Selam kitap dostları!
Eşref Tütüncü, oğlu Tayfun'u taktim ettikten sonra deri kaplamalı döner koltuğuna oturup gururla arkasına yaslandı. Tayfun'u baştan ayağa süzen anne hanım, "Oğlunuz demek, tanıştığımıza memnun oldum." dedi.
Oğlunun yüzüne imalı bir bakış attıktan sonra konuşmasına kaldığı yerden devam eden adam, "Tayfun oğlum, hanımefendiler yakın zamanda kaybettiğimiz rahmetli Nahiye Müdürümüzün eşi ve kızları." dedi.
Lale Hanım, ister istemez eskiden kalan bir alışkanlıktan olsa gerek kibirli ve mağrur bir ifadeyle başını kızlarından tarafa çevirdi. "Tanıştırayım, büyük kızım Serap, diğeri ortanca kızım Canan."
Tayfun, babasından aldığı talimat doğrultusunda ayaklandı ve kadınların karşılarına geçerek önceliği anne hanıma vermek suretiyle referans yapar gibi belini hafifçe öne doğru eğip modern görüntüsünün aksine anne hanımın elini öpmek maksadıyla uzandı. Genç adamın uzanan avucuna nezaketle elini bırakan kadın, bu kadar centilmen insanlarla karşılattığı için memnundu doğrusu. "Sizinle tanışma şerefine nail olduğum için müteşekkirim efendim."
Tayfun, hiç gocunmadan eğilip annesi yaşındaki kadının elini öpmüş şimdi sıra kızlarla tanışmaya gelmişti. Kelimelerin üstüne basa basa büyük kızım, diye tanıştırmıştı Serap'ı.
Genç adam, bu vurguyu aklında tutmuş olmalı ki, akabinde yönünü Serap'a çevirdi. "Merhaba, yanılmıyorsam adınız Serap'tı öyle değil mi?" diye sorarken bu arada tokalaşmak niyetiyle elini uzatmıştı. "Evet, yanılmıyorsunuz adım Serap."
İki uzanan el ortada buluşmuş Serap'ın ela gözlerine okyanusların derin karanlığını andıran bir bakış atmıştı Tayfun.
Serap, kapkaranlık bakışın etkisinde kalırken Tayfun, çoktan yönünü Canan'a çevirmişti. "Canan Hanım, size de merhaba!" dedikten sonra birkaç adım gerileyerek babasının yanında yerini almıştı Tayfun.
Eşref Tütüncü, alacağını almış bir adamın sevincini yaşarken kendi içinde ellerini birbirine sürerek ovuşturdu. "Efendim, tanışma faslımız bittiğine göre sizlere ikramda bulunmak isterim. Soğuk sıcak, ne içersiniz?"
Lale Hanın, ilk dakikadan itibaren fazla laubali hareketler sergileyen bu adamın iştahını kırmak için olsa gerek, "Çok teşekkür ederiz, biz bir şey almayalım. Sebebi ziyaretimiz belli; sizin kiralık evinizin olduğunu söyledi. Biz de bakmaya geldik." dedi.
Eşref Bey, oldukça yapmacık bir tavırla başını olumsuz anlamında sağa sola salladı, "Kiralık ne demek efendim, duymamış olayım bu sözü, rahmetli müdürümün az mı emeği geçti bu şehre. Şimdi bir evin lafı mı olur; bu konuda itiraz kabul etmek istemiyorum."
Lale Hanım, hiç tanımadığı bu adamın karşısında kendini nedensizce yenilmiş hissetmeye başlamıştı. Bugüne bugün dört yalnız kadın olarak yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlardı. Şimdiden ödünler vermek ak-pak geçmişlerine kara bir leke gibi düşer buna müteakip yobaz insanlar kendilerine yaşam alanı tanımazlardı.
Hayır, buna izin veremezdi. İnsanların gözünde çıkarcı bir kadın portresi çizmek istemez onların eline kozlar veremezdi. Eğer adamın teklifini kabul ederse kaçınılmaz son olarak çıkarcı kadın damgasını yerdi. Üstelik kocasının binbir zahmetle kazandığı itibarına gölge düşüremezdi, çünkü bu kocasının anısına saygısızlık olurdu. Başı dik alnı açık yaşamak istiyorsa hiç kimsenin güdümüne girmemeliydi.
Saniyelerle sınırlı zaman diliminde zihninden geçenlerin muhasebesini yapan kadın, anında vücudunu dikleştirdi ve başını gururla havaya kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müdürün Peçeli Kızı
Ficción GeneralEvrenin rüzgarına kapılmış dönüyordu Dünya. Ülkelerden bir ülkede, şehirlerden bir şehirde, bu döngüye kapılmış yaşayıp giden mutlu bir ailecik vardı. 20.1.2019