Bölüm. 51. Maziden Kalma
Kahveyi aceleyle baştan savma yaparak getiren Serap, uyuşuk hareketlerle annesinin önünde duran oval sehpaya bıraktı. Bir fincan kahvede kendisine alarak bordo renk kadife kaplama tekli koltuğa boş bir çuval gibi varlığını bıraktı. Gözlerini sağa sola devirirken eleştirel bir yaklaşımla kabul gününün zorluğunu vurgulamak istemişti. "Ay, ne yorucu işmiş bu gün işi..."
Sinsi bakışlarına gülümseyen dudakları eşlik edince kahvesinden üst üste yudumlar aldı. "Başkasında olunca iyi de sıra kendine gelince çok yorucu oluyor. Yeminle ben evlenince kabul günü falan yapmayacağım, vallahi yorgunluktan canım çıktı canım!"
"Büyük konuşma istersen!" diye uyaran anne hanımdı.
"Yalan mı anne, baksana halimize laçkamız çıktı resmen."
Lale hanım, kahvesinden son yudumu aldığında ağzına yoğun bir telve tadı geldi. Kahvenin telvesini ağzının içinde biraz dolaştırdı, yoğun kıvamından olayı hep sevmişti kahvenin son yudumunu. "Serap kızım sen şimdi onu bunu boş ver de benim soruma cevap ver."
Genç kızın, birbirine uzak kaşları aynı doğrultuda buluşmaya karar kıldığında garipseyici bakışları annesinin yüzüne çevrildi. "Hangi soruya cevap vereyim anne; bana soru sordun da ben mi hatırlamıyorum?"
Soru sormamıştı ama kızlarının dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştı anne hanım. "Bakın kızlar sizlerle konuşmam gereken bir mesele var, bu özellikle içinizden birinin geleceğiyle ilgili."
Nihan, konuşulmak istenileni bildiğinden onun dışında kalanlar merak içinde oturdukları yerden doğrulup annesine dikkat kesildiler. "Bugün bizim güne katılan ev sahibimiz Nadire Hanım, vardı hani?"
İki kız kardeş annelerinin ağzından çıkacak kelimeleri okumak ister gibi biraz daha kıyına sokularak hevesle beklemeye başladılar. Her konuda evecenlik eden Serap, hiçbir şeyden haberi olmadığından bu kez kaygısını dile getirdi. "Ee, ne olmuş Nadire Hanım’a? Kötü bir şey yoktur umarım?"
Kızının kaygı barındıran sorularını pas geçerek kendi zihnini boşaltmak adına ela gözlerini peşe peş kırpıştırdı. Biraz da zihnine düşen damlalar onun kibirlenmesine yol açmıştı. Maziden kalma bir alışkanlıktı onunkisi; huylu huyundan vazgeçmez hesabı.
Sabırsızlığı asabiyetini körüklemiş annesinin kibirden inip kalkan göz kapakları Serap'ı ifrit etmişti. "Yeter beklettiğin ne söyleyeceksen söyle anne, az kaldı meraktan orta yerimden çat diye çatlayacağım ben."
"Biraz sabır kızlar, söyleyeceğim. Öncelikle belirtmek istiyorum Nadire Hanım’a bir şey olduğu yok." Sesine yansıyan bariz rahatlık iki kız kardeşin de kabaran endişesini yok etmişti.
“Ev sahibesi deyince aklım çıktı. Ne yalan söyleyeyim ilk aklıma gelen şey, bizi evden çıkarmak olacağını düşündüm." Kaygısını dile getiren Canan, rahatlamanın verdiği rehavetle usulca sırtını arkasındaki kırlente dayadı.
Hemen yan tarafında duran ceviz ağacından yapılma altı kişilik ahşap masaya parmaklarının kambur yaparak vuran anne hanım, "Kızım, deme öyle şeyler; ağzından yel alsın. Allah, göstermesin evden çıkarırlarsa ne yaparız biz?"
"Yapma anne, çıkar artık ağzındaki baklayı. Görmüyor musun kız kardeşlerim başımıza kötü bir şey gelecek diye korkuyorlar!"
"Nihan Hanım, bu ne rahatlık? Bizim korkularımız var da senin yok mu?"
Canan, içindeki ağuyu küçük kız kardeşinin yüzüne karşı püskürtürken hâl ve hareketlerinde kışkırtıcı bir taraf vardı.
"Kızlar, birbirinizle didişmeyin. Kadın Özgür'ün annesiyle bana haber yollamış. Ben Serap'a görücü geldim. Serap'ı da gördüm çok beğendim. Eğer Serap, kabul ederse oğlumla görüşüp tanışsınlar, demiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müdürün Peçeli Kızı
Ficción GeneralEvrenin rüzgarına kapılmış dönüyordu Dünya. Ülkelerden bir ülkede, şehirlerden bir şehirde, bu döngüye kapılmış yaşayıp giden mutlu bir ailecik vardı. 20.1.2019