Kalbimin yarısı artık toprak altındaydı. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağarken ben alnımı mezar taşına yaslamış yağmura uyum sağlıyordum.
Cenaze biteli birkaç dakika olmuştu. Yine de gelen dört kişiden eksilen olmamıştı. Bunlar; ben, Benjamin, Ashley ve henüz tanımadığım siyah şemsiyeli, sigara içen, şık giyimli, sarışın kadındı.
Benjamin mezar taşının diğer tarafında aynı benim gibi durmuş göz yaşı akıtıyordu.
Ashley ise yanımda diz çökmüş yavaşça sırtımı sıvazlıyordu. Elimi ıslak mezar taşının üzerindeki isimde gezdirdim.
"Onu çok çabuk kaybettim Ash..çok çabuk."
Ashley saniyeler içinde beni kolları arasına aldı ve sıkıca sarıldı.
"Biliyorum..biliyorum."
Siyah şemsiyeli kadın yere çöktü ve kararmış toprağa baktı.
"Onunla aramı düzeltebilirdim belki de..ama durumundan hiç haberim yoktu."
Sakince başımı ona çevirdim. Gözlerindeki üzüntü kolayca okunabilir türdendi. Yutkundum.
"Afedersiniz ama..siz kimsiniz?"
Yüzünde hüzünlü bir gülümseme belirdi. Bir elini toprağın üzerine koydu ve nazikçe okşadı.
"Onun nefret ettiği ablasıyım."
"Bir ablası olduğunu bilmiyordum."
"O çok küçükken babamın bana karşı olan baskılarına dayanamayıp evden ayrılmıştım." Sigarasını içine çekti ve dumanını sertçe üfledi. "Onu o berbat ortamda yalnız bıraktığım için beni hep suçladı. Birlikte savaşmamız gerektiğini düşünüyordu. Oysaki planım bir gün yeteri kadar birikimim olduğunda onu da götürmekti. Ne yazık ki talih pek yüzüme gülmedi. Daha sonra o ikisi birbirlerini öldürdüler ve bu şekilde kurtulmuş oldu."
"O öldürdü." dedim, devam etmesine izin vermeyerek.
"Pardon?"
"Babasını Erik öldürdü. Annesi de acıya daha fazla dayanamadı."
Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Söylediklerime inanamıyor gibiydi. Anladım anlamında başını salladı.
"Ben..ne diyeceğimi bilemiyorum. Erik hatırladığımdan daha cesur bir çocukmuş."
Elimden geldiğince gülümsedim.
"O harikadır."
Birlikte ayağa kalktık. Birkaç saniye geçmişti ki tekrar söze girdi.
"Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Onu yalnız bırakmadığın için. Yanına yaklaşmama izin vermediğinden Benjamin beni nasıl olduğundan, hayatındaki değişikliklerden haberdar ediyordu. Anlaşılan bunu öğrenmemi istememiş."
Toprak olmamış elini omzuma koydu ve destek verircesine sıktı. Sonrasında sigarasını bir tarafa attı ve arkasını dönerek ilerlemeye başladı.
Benjamin de ayağa kalktı ve mezarın etrafından dolaşarak yanıma geldi. Elini omzuma attığında soluma döndüm ve ona sıkıca sarıldım. Buzu andıran mavi gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, sarı saçları birbirine karışmıştı. Onun da canı en az benimki kadar acıyordu, hissedebiliyordum.
"Melanie..."
Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Gözlerini sıkıca kapatıp bir gözyaşının daha süzülmesine izin verirken sarılışıma karşılık verdi.
"Onu kaybettim Ben... Onu sonsuza kadar kaybettim."
Erik'in hayatta olduğu alternatif kitaba herkesi bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need You | sebastian stan
De Todo"Ya ben burada olmazsam?" dedim çatallaşmış sesimle. "Bunu düşünmek bile istemiyorum. Sen gidersen n'aparım ben Melanie?"