Bölüm. 5. Kendini Bilmek
Nihan bebek, dünyaya geldiğine pişman gibi hiç susmadan ağlayıp duruyordu.
Sonunda kaderine boyun eğen anne, bebeğini kabullenerek kucağına almıştı, çünkü şefkat denen duygu her zorluğun üstesinden gelecek güçteydi. Şefkat duygusu galip gelince günlerdir yüzüne bakılmayan bebek annesinin güvenli kollarına kavuşup büyümeye başlamıştı.
Bizim Lale Hanım'ın çevresi geniş, doğum yaptığını duyan eşi dostu çaldı kapısını. Bebek görmek için gelen eşin dostun kimi merak ederek geldi kimi samimiyetini göstermek için geldi.
Yalnız bebek görmeye gelen güruhun hiçbiri gizemli bebeği görmedi çünkü gösterilmedi. Lale Hanım, bebek görmek için gelen her konuğa bir bahane buldu. Bazen uyuyor bahanesini kullandı bazen ipe sapa gelmez bahaneler üretti. Nasrettin Hoca misali, sürekli ipe un seriyordu.
Nihan bebek, kendi evlerinde kendi ütopyasında gözlerden uzak büyütülürken dört yaşıyni doldurmuştu. Bu yaşa gelmiş çocuklar oyun oynamak hoplayıp zıplamak isterler. Onların hareketlerini kısıtlamak zordur. Üstelik akla hayale gelmedik sorular sormaya da başlarlar. Kendi yaşıtlarıyla birlikte olmak isterler. Kısacası kendi varlıklarını tanımaya başladıkları yaştır; dört yaş...
Onların soru ve istekleriyle baş etmek kolay değildir. Bütün bu zorluk ve zorunluluğa karşın Nihan, sadece evlerinin penceresi önüne gelir cam kenarına oturur ve dışarıda koşturup oyunlar oynayan çocukları seyrederdi. Seyrederdi seyretmesine ama yalnızca tül perdenin arkasından seyrederdi çünkü kısıtlı yaşamı sürekli önüne engeller koyardı.
Nihan, henüz çok küçük yaşta olduğunu için yaşam alanının kısıtlı olduğunu doğal olarak bilmiyordu. Kendi yüzünü de şimdiye kadar hiç görmemişti. Ebeveynleri kendilerince tedbir alarak evdeki bütün aynaları toplayıp bir kenara kaldırmışlardı.
Nihan'ın yaşamından aynaları çıkarmışlardı lakin kızlarının camdan dışarı bakmasına engel olamıyorlardı. Lojmanın bahçesini çevreleyen duvar biraz yüksekçeydi lakin Nihan'ın oyun parkını görmesine mani olmuyordu. Küçük kız, ne zaman pencereden dışarıya baksa kendi yaşıtlarını görüyor ve onların akranlarıyla birlikte oyunlar oynadığına şahit oluyordu. Kedisi de onların yanında olmak istediği için her pencereye çıktığında hırçınlaşıp sürekli ağlıyordu.
Nihan'ı ne zaman ağlarken görse Müdür Bey'in içi başka türlü acıyordu.
Tamam, öbür kızlarını da seviyordu fakat Nihan'ın yeri başkaydı. Onun kendilerine Allah'ın bir lütfü olduğunu düşünüyordu. Bu lütfun uyarıcı bir lütuf olduğu düşüncesine sahipti ve fikrinde kaniydi. Küçük kızının dışarı çıkma isteğine karşı durmak istemiyor fakat bir çıkar yol da bulamıyordu.
Eşi Lale Hanım'la birlikte günlerce düşünüp taşındılar ve sonunda bir karara varmışlardı. Kendi kızlarının beynini yıkayıp kendilerince bir masal uydurdular. Senin doğuştan gelen bir rahatsızlığın var. Yüzün güneşe çıkınca zarar görüyor biz o sebepten dolayı seni gün ışığına çıkarmıyoruz. İstiyoruz ki sen zarar göme; ama illa sokağa çıkmak istiyorsan bu bizim gözetimimizde ve belli bir süreliğine olacak. Senin yüzünü ince bir örtüyle kapatacağız ancak öyle çıkacaksın sokağa. Başka türlü olmaz yoksa yüzün zarar görür ve yara bere içinde kalırsın."
