2001 yazı
O gün görünüşte sıradan bir gündü. Ama daha sonra hayatımı karartan güne dönüştü.
Öldüğüm gün.
Beni herkes ve her şeyden soğutan gün.
Başıma o zamanlar ne olduğunu bile anlayamadığım şeyin geldiği gün.
Beni kirli hissettiren gün ve o kirden hiçbir zaman kurtulamamamı sağlayan gün.
Yetimhanede büyümüştüm. Tek istediğim dışarı çıkıp biraz dolaşmaktı. Yanımızda biri olmadan bahçenin dışına çıkmamıza ya da yanımızda biri olsa bile fazla kalmamıza izin verilmiyordu.
Okuldaki arkadaşlarım akşamları yürümenin güzel olduğundan bahsediyorlardı. Ama akşamları çıkmak yasaktı.
Vücudum yaşıtlarıma göre az gelişmişti. Minyon ve küçük kemik yapılıydım. Yine de zihinsel olarak bir sorun yoktu. Hatta ortalamaya göre daha zekiydim.
Herkesin uyuduğundan emin olduğumda yatağımın başındaki pencereyi ses çıkarmamaya özen göstererek açtım. Önce bir bacağımı ve sonra da diğerini atıp bacaklarımı kırarak dışarı çıkmayı engelleyen taş duvarın üstüne oradan da sokağa atladım. Sadece birkaç metre yüksekliğindeydi. Sadece on iki yaşındaydım...
Hava mükemmeldi. Ne sıcak ne de soğuk. Bunaltıcı da değildi. Nereye gittiğimden emin olmadan yürümeye başladım. Suratımı yalayıp geçen hoş meltem bana oldukça keyif verirken kaybolduğumun farkında değildim ya da ıssız sokaklara geldiğimin...
Yalnızca gezmek istemiştim.
Onun orada olacağını bilemezdim.
Aklında iğrenç düşüncelerin dolaştığını bilemezdim.
Beni kolumdan çekip sıkıştırdıktan sonra canımı yakacağını bilemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need You | sebastian stan
De Todo"Ya ben burada olmazsam?" dedim çatallaşmış sesimle. "Bunu düşünmek bile istemiyorum. Sen gidersen n'aparım ben Melanie?"