Bizim kızlar bugün de sizlere misafir keyifli okumalar.
Nihan'ın ders saatleri hafta içi ve öğleden sonraları üş beş arasında olduğundan dolayı Canan'ın ders saatleri mecburen hafta sonlarına kaydırılmıştı. Okulda verdiği dersler Nihan'a ders derken bir de Canan'a ders vermeye başlayınca bütün zamanı dolu geçmeye başlamıştı Sinan Hoca'nın. Neyseki yarım günlük ders programı uygulanıyordu görev yaptığı okluda. Bir bakıma okul dışında birilerine ders vermek Sinan, açısından iyi olmuştu çünkü anne babasına kendisi bakıyordu.
Günlerden cumartesi saat öğleden sonra üç sularıydı. "Tak tak tak!" Yüreği ağzında bekleyen genç kız, heyecanını yatıştırmak için sağ elini kalbinin üstüne bastırarak derin bir nefes aldı. Gelmişti işte. Nihayet onula baş başa zaman geçirebilecekti. Kapıya doğru ilerlerken bir balerin gibi ayak parmaklarını uçlarına basarak minik adımlar atıyordu. Kim bilir belki de mutluluğunu perçinlemek için ağırdan alıyordu. Kapı arkasına gelince kalp atışları hızlandı ve adrenalin yükseldiği için yüzünün al al olmasını sağladı.
Yüzüne yayılan allık genç kızın güzelliğine güzellik katarken usulca açıldı kapı.
"Buyurun hocam, hoş geldiniz!" Her zamankinin aksine durağandı hareketleri.
İçeriye geçip antrede ayakkabılarını çıkarmak için ayaklarını yan yana getirirken Sinan, bir taftanda genç kıza cevap vermek istemişti. "Hoş bulduk Canan Hanım!"
"Buyurun hocam!" Önü kapalı erkek terliğini nezaketle ayakları dibine bıraktı ve beklemeye başladı. "Size hocam, diye hitap ediyorum ama bir sakınca yoktur umarım."
"Ne gibi bir sakıncası olacak Canan Hanım?"
Canan, kalbinin sesini dinlemiş ve istediğini almıştı. Halinden memnun keyiften dört köşeydi. Buna ilaveten heyecanlıydı hem de öyle çok heyecanlıydı ki; heyecanı ellerinin titremesine neden oluyor fazlalıkmış gibi gelen uzuvlarını saklayacak yer bulamıyordu.
Sinan Hoca, salonun tam ortasında durmuş Canan'dan gelecek yönlendirmeyi bekliyordu. "Hazırsanız derse başlamak isterim. Bir saat süreniz var çünkü."
Hocanın uyarısıyla hülyalı düşlerinden uyanan Canan, ani bir tepki vermişti. "Neden bir saat hocam? Nihan'a iki saat ders veriyorsunuz da bana gelince neden bir saat?" Son dakikada yaptığı gafın farkına varmıştı lakin iş işten çoktan geçmiş dönülmez akşamın ufkuna uğramıştı.
Cidden şaka gibisin Canan, bi 'de kalkmış hocayı sorguya mı çekiyorsun?
Süzgün bakışların odağındaki genç adam imalı sorulara maruz kaldığı için cevap hakkı doğmuştu. Karşısında azla yetinmeyen bir genç kız vardı, açıkçası genç kızın çocuksu hali biraz da gülümsetmişti Sinan'ı. "Neden bir saat olduğunu açıklamak isterim. Öncelikle Nihan Hanım, iki ders aldığı için birer saatten iki saat ediyor. Sonra benim fazla zamanım yok. Size de Sayın Müdür Bey'i kıramadığım için ders vermeyi kabul ettim zaten." Yaptığı açıklamayı yetersiz görmüş olacak ki, birkaç sözcük daha ilave etmek istemişti. "Sandığınız gibi özel bir sebebi yok yani..."
Canan, çocukça davrandığını ve hocasını zor durumda bıraktığını anlaması uzun sürmemişti daha doğrusu şükür etmesi gerekirken hesap soruyor olması saçmalıktan başka bir şey değildi. Sinan Hoca, ders vermeyi kabul etmeyebilirdi o zaman ne yapacaktı? Şimdi en azından haftada iki gün görüşebilecek ve nefesini yanı başında hissedebilecekti.
Kızım aptalın sen koca bir aptal, hocaya hesap sormak da ne demek oluyor? Kendi kendine hayıflanırken yanağının iç kısmın dişleriyle eziyordu Canan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müdürün Peçeli Kızı
Ficción GeneralEvrenin rüzgarına kapılmış dönüyordu Dünya. Ülkelerden bir ülkede, şehirlerden bir şehirde, bu döngüye kapılmış yaşayıp giden mutlu bir ailecik vardı. 20.1.2019