Uyarı, şu an çok çok çok çok çok çok büyük bir ihtimalle yanlış bölümdesin. Lütfen hikaye akışının bozulmaması için başlıklara göre oku ♡
Senenin sonuna gelmiştik. Karneleri aldıktan sonra yetimhaneye geri döndük ve ben üzerimden bir yük kalkmış gibi hissederken kendimi yatağıma attım.
Ardından elime bir kitap alıp okumaya başladım. Normalde olmayan kitap okuma alışkanlığını bu sene edinmiştim.
Birkaç sayfa okumama kalmadan uyuya kaldım.
Kaç saat uyuduğumu bilmiyordum. Hava kararmış çocuklar yataklarına yatmıştı. Gözlerimi ovalayarak oyun odasına girdim. Öğretmenim uyanıktı ve bilgisayar başındaydı. Demek ki saat o kadar da geç değildi.
Beni farkettiğinde gülümseyerek döndü. "İyi uyudun mu Melanie?"
Mırıldanarak cevap verdim ve sessizce oturmaya başladım. Sessizliği o bozdu.
"Sana çok güzel bir haberim var."
Hemen ona kulak kesildim.
"Mr. Stan aradı."
Yüreğim hızla atmaya başladı. Bu beni çok heyecanlandırmıştı.
"Ne dedi?"
"Orası sürpriz. Sana kendisi söylemek istiyormuş. İstersen şimdi arayabiliriz."
"Evet, hemen arayalım, lütfen."
Güldü ve ayağa kalkıp telefona yöneldi.
Bir not kağıdına bakarak numarayı çevirdi ve telefonu elime verdi.
Biraz bekledim ve telefon çalmaya başladı. Nefeslerim hızlanmıştı.
Telefon çalmaya devam etti ardından aylardır hasretini çektiğim kadife ses duyuldu.
"Alo?"
"Seb?"
Dokunsalar ağlayacaktım.
"Merhaba küçüğüm."
Dokunmalarına gerek kalmamıştı. Hıçkırıklar eşliğinde ağlıyordum.
"Melanie, iyi misin? Bir şey mi oldu?"
"Hayır, sadece..Sesini duymak beni çok mutlu etti."
"Seni daha da mutlu edecek bir şey söyleyebilirim."
Ben cevap vermediğimde devam etti.
"Yanına geliyorum. Birkaç saat içinde uçağım kalkacak."
"Seni çok özledim Seb."
"Ben de seni çok özledim Mel."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.