Merhaba, kitap dostları!
Yeni bölüm geldi.
Bizim üçlü kızların hayatını merak ediyor musunuz?
Acaba hayatlarında bir değişiklik oldu mu?
Keyifli okumalar.
Bizim aile hep birlikte mutlu ve huzurlu sıcacık evlerinde akşam yemeği yiyorlardı.
Müdür Bey, yemeğini bitirmiş olmalı ki, önündeki peçeteyi dudaklarına bastırarak ağzını sildi ve dokusu yumuşak havluyu andıran beyaz peçeteyi tabağının kenarına bıraktı. Bakışlarındaki sıcaklık ve yüzüne yayılan tebessüm keyifli olduğunun kanıtı gibiydi. Bir müddet mutlu aile tablosunu seyrettikten sonra dirseklerini masaya dayayıp avuç içlerini birbirine kenetleyerek çenesinin altında birleştirdi ve vücudunu sağ tarafında oturan Nihan'a doğru hafifçe meyillendirdi. "Nihan kızım, sonunda istediğin oldu!" dedi.
Nihan, elindeki metalik çatalına sapladığı lokmayı ağız boşluğundan içeri atarken başını hafif bir açıyla babasından tarafa döndürmüş ve ağzına atığı son lokmayı yutmaya çalışmıştı. "Hangi isteğim baba, hatırlayamadım?"
Besim Müdür, kızının dalgınlığını fırsata çevirerek vereceği haberin tadını çıkarmak istemişti. "Eğer sen ne istediğini unuttuysan benim bu konuda yapacak bir şeyim yok kızım. Hocayla yaptığım anlaşmayı iptal ederiz olur biter."
Hoca sözcüğü Nihan'ın aklını başına getirmeye yetmişti. Konunun üzerinden bir hayli zaman geçtiği için ne istediğini unutmuş olması gayrette normaldi. Sesindeki bariz şaşkınlık hemen sözcüklerine yansımıştı. "Hoca mı dedin babacığım, yanlış duymadım sanırım? Bu yoksa yabancı dil hocası olmasın, olmadığını söyleme sakın!"
Müdür Bey'in birbirine bastırdığı dudakları keyifle aralanırken çehresine tatlı bir tebessüm oturdu. "Senden saklım gizlim yok, söyledim gitti."
Sevincini gizlemek şöyle dursun kalkıp babasının boynuna sarılmamak için saliseleri sayıyordu. Bir yandan da hangi dil hocası olduğunu aşırı merak ediyordu. Sakin kalmayı kendine ilke edinen Nihan'ın şekilli dudakları varla yok arası açıldı ve üç kelimelik bir soru havada vücut buldu. "Hangi dil babacığım?"
Müdür Bey, gururlu bir ifadeyle kısa ve öz cümleleri birbiri arkasına sıralarken bu konuda ince eleyip sık dokuduğu belli oluyordu. "Fransızca hocası kızım. Ben sordum soruşturdum. Çok genç yaşta olmasına rağmen mesleğinde başarılı bir hocaymış; aynı zaman da Türk Dili Edebiyatı Hocasıymış. Yabancı dil olarak Fransızca okumuş. Fransızcayı ana dili gibi biliyormuş."
Nihan, pek bi'memnun olmuştu ama öğrenmeye aç doyumsuz ruhu daha fazlasını istiyordu. "Peki, baba edebiyat dersi de alabilir miyim?"
Kızları için en iyisini isteyen baba örneğiydi Müdür Bey. Yeter ki kendi yararlarına olan isteklerde bulunsunlar asla geri çevirmez ve gücü nispetine yerine getirmeye çalışırdı. Bu şartlar altında Nihan'ın isteğini geri çevirmeyecekti. "Tabii kızım, istiyorsan alabilirsin!"
Nihan, sınırlı yaşamına renk katmak için istemez olur muydu hiç, düşünmeden evet istiyordum diyeceği kesindi. "Her şeyden çok isterim babacığım, biliyorsun yazar olmak gibi hayallerim var benim!"
Besim Müdür, imali bakışlarını diğer kızlarının üzerinde gezdirdikten sonra sıkıntısını dile getirmek ister gibi ofladı. "Biraz feyiz alın küçük kardeşinizden."
Serap, tepkisini göz devirmekle sınırlarken Canan, hiç üstüne alınmamış gibi yaparak yemeğini yemeğe devam etti. Kızlarının tepkisizliği karşısında keyfini kaçırmak istemediği için konuyu tekrar küçük kızına çevirdi. "Kızım, hocan geldiğinde ek ders konusunu kendin konuşursun, olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müdürün Peçeli Kızı
Ficción GeneralEvrenin rüzgarına kapılmış dönüyordu Dünya. Ülkelerden bir ülkede, şehirlerden bir şehirde, bu döngüye kapılmış yaşayıp giden mutlu bir ailecik vardı. 20.1.2019