahu gözlü güzel, olumsuz anlamında başını sağa sola çevirip içinde tuttuğu nefesini üfleyerek dışa verirken, "Ben şimdiye kadar otobüse hiç binmedim ama her şeyin bir ilki varmış. Ne yapalım el mecbur bineceğiz artık..." dedi.
Sabah sabah bizim tamirhaneye yıldırım gibi düşen güzellik kendi kendine konuşur gibi yaparak içinde bulunduğu durumdan yakınıyordu. "Bu saatlerde önemli bir toplantım vardı. Taksi yoksa toplantıya yetişmem imkansız. Otobüsle gidersem ancak öğleye doğru iş yerinde olurum her halde."
Ustam bana dönüp göz kırparken bıyık altından gülümsemişti. "Hemen umutsuzluğa kapılma be kızım. Bizim Poyraz, bırakır seni iş yerine."
Sevincini gizleme gereği duymadan yüksek perdeden konuşan ahu gözlü müşteri, "Ya öyle mi, bak buna çok sevindim," diyerek siyah deri çantasını açıp içini karıştırmaya başladı. Çanta karıştırma işi fazla uzun sürmeden beyaz zemin üzerine siyah mürekkeple yazılmış kartviziti çıkarıp ustama uzattı.
Olabildiğince kibar ve minnettar bir ifadeyle ustama bakarak, "Usta, arabanın işi bitince beni bu adresten arayıp bulabilirsiniz." dedi.
Ustam, "Siz hiç merak etmeyin arabanın tamiri biter bitmez biz sizi ararız," dedi ve cebindeki araba anahtarını çıkartıp bana doğru döndü yönünü.
"Poyraz oğlum, al şu anahtarı hanım kızımı istediği adrese bırak..."
İçimden "yaşasın" diye bir çığlık attım ve ustamın bana doğru savurduğu anahtarı büyük bir ustalıkla havada yakaladım. Hiç vakit kaybetmeden dükkanın arka cephesinde park edilmiş, ustamın gri arabasını dakikalar içinde dükkanın önüne getirdim. Boğuk ve çatallı bir ses çıkaran kornaya "gonk" diye bastım.
Ahu gözlü güzel, önce korna sesiyle irkildi sonra ikinci el arabaya küçümser bir bakış attı.
Ustama, "Bay!" diyerek veda eden güzele arabanın arka kapısını kibar bir hareketle açtıktan sonra, "Buyurun hanımefendi." dedim.Kirli ve toz içerisinde kalmış yer yer deri döşemesi yıpranmış arabanın arka koltuğuna geçerken yadırgayarak baktı. Kendini biraz kasıp sakınarak yavaştan derli toplu hareketlerle arka koltuğa geçip oturdu. Oturduktan sonra ellerini birbirine vurarak kirlenmiş hissiyle silkeledi. Hoş arabaya binmekten başka bir alternatifi olmadığını zaten kendisi de biliyordu. Otobüsle gitmekten iyiydi. En azından duraklarda vakit kaybetmeyecek daha erken gidecekti iş yerine. Belki toplantısına bile zamanında yetişirdi.
Çekinerek dil ucuyla, "Nereye?" diye sordum.
"Sen düz git, ben sana yeri geldikçe yolu tarif ederim," dedi kısa ve öz cümleler kurarak.
Bana çemkirir gibi konuştuktan sonra elindeki telefonu açtı bir şeyler yazdı. "Of, ya!" dedi kendi kendine fısıltıyla konuşarak. Bütün cesaretimi toplayıp arka koltukta kendi kendine oflayıp duran güzelliğe, "Bir olumsuzluk yoktur umarım?" diye sordum.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Merak etme herhangi bir sorun yok, sen önüne bak yeter. Bugün yeteri kadar olumsuzluk yaşadım zaten." dedi.
Ahu gözlü kızın verdiği cevap sayesinde bugün ikinci kez karizmam çizilmişti, çizilmekle de kalmamış hatta yerin yedi kat dibine girmişti.
Artık yeter dedim içimden. Her insanın kendi çapında bir işi vardır; benim de işim buydu. Ne vardı işim bünyesinde biraz kir barındırıyorsa. Ben ve benim gibiler bu işi yapmasa ahu gözlü güzellerin ve diğerlerinin bozulan arabalarını kim çalışır hale getirecekti. Boğazıma dizilen sözcüklerin bir kısmını yutkundum, çizilmiş karizmamı ve yerle bir olmuş onurumu kurtarmak için ilk hamleyi yapmak isterken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIRAK
Teen FictionBelki bir rüyanın peşinden koşmak birçoğunuza saçma gelebilir ama insan sezgilerini görmezden gelemez✓ Eğer rüyalarınız sizi aşka çağırıyorsa mesafeler buna engel değildir✓ Aşk her zaman inanmaya ve yaşamaya değerdir✓ 15 Haziran 2019