Nihan'ın çocuk ruhu anlatılan masala inandı. Kim bilir belki de inanmak istedi. Söz verdi ailesinin uydurduğu yalancı masala kanıp. "Siz yanımda olmadan asla sokağa çıkmayacağım. Yüzümü de kapatacağım. Yeter ki siz beni sokağa çıkarın. Bende ablamlar gibi parka gidip oyun oynamak istiyorum."
Şimdilik küçük kız, masal anlatılarak avutulmuştu avutulmasına ama ya sonra? Sonra ne olacaktı? Onun minik bedeni hiç büyümeyecek miydi? Büyüyecekti elbette...
Peki, büyüdüğü zaman onun yaşamını nasıl kısıtlamayı düşünüyorlardı? Kendilerince bir çözüm yolu bulmuşlardı lakin bu çözüm geçici bir çözümden ibaretti. Bütün bu soruların cevabını zamana bırakalım ve tekrar ana dönelim.
Hani bazı duygular vardır karşılıklı hissedilen, kanımca bu duygular daha çok maneviyat ağırlıklı duygulardır. Belki de ondan olsa gerek Nihan, annesine değil babasına düşkündü. Baba kız arasında yeşeren sevginin duygudaşlık süzgecinden geçtiği belliydi. Nihan, bunu her fırsatta gösteriyordu. Mesela; sınırlı sokak gezmelerinde her zaman babasını tercih ediyordu.
Sokağa çıktıklarında babasının nüfuzlu biri oluşu işe yarıyor Nihan'a hiç kimse yanaşmıyor. Böylelikle de parktaki çocukların meraklı sorularına maruz kalmamış oluyordu. Tabi durum onların aleyhine gelişince Nihan'da rahat etmiş oluyordu; aile açısından da bu iyi bir gelişmeydi.
Nihan, sokağa çıkarken yüzünü kapatacak şekilde etrafı tülle çevrili bir şapka takıyordu. Bazen de başak rengi uzun sarı saçlarını; annesi topluyor tam tepesinde bir topuz oluşturuyordu. Topuzun etrafını çepeçevre saracak ve yüzünü tamamıyla kapatacak şekilde tül benzeri bir kumaş kullanıyorlardı. Nihan'ın başına taktığı şapkası ve şapkasını çevreleyen örtüleri özenle seçiliyor, giydiği elbiseleriyle uyumlu olmasına dikkat ediliyordu.
İşte peçeli kızın küçücük dünyası şimdilik bununla sınırlıydı ve çoğu zaman evde ve kendi ütopyasında yaşıyordu. Bazen de ailesi Nihan'ı susturmak için sokağa çıkarıyordu.
Gel görelim Nihan, hızla büyüyordu. Okul yaşı çoktan gelmiş geçiyordu bile. Bizim aileyi almıştı bir kaygı. Okula asla yollamak istemiyorlardı. Orada kesinlikle Nihan, savunmasız kalırdı. Onunla yüzünün peçesiyle uğraşır durur onu incitip kırabilirlerdi. Muhtemeldir ki öğrenciler kendilerinden farklı olduğu için onu dışlayacaklar hatta alay konusu bile edeceklerdi.
Bu durum Nihan için hiç de iyi olmazdı. Henüz bütün bunlarla uğraşıp kendi gerçeğiyle yüzleşip baş edecek yaşta değildi. Küçücük bedeni, minicik beyni, bu durumu kaldırmaya hazır değildi. Kendi yaşıtları tarafından dışlanıp bir kenara itilmek, onun ruhunda kapanması zor yaralar açabilirdi.
İşte bu isteyecekleri en son şey bile değildi...
Sizce Nihan, eğitim alacak mı?
Nihan, nasıl bir son bekliyor, tahmini olan?
bir soru daha Nihan'ın, hikayesini beğeniyor musunuz?
Hoşça kalın, aşkla kalın;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müdürün Peçeli Kızı
Ficción GeneralEvrenin rüzgarına kapılmış dönüyordu Dünya. Ülkelerden bir ülkede, şehirlerden bir şehirde, bu döngüye kapılmış yaşayıp giden mutlu bir ailecik vardı. 20.1.2019