Çalı Kuşu B.73.

2.2K 159 11
                                    

Merhabalar.

Uzun bir ayrılıktan sonra yine biz geldik.

Unutmayın yol arkadaşlığınızı seviyorum.

Birlikte aynı yolda yürümek harika bir duygu.

Oy verip yorumlar bırakmayı alışkanlık hâline getirisek mutlu olurum.

Bölüm. 34. Çalı Kuşu 

İsimsiz bir mektup kasıp kavurmuştu ortalığı. Ortada bir katil vardı fakat her şeyi bilen bir katil vardı. Nihan, mektupta yazan satırları okurken kendi ölüm fermanını okuyormuş gibi hissetti ve tüyleri ürperdi. Peçesinin altından dudaklarını dişlerken sanki beyni bir anaforun içinde fırıldak gibi dönüp dönüyordu.

Geçmişi ve geleceği bir filmin kareleri gibi zihninden akıp giderken Nihan, hiç düşünmeden ayağa kalktı salonun içinde dönme dolap gibi dönmeye başladı. Onun bu arafta kalmış hali âşık bir adamın kalbini büsbütün yaralıyordu. Genç adam, biriciğine dokunmaya kıyamazken bir başkası çıkıp ölümle tehdit ediyordu. Öfkesini dizginlemeye çabalayan Sinan, dişleriyle yanağının içini ezerken, "Nihan Hanım, biraz sakin olur musun?" diye seslendi.

Korkunun esareti kasıp kavururken bütün varlığını bir de ona sakin olması gerektiği söyleniyordu. Genç kızın, ne sakin kalmaya niyeti vardı ne de öyle bir niyeti. "Olamam. Ben sakin olamam, çünkü her şeyi elleriyle berbat eden benim. Gitmek istediğim zaman beni durdurmayacaktınız; zamanında gitseydim şimdi kafesteki kuş gibi çırpınıyor olmayacaktım. Hocam, söyler misiniz, ben nasıl sakin kalacağım?"

Sinan, genç kızın fikirlerine kesinlikle katılmıyordu zira zamanında gitmesine mani olmasaydı şimdi tek başına mücadele veriyor olacaktı ve boyunu aşan işlerin gölgesinde kalacaktı. Genç öğretmen, kendi içinde konu analizini yaptıktan sonra ağır hareketlerle ayağa kalktı ve Nihan'ın karışısına geçip kolundan tutarak ayağa kaldırdı. 

"Nihan Hanım, endişenizi anlıyorum fakat sizin sakin kalmanız gerek. Önce sakinleşmek için birkaç kez nefes alıp verin sonra salim kafayla düşünmeye çalışalım."

Nihan, sevdiği adamın dediklerini yaparak kalp atışlarını düzene koyduktan sonra tekrar masaya oturdu lakin insanın zihni karanlık bir girdabın içinde kaybolurken sakinleşmek sanıldığı kadar kolay olmuyordu. Bedbaht birini sakinleştirmek zaman alırdı. Belki, babacığının güvenli ve şefkatli kollarının arasında olsaydı sakinleşebilirdi ama güvenli limanı da elinden almışlardı. Şimdi minik bir çalı kuşu gibi sığınacak bir çalı dibi arıyordu. Evet, yanı başında Sinan, vardı ona sığınabilirdi ama onu da zamanında Canan, ablası devre dışı bırakmıştı.

Öyle her defasında biricik aşkının kollarına fütursuzca koşamıyordu. Koşup da beni kollarının arasında sakla diyemiyordu işte... 

Benzer duygularla kendi içinde Sinan'da mücadele veriyordu. Nihan'ın korkudan iliklerine kadar titrediğini görüyordu. Ona sarılmamak için yumruklarını sıkıyordu. Üstelik canını çekinmeden hiçe sayacağı tek varlıktı Nihan. Buna rağmen ona dokunamamak ve teselli edememek acı çeken ruhunu paramparça ediyordu.

Nihan, birden ayağa fırladı gelip Sinan'ın ellerine yapıştı, çünkü karamsarlık ve çektiği korkunun sancı nöbetleri gözünde her şeyi silikleştirmişti. Şimdi sıkıca tuttuğu ellerden güç alıyordu. "Hocam, dosya katilin elinde ve benim kim olduğumu biliyor. Katil her kimse beni iyice köşeye sıkıştırdı. Ne olur bir çıkar yol bul, ne yapmam gerektiğini söyle bana." 

Sinan, genç kızın ani hareketine şaşırsa da her zaman Nihan'ın kalbinin kendi avuçları arasında attığını biliyordu. Biricik aşkını sükunetin huzurlu kucağına bırakmak isteyerek konuşmaya başladı. "Nihan Hanım, bütün bilgiler bir katilin elinde kabul ediyorum ama bir de olaya farklı pencereden bakmayı deneyelim. Katil her kimse seni öldürmek isteseydi olay yerinde öldürürdü; gördüğün gibi öldürmedi. Bence katil sadece blöf yapıyor. Yani onun niyeti senin gözünü korkutmak, seni öldürmek değil. Üstelik dosya elinde olduğu müddetçe senin elinin kolunun bağlı olduğunu biliyor. Herhangi bir şey yapmayacağını veya yapamayacağını da biliyor. Katilin tek derdi senin uslu durup suyu bulandırmaman..." 

Müdürün Peçeli Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin