🚘B.36.🚘

182 29 246
                                    

Selâm çıraklarım nasılsınız bakalım:D

Kendinize kuytu bir yer bulun ve okumaya başlayın<3

Oy verip yorumlar bırakmayı da unutmayın lütfen*_*

Gezmek görmek ve insan tanımak güzeldi. Hoş olmayan bir sebepten dolayı da olsa yeni bir insan daha tanışmıştım.

Hiçbir şey anlayamamıştım. Neden bugün burada rüyamın bire bir kopyasını yaşamıştım? Yetmezmiş gibi üstüne bir de tokat yemiştim, tokadı yiyen yanağım hâlâ acıyordu.

Evli evine gitmiş bendeniz dımdızlak ortalıkta kalıvermiştim. Şehrin ışıkları birbiri ardına yanarken içime garip bir hüzün çökmüştü, durup bir daha izledim etrafımı.

Nehrin birbirine bakan iki yakasında uzayıp giden çift şeritli asfalt yollar vardı. Asfalt yolların aydınlatma lambalarının şavkı nehrin engin sularına yansıyordu. Ortaya çıkan başyapıt bir ressamın fırçasından çıkmış gibi görkemliydi.

Sokaklar hâlâ hareketliydi. Kimi işinden evine dönüyor kimi kendini gecelerin ahengine bırakıyordu. Peki, ben şimdi ne yapacaktım? Hiç bilmediğim bir şehrin tam ortasında yapayalnız kalakalmıştım. Nereye gidecek nerede sabahlayacaktım bilmiyordum. Bütün bunlar yetmezmiş gibi midem de açlıktan guruldamaya başlamıştı.

Elimi cebime attım. Siyah suni derinden ilmal edilmiş imitasyon cüzdanımı çıkardım ve cüzdanın içindeki paramı saymaya başladım. Elimde kalan para; bu akşam bir yemek yeyip bir depoda yakıt almaya yetecek kadar kalmıştı. Benim acilen bir iş bulup çalışmam gerekiyordu, ama işi nasıl bulacaktım bu konuda hiçbir fikrim yoktu.

Benim cefakar annem hep derdi ki; garip kuşun yuvasını Allah, yapar. Oflayarak iç çektim çünkü annem deyince onu ne kadar çok özlediğim gelmişti aklıma.

Sevdiklerime olan özlemimi bir tarafa bıraktım zira önceliklerim vardı. İlk etapta guruldayan midemi doyurup sonra kendime kalacak bir yer bakmam gerekiyordu. Kalacak yer bulur bulmaz da annemi arayıp konuşacaktım. Telefonumu acil ihtiyaçlar dışında kullanmıyordum çünkü çok yazıyordu.

Köprü çıkışına kadar yürüyüp arabamı park ettiğim yere gelince etrafıma bakınmaya başladım. Yemek yiyebileceğim bütçeme uygun bir yer bakıyordum.

Köprünün kıyı sıra uzanan asfalt yolun kenarlarında birçok yer vardı. Kimi lüks görünümlü her yerinden ihtişam fışkıran restaurant tarzında yerler kimi mütevazı esnaf lokantası.

Yürümeye başladım...

Bana göre iki gömlek büyük olan restaurantları es geçiyordum. İnsanın yeterli bütçesi olmayınca ayağını yorganına göre uzatması kaçınılmaz oluyordu. Sonunda küçük bir esnaf lokantası bulmuştum. Selam verip geçtim içeriye.

Kısıtlı bütçeyle ne yenirdi ki. Garsona el edip "pilav üstü kuru" diye istekte bulundum.

Pilav üstü kuru fasulye yemeğim önüme gelince bir güzel guruldayıp duran midemi doyurdum. Şükür ettim Allah'a bugün de aç karnım doymuştu. Hesabı ödeyip lokantandan çıktığımda vakit bir hayli ilerlemişti. Biraz yürüdükten sonra arabamı park ettiğim yere geldim ve içine geçip oturdum.

