Bölüm.24. Hangimiz Güzel
Lale Hanım, yeni bir güne ve yeni başlangıçlara kucak açmak adına işe kahvaltından başlamak ve mutluluğunu perçinlemek istemişti.
Her ne kadar kızları uyandırma seremonisini abartmış olsa da madem bugün yeni başlangıçlara gebeydi kendi elleriyle son bir kahvaltı hazırlamakta hiçbir mahzur görmemişti.
Kızlar kahvaltıya geç kalmanın verdiği telaş içinde alelacele hazırlanıp kahvaltı masasına sonradan iştirak etmiş olsalar da son demde herkes masa başındaki yerini almıştı. Lakin sıradan hayatlarını irdeleyecek olursak eğer bu sabah şanslı günündeydiler çünkü babaları normal günlere nazaran biraz daha geç kalkmıştı. Sebebi malum; akşam misafir ağırlamışlar dolayısıyla da geç yatmışlardı.
Bunun üstüne bir de kadınların gün boyu bir hayli yorulduklarını hesaba katacak olursak eğer gayet tabii olarak olağan bir gidişat yaşıyorlardı.
Müdür Bey, her zamankinin aksine bu sabah geç kalmanın verdiği haletiruhiye içinde ister istemez kahvaltısını aceleyle yapmıştı. Masadan kalkıp giyinmek için ebeveyn odasına geçtiği sıra da lojmanın kapısının tokmağı art arda vuruşlarla tok sesler çıkararak hane halkının dikkatini çekmeyi başarmıştı.
Nihan, "Ben bakarım!" diye ayaklanmak isteyince anne hanım eliyle dur işareti yaptı ve başını Canan'dan tarafa çevirdi. "Kapıya bak!"
Neden ben der gibi gözlerini hafifçe kısan Canan'ın aynı akıbet içinde dudakları yuvarlak hatlı çenesine doğru kıvrıldı. Bugün annesinin olağan olmayan davranış biçimde anlayamadığı bir tuhaflık vardı. Oflayarak ayağa kalktı ve ayak tabanlarını yerde sürükleyerek lojmanın bahçesine açılan cümle kapısına yöneldi. Salondan çıkıp antreye geçti ve oradan da kapı arkasına gelince durup solukladı. "Kim o?" diye sorma gereği bile duymadı zaten gelenin kim olduğunu aşağı yukarı tahmin edebiliyordu.
Müdüriyet görevlisi hizmetli Memiş...
Onun gelmiş olması muhtemeldi zira babası bu sabah geç kalmıştı. Her daim büyük bir titizlikle görevini layıkıyla yerine getirir en ufak bir gecikmeye mahal vermez ve müsamaha göstermezdi yaşlı adam...
Bunun yanı sıra Memiş için bunu yapmak bir görevden ziyade sevgi gösterisiydi çünkü baba yerine koyduğu bir amiriydi Besim Müdür...
Bu sabah sırf merak ettiği içi işini gücünü bir tarafa bırakmış lojmanın kapısına çoktan dikilmişti.
Canan, annesinin üstelemesi sonucu kapıyı açmak zorunda kaldığından pek keyfi yerinde olmadığı için konuşmak yerine Memiş 'in ne için geldiğini kendisinin söylemesini bekledi. Mahzun bir çocuk gibi kapı pervazına sırtını yaslamış genç kıza melül mahzun bakarken Memiş; "Müdürüm bugün geç kaldı da meraklandım," dedi.
Memiş'i onaylamak ister gibi başını hafifçe sallamakla yetindi Canan...
"Canan kızım kimmiş gelen?"
Nihan, annesine cevap verirken tereddütsüz çıkmıştı sesi. "Memiş amcadır anne, bu saatte ondan başka kim çalar ki lojmanın kapısını. "
Kızlar kıkırdayarak kapı önüne koşuştururken Serap, "Memiş amca gibisi var mı hiç? Babamın en başta gelen hayranlarından birisi olur kendisi." dedi.
Nihan, sanki öz amcası gelmiş gibi samimi bir üslupla içeri buyur etmek isterken, "Günaydın Memiş amca, buyur içeriye geç birlikte kahvaltı yapalım." dedi ve sözlerinin bitiminde başını geriye doğru çevirip salonun ortalarına doğru baktı. "Babam da giyiniyor zaten birazdan hazır olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müdürün Peçeli Kızı
General FictionEvrenin rüzgarına kapılmış dönüyordu Dünya. Ülkelerden bir ülkede, şehirlerden bir şehirde, bu döngüye kapılmış yaşayıp giden mutlu bir ailecik vardı. 20.1.2019