Erik'le birlikte serginin olacağı alana doğru ilerliyorduk. Serçem - onu sıcak tutmak için - pamuklu eldiven taktığım ellerimin arasında duruyordu. Erik'in bir elinde paketlenmiş tablosu vardı.
Sonunda sergi alanına geldik ve tabloyu yerine yerleştirip paketini dikkatlice açmaya başladı.
Sonunda açtığında tabloya büyük bir ilgiyle baktım. Tabloda bir kız büyük ihtimalle yüksek bir yerde şehrin ışıklarına karşı oturuyordu.
"Beğendin mi?"
"Nasıl çizim konusunda bu kadar başarılı olabiliyorsun?"
Gülümsedi. "Sende de zeka var yani..çizimin berbat olsa da."
Gülerek ona dirsek attım.
"Sen şimdi mezun olunca ne olmayı planlıyorsun?"
Omuz silkti.
"Sanırım ezik bir resim öğretmeni olurum. Çünkü önümdeki en uygun olan bu."
"Ezik mi? Neden öyle diyorsun ki?"
"Öğretmenlik hiç cazip gelmiyor."
"Sen ne olmak isterdin?"
"Küçükken, dedektif."
"Seni Güzel Sanatlar bölümüne iten şey neydi?"
"Şu ana kadar sahip olduğum tek yeteneğim bu..ve bunun boşa gitmesini istemedim galiba ya da dedektif olmak için o kadar da donanımlı değildim."
"Harika bir dedektif olurdun..Resimle uğraşmana laf etmek için değil tabiki. Sende bir dedektif havası da var."
Sırıttı.
"Üniversiteyi tekrar okumak istememe sebep oluyorsun."
"Bunu sana yaptırabileceğimi sanmıyorum. Derslerden nefret ediyorsun."
"Evet, kesinlikle ediyorum."
~~
Günün geri kalanı oldukça güzel geçti. Sergiye gelenler Erik'in tablosunu oldukça beğenmişti. Ayrıca öğretmenlerinden de iyi bir not almıştı. Şimdi onun odasında Ben, ben ve Erik, oturmuş pizza yiyorduk.
"Hey, senin minik pizza yer mi?" dedi Erik serçeme bakarak.
Pizzanın ucundan ufak bir parça alıp onun önüne bıraktım. Bir ayağını pizzanın üzerine bastırıp kopara kopara yemeye başladı.
"İşte benim adamım!" dedi Ben.
"O dişi." dedim düz bir ifadeyle.
"O zaman, işte benim kızım!" Gülüştük.
Biraz sonra Benjamin yalandan bir hüzünle Erik'in sırtını eliyle patpatlayarak konuşmaya başladı.
"Demek yuvadan uçuyorsun, ha Erik?"
Bir koluyla Erik'in boynunu esir alıp saçlarını karıştırmaya başladı.
"Yuvadan uçtuğum filan yok. Mezun oluyorum sadece."
"Küçük Erik büyüdü ve büyük şehirlerde iş aramaya gidecek."
"Ne saçmalıyorsun Benjamin?" dedi Erik ve kendini zorlanarak sarı saçlı adamın kollarından kurtardı.
"Gereksiz drama yaratmak istedim."
Ben bu söylediğine kahkaha atarken Erik kıkırdıyordu.
Birkaç dakikanın ardından Benjamin ortaya bir fikir attı.
"Ne yapalım biliyor musunuz, beyaz kafanın mezuniyeti şerefine bir bara gidip eğlenelim."
"Evet, olabilir." dedi Erik pizzasından bir ısırık alıp.
"Ben bilemiyorum." dedim. "Daha önce hiç içmedim.
"İçmen gerekmiyor." dedi Ben rahat bir tavırla. "Ayık kalman oradaki pisliklerden uzak durmanı kolaylaştırır."
"Haklısın aslında. Hem iki şapşalı sarhoş göreceğim. Böyle bir anı kaçıramam, değil mi?"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.