Sıra geceyi geçirecek bir yer bulmaya gelmişti. Geceyi geçirmek için günübirlik kalabileceğim pansiyon tarzı bir yere mi baksaydım, yoksa bir benzinlik bulup arabanın içinde mi sabahlasaydım? İkinci fikir mantığıma daha yakın geldiği için benzinlikte sabahlamaya karar verdim.

Elimde kalan son parayı idareli harcamam gerekiyordu.

Şehrin girişinde bir benzinlik görmüştüm baya da iyi bir yere benziyordu. Benzinlik ile benim bulunduğum bölge arasında epey bir mesafe vardı ama olsun buna değerdi. Kontağı çevirip arabayı hareket ettirdim...

Gündüz parçalı bulutlu mülayim bir hava olmasına rağmen şimdi tam tersi olarak havanın rengi değişmiş rüzgâr sert sert esmeye başlamıştı. Anlaşılan oydu ki, burası değişken bir iklime sahipti.

İçimden inşallah yağmur yağmaz diye geçirdim, çünkü yağışlı havayı hiç sevmezdim. Yağmurlu havalar bana sıkıcı gelir içim daralırdı.

Yavaştan yavaştan şehir dışına doğru yol alırken rüzgârla birlikte tek tük yağmur atmaya başladı.

Buna ilişkin olarak da içime bir sıkıntıdır çökmüştü. Bari benzinliğe gidene kadar yağmasaydı. Yağmur damlaları gitgide irileşiyordu. İri yağmur taneleri düştüğü yere öyle hızla çarpıyordu ki, adeta delecekmiş gibi tok sesler çıkartıyordu.

Arabanın ön camına çarpan her damlada içim ürperiyor ve kalbimden ahlar yükseliyordu...

Tahminime göre neredeyse benzinliğe varmak üzereydim ama arabam "hırıltılı" sesler çıkartarak olduğu yerde durdu. Ne kadar marşa bassam da nafileydi araba çalışmıyordu.

İçimden, güzel kızım tam da bozulacak zamanı buldun, diye söylendim. En iyisi çıkıp arıza nerede diye bakmaktı.

Yağmurda hızlanmaya başlamıştı, dışarıya çıkıp kaputu açmayı denedim ama daha açamadan bütün vücudum sırılsıklam olmuştu. Tekrar kendimi arabanın içine attım.

Ne yapacaktım şimdi ben?

Yağmur dursa arızayı tamir etme şansım vardı ama mübarek durmak yerine adeta bardaktan boşalırcasına yağmaya devam ediyordu.

Benzinliğe yürüyerek gitmeyi denesem araba olmadan nerede kalacaktım. Üstelik arada bir şimşek çakıyor her şimşek çakışında gözlerim kendiliğinden kapanıyordu. Çaresizlik içinde kıvranıyordum.

Korkmaya başlamıştım çünkü arabam yolun tam orta yerinde durmuştu. Sağımdan solumdan arabalar korna çalarak hızla geçiyordu. Bir Allah'ın kulu neler olduğunu görmek için durup bakmaz mıydı, bakmıyordu...

Herkes kendi başının derdine düşmüş bakmıyordu...

Korkum paniğe neden olurken nefes almakta zorlanmaya başlamamıştım. Sanki sık sık aldığım nefesler arabanın içindeki havayı emerek tüketmişti. Ya da bana öyle geliyordu; havasızlıktan boğuluyor hissini yaşadığım için...

Bir elim boğazımda diğer elim arabanın direksiyonunu sımsıkı kavramıştı. Yağmur hız kesmeden alabildiğine yağarken ben her damlada ölüyordum...

Nefes sayım azalmış kendimi ölümün kollarına bırakmıştım. Gözlerimi kapadım ve ölümün sesini dinliyordum.

Bir sala sesi geliyordu ta derinlerden. Ölüm bu kadar ani mi gelirdi insanın başına? Sevdiklerinden alıp koparırken hiç veda şansı vermez miydi insana?

Kulağımda yankı bulan sala sesleri gitgide yakınlaşıyordu. Başıma tokmak darbeleri gibi inen "tak tak" sesleri duyduğum sala sesini bastırmaya başlamıştı. Göz kapaklarımı aralamak istiyordum ama korkuyordum...

ÇIRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin