Keyifli bir ruh haliyle mutfakta salata hazırlıyordum. Sebastian'la olan sabahki konuşmalarımız bana birçok şey düşündürmüştü. Hayal etmekten bahsetmişti. Daha doğrusu hayal ettiğini sanmaktan. Onun benim için böyle ağlaması kalbime dokunmuştu tabi. Ama ağladığına göre muhtemelen daha önce aynısını yaşamıştı. Belki de beni daha önceden hayal etmiş ama yanında olmadığımı görmüştü. Bunu tekrar yaşadığını zannettiği için o derece hüzünlüydü tepkisi. En azından benim düşündüğüm buydu. Beni hayal etmişti... Merak ettiğim beni nasıl hayal ediyordu? Birlikte uyurken mi? Sarılırken? Belki onu öptüğümü bile hayal etmiş olabilir.
Aklıma gelenlerle hafifçe kızarırken açılan banyo kapısının sesini duydum. Duş almak için girmişti. Bir anlığına gözüm o tarafa kaysa da utanarak salatalıkları doğramaya geri döndüm. Beline bir havlu sarmış, üstü açıktaydı. Görüntüsü beynimde tekrarlandığında elimde bir acı hissettim. Parmağımı kesmiştim. Minik bir kesikti ama acıyordu.
Elimi bir yere değdirmeden yara bandı almak için buzdolabının üstüne uzandım. Sanırım geriye gitmişti, yetişemiyordum.
Bu sırada onun buraya yaklaştığını fark ettim. Olanları görmüş olmalıydı. Uzandı ve yara bandı kutusunu aldı. İçinden bir bant çıkarıp onu hazır ederken ben pembeleşmiş yanaklarımla başka bir yöne bakıyordum.
Bant yapıştırılmak için beklerken parmağımı uzattım. Sararken konuştu.
"Daha dikkatli olmalısın Mel."
"Dikkatliydim. Sen dağıttın."
Kıkırdadı.
"Demek ben dağıttım? Afedersin o halde."
Sırıttım ve yaklaşıp dudaklarımı yanağına bastırdım.
"Üstünü giy."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.