🚘B.21.🚘

267 46 239
                                    

Çıraklarım nasılsınız?

Birlikte yol aldığımız sürece benden iyisi yok:D

Oy verip yorumlar yapmayı unutmayın lütfen<3

"Psişik güçlere bende inanmıyorum ama artık içim içime sığmıyor be dostum...
Özgür ruhum beni rahat bırakmıyor. Arabam bittiğinde ustam ile bu konuyu bir konuşsan. Gitmem için bana izin verse. Sen benim biricik dostumsun, biliyorsun senden başka hiç kimse bu konuyu halledemez."

Ben boynu bükükleri oynarken Poyraz, beni pür dikkat dinliyordu. Sanırım yalvarmalarım sonuç veriyordu. Biraz daha konuşsam ikna oldu olacak gibiydi.

İçimden bastır oğlum Oğuz, diyen iç sesime kulak verirdim. Ne de haylaz iç sesim varmış arkadaş, neredeyse beni yalaka ilan edecek.

Boğazıma duran kelimeleri çıkarmak için hafiften genzimi temizledim. "Ustam izin verse bir süreliğine çıkıp dolaşsam bana iyi gelecek. Buralar benim içimi sıkıyor, nefesimi daraltıyor; inan bana boğuluyorum dostum..." dedim bütün içtenliğimle.

Oğuz, sende Poyraz'ı ikna etmek için fazla abarttın dediğinizi duyar gibiyim.

Sakın abarttığımı düşünmeyin. Cidden içime hapsettiğim bir yolunu bulup dışarıya çıkmak için fırsat kollayan bastırılmış duygularım bunlar.

Benim içten ve samimi sözlerime daha fazla duyarsız kalamayan Poyraz, gelip sıkıca sarıldı. Bu duygular gerçek duygulardı. Poyraz, bana tüm içtenliğiyle sarılınca bende duygulanıp ona sarıldım; kendi biyolojik abimmiş gibi.

Bu kadar duygu yüklü anlar yaşamak gözlerimin yaşlarla dolmasına neden olmuştu.

"Biliyorum oğlum daraldığını. Babanın ölümünden sonra sık sık panik atak yaşadığını hiç unutmadım. Benim kaygım sen yollara tek başına düştüğün zaman yine bir vesileyle panik atakların tekrar ederse diye."

"Bak gördüğün gibi şimdi iyiyim ben!"

"İyi olduğunu ben de görüyorum, yalnız bir başına kaldığın zaman ne yapacağını soruyorum. Eğer uzaklarda başına aynı şeyler gelirse ben kendimi suçlu hissederim oğlum."

"O zamanlar babamı kaybetmenin verdiği kaygıdan dolayı panik ataklar yaşıyormuşum; öyle demişti doktor. Bir de babasız kalınca korkmuşum, nasıl babasız yaşanır bilmediğim için."

"Ben onu bunu bilmem kankam, eğer sana bir şey olursa ben kendimi hiçbir zaman affetmem," dedi sırtımı bir ağabeyden öte baba şefkatiyle sıvazlarken.

"Geçenlerde rutin kontrol için hastaneye gittiğimde doktor bana dedi ki, beynim artık kabullenmiş babamın yokluğunu. Bundan sonra çok zor durumda kalmazsam panik atağım tekrar etmezmiş."

"İşte ben de o zor anlardan bahsediyorum," dedi kelimelerin üzerine basa basa.

"Söyler misin dostum, ben başımın çaresine bakmayı ne zaman ve nasıl öğreneceğim? Haklısın, belki zorlanacağım ama kendi ayaklarımın üstünde durmayı ancak kendi kendimle baş başa kalabilirsem öğrenme şansım olacak. Hiç kimseden yardım almadan kendi gerçeğimle yüzleşmeyi öğrenmem gerek. Yoksa hayatla mücadele etme gücünü hiçbir zaman kendimde bulamayacağım; bunu başarmam için denemem lazım başka çıkar yolu yok..."

Poyraz, bir dost ve arkadaş gibi değil candan öte bir can gibi konuştu:

"Peki, madem sen öyle diyorsan öyle olsun! Ben ustamla konuşurum ustam da ailenle konuşur. Sen hiç merak etme bu iş benim kontrolünde," dedi ve benim avare gönlümü Fizan'a kadar uçurdu.

Hey gidi avare gönlüm...

Yollara revan olmak zamanı gelmişse dünden,

Kırılır zincirler her bir yerinden...

Ben hayal atına binmiş Fizan, yollarında dörtnala giderken, Poyraz'ın "Oğuz!" diyen sesiyle kendi kabuğuma geri döndüm.

"Kankam, atını hangi diyarlara sürdün yine?"

Ne yani benim hayali atımı Poyraz, görmüş olabilir miydi? Hiç sanmam zira onunki sadece tahminden ibaretti...

"Ne atından bahsediyorsun dostum? At falan yok ortada."

Bu ne iş arkadaş insana hayal kurma fırsatı bile tanımıyorsunuz, derken içimden kıs kıs gülümsedim çünkü mutluyum...

Ben onay almanın verdiği hazzı içime sindire sindire yaşarken Poyraz, "Senin iş bende ama sende hazırlığını yap," dedi.

"Hazırlık derken, ne hazırlığından bahsediyorsun dostum?"

ÇIRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin