Hazır ettiğimiz valizleri yerleştirdik ve uçaktaki koltuklarımıza geçtik. İlk defa birlikte uçacaktık. Balayımız için Florida'da tuttuğu eve gidecek, bir haftalığına orada kalacaktık. Aslında plan iki haftaydı ama anlaşılan ikinci haftamızı başkalarına kaptırmıştık.
Uçağın hareket ettiğini hissettiğimde sıkıca elimi eşimin eline kenetledim. Meraklı bakışlarla bana baktığında "Kalkış anları beni hep ürkütüyor." diye karşılık verdim. Gülümseyip elime bir öpücük bıraktı.
~~
Sonraki günün akşamında Sebastian denize koşarken ben havluma oturmuş gülerek onu izliyordum. Bir süre yüzdükten sonra bana seslendi.
"Mel! Sende gel, hadi."
"Olmaz."
Bir şeyler daha dedi ama az önceki sesinden daha kısık olduğundan duyamamıştım. Sorun olmadığını düşünüp havluma uzandım. Çok geçmeden vücudumda ıslak ve soğuk elleri hissettiğimde irkildim. Beni kucağına alıp denize doğru ilerlediği vakit çığlık attım.
"Seb! Bırak beni. Yüzme bilmiyorum."
Umursamadan adımlarını hızlandırdı. Suyu belimde hissettiğimde ona sarılı kollarımı sıkılaştırdım.
"Seb geri dönelim."
"Sakin ol. Su henüz derinleşmedi bile."
Sırtım tamamen suya girdiğinde bağırdım.
"Devam etme! Sebastian!"
Kıkırdadığında yüzüne su sıçrattım.
"Gülmesene, korkudan öleceğim burada."
"Şimdi yavaşça suya girip çıkacağız. Çığlık atma ve derin bir nefes al."
"Seb hayır!" dememe kalmadan bütünüyle suyun içindeydim. Gözlerimi açtığımda Sebastian'ın gülümseyen yüzünü gördüm. Ama yine de çok korkuyordum. Ona kollarımı ve bacaklarımı doladım derken yükseldi ve başımı sudan çıkardı.
"Düşündüğün kadar kötü değildi, kabul et."
Ellerimi hızlıca suya vurdum.
"Bunu bir daha yapma! Ölecek gibi hissettim!"
Görüşümü kapayan saçlarımı kenara çekti.
"Abartıyorsun. Ben buradayken sana bir şey olma ihtimali yok."
Tekrar ağzımı açacakken bana sarılı olan kollarını gevşettiğini hissettim.
"Bırakma!"
"Bacaklarını çöz ve ayaklarını kuma değdir. Derin değil, göreceksin."
Başımı iki yana salladığımda başını yana eğdi.
"O zaman şöyle yapalım. Ya ayakta durursun ya da seninle birlikte zemine otururuz. Seç birini."
"Bunlar berbat seçenekler. Ama ilkinde kafam dışarıda olacak en azından."
Dediğini yapıp yere bastım. Su boynumun biraz aşağısındaydı. Sebastian bir anda benden ayrılıp birkaç adım geriye gittiğinde tekrar çığlık attım ve ona doğru yürümeye çalıştım. Ben yaklaştıkça o geriliyordu. Aniden aklıma gelen bu fikir ya işe yarayacaktı ya da epey bir su yutacaktım.
Ona belli etmeden derince nefes aldım ve gerçekçi kılmak için "Ah, ayağım!" diye bağırdım. Ardından kendimi suyun içine çektim. Hâlâ çok ürkütücüydü ama bundan kurtulmanın tek yolu olabilirdi.
Birkaç saniye içinde tahmin ettiğim gibi Sebastian'ın kolları beni sudan çıkardı.
"Mel, iyi misin? Ayağın mı incindi?"
Düz bir ifadeyle başımı olumsuz anlamda salladım.
"Beni kandırdın yani?"
Omuz silktim. Kaşlarını çattı.
"Ödümü kopardın! Sakın bir daha böyle bir şey yapma!"
"Sen de beni bırakma o zaman!"
"Suya alışmanı sağlamaya çalışıyordum!"
"Alışamıyorum işte, görüyorsun! Çıkar beni!"
"Bağırma!"
"Sen bağırma!"
Bir an içinde bulunduğumuz durumun farkına vardığımda istemsizce gülmeye başladım. Gülüşlerim engel olamadığım kahkahalara dönüşürken o da güldü. Denizde birbirimize sarılmış kahkaha atıyorduk. Sonunda yorulup nefessiz kaldığımızda alınlarımızı yasladı ve yavaşça dudaklarıma kapandı.
~~
Gece yarısına yaklaşırken üzerinde olduğum adamın dudaklarında öpücüklerimi derinleştirdim. Epeydir yatağımızda yarı çıplak bu pozisyondaydık. Uyuyacağımız zaman bunu ben başlatmıştım.
Biraz zaman geçtiğinde dudaklarımız arasından konuştu.
"Melanie, dur."
Neden böyle dediğini biliyordum. Onu dinlemeyip devam ettim. Durmayacağımı anladığında ellerimi yanaklarıma koydu ve bizi ayırdı.
"Durmazsan, duramayız sevgilim."
"Durmak istemiyorum."
Gözleri bir anlığına açıldı, sonrasında kaşları çatıldı.
"Hayır hayır. Olmaz."
Kendimi yukarı çekip onu tekrar öpecekken beni engelledi.
"Sana tekrar o günü yaşatmayacağım. Dur lütfen."
"İyi olacağım."
"Bunu bilemem."
"Sadece güven bana. Nazik ve yavaş olduğun sürece bir şey olmayacak. Aklıma kötü hiçbir şey getirmeyeceğim. Söz veriyorum."
Burnundan soludu.
"Kendini zorlamanı istemiyorum."
"Bir sorun olduğunu hissedersem eğer sana söyleyeceğim. Endişe etme. Tamam mı?"
Onu bir kez daha öptüğümde yüzünde bir tebessüm belirdi. Beni yatırıp üzerime çıktı ve yorganı üstüne çekti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.