Bize zaman lazım B.70.

2.5K 200 33
                                    

Merhabalar, kısa bir bölüm oldu ama maalesef bu aralar biraz yoğunum.

Hiç yazmamaktan iyidir deyip sizleri satırlarla buluşturmak istedim.

YILDIZI PARLATIP YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN GÜZELLİKLER..

Nihan'ın sorusu üzerine Sinan, sırtını kamburlaştırıp dirseklerini masaya dayamıştı. Ellerini birleştirip parmaklarını birbirine geçirerek arada bir ellerini açıp kapatarak parmaklarını çıtlatıyordu. Büyük ihtimalle bu hareketi yaparken kendisi farkında değildi, çünkü bu bir vücut diliydi. Yani gergin olduğunun sinyallerini veriyordu elleri. 

Konuşmaya kaldığı yerden devam etmek isterken Sinan, burnundan derin bir nefes alıp yanaklarını şişirerek geri verdi. "Başka birinin geleceği aklımızın ucundan bile geçmezken zifiri karanlıktan çıkıp gelen bir gölge her şeyi alt üst etmiş ve bizi bozguna uğratmıştı. O an düşündüğümüz tek şey sana bir şeyin olmamasıydı." 

Nihan, babası onu bırakıp ahiret yurduna intikal ettikten sonra hep yalnızlık duygusu yaşıyordu ve hayat denen dönencede yalnız olduğunu sanıyordu. Şimdiyse karşısındaki insanların kendisi için bu kadar çok endişelenmiş olmalarından kaynaklı tarifi imkânsız mutluluklar yaşıyordu, amma velakin şu an zihni büyük töhmet altında bocalıyordu. Tam da bu yüzden oturup mutluluktan söz etmenin ne yeri ne zamanıydı. Onun tek düşündüğü şey Eşref Tütüncü'nün katili kimdi ve dosya kimin elindeydi...

Genç kız, bunca karmaşa yaşarken her şey boğazında düğümleniyor yutkunmakta zorluk yaşıyordu. Boğazına takılan yumruyu yutkunarak gırtlağından aşağı gönderdi ama her bir yutkunuş her bir nefes yutağından geçerken keskin uçlu bıçak gibi canını acıtıyordu. 

"Ben çok üzgünüm sizin de başınızı belaya soktuğum için. Fakat sizlerde bunun nedenini çok iyi biliyorsunuz. Ben her şeyi bilerek olayları örtbas edemezdim. Bunu yapamazdım. Üstelik benim en değerlimi aldılar elimden..." dedi ve ikiliye arkasını döndü zira arkasını dönüp parmak uçlarıyla gözlerinden akan yaşları kurulamıştı. 

Ne yaparsa yapsın babası söz konusu olduğunda, özü buna dayanamıyor ve gözlerine yaş olarak nüksediyordu. 

Nihan, babası geçince cümle içinde nasıl kendini koyu-veriyorsa Sinan da Nihan'ın gözyaşlarına dayanamıyordu. Onun bir damla gözyaşını dünyanın bütün nimetlerine değişmezdi. İçinde yaşattığı izdiham fırtınasını bastırmak için ellerini yumruk yaparak sıkmaya başladı. Öyle kuvvetli sıkıyordu ki parmak boğumları sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Kelimeleri sözcüklere dökmek isterken hiç kuşkusuz kalbinin feryadını değil bastırılmış duyguların nüshasını dile getiriyordu, çünkü bazen gerçeklere kilit vurmak zorunda kalır insan. Henüz ne yeridir ne zamanıdır.

"Üzülme, biz halimizden şikâyetçi değiliz. Şunu da belirtmek isterim ki, biz her zaman senin yanındayız. Sakın aksini düşünme Nihan!" 

"Yanımda olacağınızı biliyorum ama yine de sizlere zahmet verdiğimi ve kirli işlere sürüklediğimi düşünüyorum. Bu da beni cidden rahatsız ediyor. Bende istemezdim böyle olsun. Fakat bazı şeyler insanın kendi iradesi dışında gelişiyor işte." Mahcubiyetini ne kadar dile getirirse getirsin yine dağarcığındaki kelimeler kifayetsiz kalıyordu Nihan açısından.

Nihan'ın serzenişlerinden sonra birazcık rahatladığını hisseden Sinan, bildiklerini gün yüzüne çıkarma çabasına girişmişti. Bütün çabası gerçeği şekillendirip esas hedefe varabilmekti. "Senin bütün planını alt üst eden şahıs o kadar sessiz ve sinsi hareket ediyordu ki; sanırsın bu iş için eğitilmiş birisiydi. Biz yüreğimiz ağzımızda beklerken o çok hızlı ve çevik hareket ediyordu." 

Müdürün Peçeli Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin