Gerçeğin Peşinde B.58.

2.9K 207 30
                                    

Merhabalar! Nasılsınız?

Sizler iyiyseniz hiç şüpheniz olmasın bende iyi olurum...

Sizlerle aynı sayfalarda buluşmak inanın beni ziyadesiyle mutlu ediyor.

Keyifli okumalar diliyorum canlar...

Bölüm.58. Gerçeğin Peşine

Yılları oluşturan zamanın çarkları döndükçe düşünülüp arzu edilenlerin vakti saati doluyor ve birbiri ardına gerçekleşiyordu. İyi veya kötü her şey...

Serap'ın sözüydü nişanıydı derken düğünü de yaklaşıyordu. Lale Hanım, düğün hazırlığı telaşesi içinde sözgelimi; günleri saymayı bile unutmuştu.

Erkek tarafı kız tarafını çeyiz konusunda yormuyor, lüzum görülen her bir şeyi kendileri alıyordu. Hele Serap'ın bir dediği iki edilmiyordu. Sonunda düğün günü gelip çatmıştı. Tabii dönem itibarıyla düğün salonları falan yoktu, herkes kendi çapında düğün yapacak yerler ayarlıyordu. Kimi kendi evinde kimi açık alanda yapıyordu düğün ve nişan merasimlerini.

Eşref Tütüncü de koca bir malikaneyi andıran evinde organize etmişti oğlu Tayfun'un düğün merasimini. Evin ön bahçesi düğün yapmak için yeterince genişti. Şehrin üst düzey kesiminden kim varsa hepsi düğüne davet edilmişti. Tabii bu kadarıyla yetinmemişler şehir dışından da birçok misafir davet etmişlerdi.

Serap, güpür dantelden hususi olarak dikilmiş gelinliğin içinde prensesler gibi görünüyordu... Eminim Nihan'ın düğüne katılıp katılmadığını merak ediyorsunuz. Evet, katıldı. Hem de düğünün en gizemli konuğu olarak.

Nihan, kırmızı renk seçmişti. O'nun elbisesi de tamamen güpür dantelden dikilmişti. Kolsuz elbisenin boyu diz kapağında bitiyordu. Fransız modeli şapka zarafetini ön plana çıkarırken, yüzüne doğru inen siyah kolalı tül onun gizemine gizem katıyordu. Ekin başaklarını andıran altın sarısı saçları bukleler halinde omuzundan aşağı salık bırakılmıştı. Tıpkı masallardan fırlamış bir peri kızını andırıyordu.

Nihan'ın kendisi farkında değildi ama bir çift göz tarafından sürekli izleniyordu. Nihan'ı izleyen şahıs Canan'ın karşılıksız aşkına kurban ettiğimiz Sinan Hoca'dan başkası değildi.

Muhteşem düğünün ardından Müdür Bey'in evi kısa süreliğine matem havasını girmişti. Kız evi hep bunu yaşar. Hem kızı güle oynaya verirler hem de evden gidince oturup ağıtlar yakarlar lakin bu fazla uzun sürmez.

Bir hafta sonra Serap, el öpmeye gelince matem de sona ermişti. Şimdilik her şey güllük gülistanlık görünüyordu.

Geleneklere göre önce erkek tarafı kız evini yemeğe davet etmiş sonra erkek evini kız tarafı yemeğe davet etmişti. Bu gelenek biraz da aradaki buzları eritmek ailelerin kaynaşmasını sağlamak içindi.

Nihan, düğün merasimi sebebiyle Tütüncü ailesi ile kaçınılmaz olarak tanışmıştı lakin Tayfun ve Serap dışındakilerle sınırlı görüşüyordu.

Bu görüşmeler esnasında Tayfun'un zihninden geçenleri analiz etmeye çalışıyordu fakat her girişimi başarısızlıkla sonuçlanıyordu zira genç adam iç dünyası hakkında hiç renk vermiyordu.

Onun zihninin derinliklerine hapsettiği karanlığı öğrenememenin verdiği huzursuzluk Nihan'ı zaman zaman yeise düşürüyordu. Peki, zihninde sakladığı herhangi bir şey yoksa genç kız neden kendisini huzursuz hissediyordu? Neden Tayfun ve ailesi her defasında onun ruhunu karanlığa sürüklüyordu?

Müdürün Peçeli Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin