🚘B.8.🚘

550 77 563
                                    

Selâm çıraklarım, nasılsınız?

Sizinle aynı yolda yürümek bana iyi geliyor:D

Oy verip yorumlar yapmayı unutmayın lütfen:D

Bulanık fulü bir görüntü... Gözlerimi açmak istememe rağmen bir türlü açamıyorum. Vücudum uyuşmuş gibi kalkmak istiyorum kalkamıyorum.

Gri dumanlar arasında bir insan sureti beliriyor fakat görüntü net değil, dokunmak istiyorum dokunamıyorum. Bütün bunları yaşarken daralıyorum. Oksijensiz bir ortamda gibiyim nefes sayım azalıyor.
Korkuyorum ve kaygılarım başlıyor.

Benliğime yer etmiş kulaklarımda yankılanıp duran aynı sesin tınısını, kalbimin ritmini değiştirmeye yetiyor. "Küt küt, küt küt..."

Gitgide görüntü netleşmeye başlıyor. Yine aynı kız, vücut hatları tanıdık ama yüzü yok görselimde.
Birilerine anlatır gibi anlatıyorum. Geçen bu kızı rüyamda görmüştüm. Tuhaf ama yine aynı kız, diyorum.

Sanki rüya içinde rüya görür gibiyim...

Bir ara göz kapaklarımı aralıyorum. Yaşadıklarım rüya değil de gerçekmiş gibi. İçime öyle bir yangın düşüyor ki, dilim damağım kuruyor.

Göz kapaklarım istemsizce tekrar kapanıyor. Yemyeşil ekinlerin arasında uzayıp giden bir yoldayım. Yine kırmızı "Wos Wos" arabamla seyahat etmekteyim. Kulaklarım uğuldamaya başlıyor ve karışık sesler algılıyorum. Ben kulaklarıma gelen sesi ayırt etmeye uğraştıkça adeta beynim zonkluyor.

Panikle "imdat" diye çığlık atmak istiyorum lakin atamıyorum. Ben çırpındıkça nefesim kesiliyor yine korkularım kol geziyor hücrelerimde.

"Lütfen olmasın lütfen olmasın," diye içimden dua ediyorum. Arabamın camlarından biri kendiliğinden açılıveriyor. Açık camdan meltem esintisine benzer bir rüzgâr doluyor içeriye.

Estikçe portakal çiçeğinin kokusuna benzer ferahlatıcı bir koku yayılıyor dört bir tarafıma. O koku ciğerlerime doğru yol aldıkça içime bir garip huzur doluyor.

Esinti aynı zamanda kulaklarıma çarpıp beynime uğrayan bir sesi de beraberinde getiriyor.

Ses...

"Neden gelmiyorsun?"

Bana gelen sesin sahibi yine aynı kız, varlığını hissediyorum ama yüzü yok.

"Neden gelmiyorsun?"

Tekrar eden sesin tılsımlı büyüsü inceden inceye hücrelerime sızarken bütün benliğimi sarıp sarmalıyor.

Çok geçmeden göz kapaklarımın perdesi hafifçe aralanıyor. Müthiş bir susuzluk hissediyorum. Susamışım... Öyle ki, susuzluktan neredeyse dilim damağımda yapışmış.

Gecenin bir yarısı kendimi evin balkonuna atıyorum. Bir yıldız kayıyor uzanıp tutabileceğim yakınlıktan geçerek. Gözlerim dalıyor uzaklara. Gece bir türkü tutturmuş kaf dağının ardındaki sevgiliye fısıldıyor...

Kalbimin gümbürtüsü ritmik bir tempo tutturmuş güm taka güm taka. Bir elem yokluyor rüzgârda dağılan saçlarımı. Hiçbiri susuzluğumu gidermiyor.
Mutfağın kapısını aralayıp çeşmeye dayıyorum susamış dudaklarımı. Kana kana içiyor içiyorum, yangınlarım sönünceye dek.

&&&

Sabahın ilk ışıkları yalayıp geçiyor penceremin camını. Telefonum keyifli bir melodi çalıyor.
Yine sabahlar oluyor, yine döngü başlıyor. Bir "of" çekiyorum yatağımın önündeki terlikleri gözüm kapalı ayağıma geçirirken.

Yorgun ve bitkinim kendimi akşamdan kalmış gibi hissediyorum. Bu rüyalar yoruyordu genç ruhumu. Neredeyse uykular haram oldu gözlerime. Uyumaya korkar olmuştu bir yarım, diğer yarım belki beni çağırıp duran sesin sahibini görürüm umuduyla tekrar uyumak için can atıyordu.

Hoş görsem ne olacaktı ki, rüyalar âleminde gördüğüm bir sureti yaşayanlar âleminde nerede ve nasıl arayıp bulacaktım? Şimdi bu senin yaptığın iş mi diğer yarım...

Bende duygular çarşamba pazarı iken "küt" diye koridorda birine çarparak kendime gelmem bir oluyor.

"Önüne baksana be," diye çemkiren hiç kuşkusuz bizim Yasemin'den başkası değildi.

Yasemin, kim mi?

Benim ergenliğe yeni girmiş bacım.
"Kızım, asıl sen önüne bak." Sesimin ayarı biraz yüksek çıkıyor.

Suç bende mi, yoksa aklı bir karış havada gezen Yasemin'de mi, inanın bana bu konuda hiçbir fikrim yok.

"Hey, bana ne diye yüksek sesle konuşuyorsun? Hem bana çarpan sensin hem de sesini yükselten sen!"

Yasemin dördüncü vitese taktı yine susturabilene aşk olsun; kime çektiyse!?

"Tamam, Yasemin sana çarpan benim kabul ediyorum sende fazla uzatma istersen de kahvaltıyı hazırla." dedim. Alt tarafı küçücük bir istekte bulunmuştum ama keşke istemez olaydım.

"Tabii ben haklıyım. Geçen sabahta sen çarptın bana." dedi ama susmadı.

"Bak bak alnıma nasıl da şişmiş. Okulda sorup durdular, kapıya mı çarptın, diye. Yok, dedim kapı gibi abim çarptı, kendisi biraz sarsaktır da."

"Yeter... Sus artık Yasemin, susta kahvaltı hazırla," diye kükredim.

Cevap olarak; "Bana ne ya, ben okula geç kalıyorum." dedi.

"Kız bir saattir çene çalıyorsun geç kalmıyorsun da kahvaltı hazırla deyince mi geç kalıyorsun?" diye soracaktım ama vazgeçtim.

Şimdi iki saat Yasemin'in ergen triplerini dinleyecek durumda değildim çünkü.

ÇIRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin