Bir sabah uyandım. O günün sıradan bir gün olacağını düşünüyordum. Ama çocukluğumu mahveden olayı yaşadım.
Bir sabah uyandım. Günlerce, gelmesini umduğum adamı yine sıradan bir günde sokağın karşısında görmek için. Fakat gelmedi.
Bir sabah uyandım. O günün de sıradan olduğunu zannederek.
Erik bana o kötü haberi söylediğinden beri hiç yataklarımızı ayırmamıştık. Çünkü çok endişeliydim. Ya ben uyurken ona bir şey olsa? Ya onu son bir kez göremezsem, sarılamazsam? Ya onu bir kez daha güldüremezsem?
İşte o sabah, kafamda bu düşüncelerle uyandığımda her şeyin sonunun bugün olduğunu bilmiyordum.
Erik benden önce uyanmış beni rahatsız etmeyecek bir biçimde saçlarımla oynuyordu. Uyandığımı farkettiğinde zayıflamış sesiyle "Günaydın." diyerek dudaklarını alnıma bastırdı.
Yavaşça bana sardığı koluna yöneldim ve elini tuttum. Vücudundaki tüm enerji çekilmiş gibiydi. Elini tutuşuma bile karşılık veremiyecek durumdaydı. Bunun farkına vardığımda bozuntuya vermeden ben de onun eliyle oynamaya başladım.
Artık ağlamıyordum. Bu onu üzüyordu, bunu biliyordum ve onu üzmek canımı çok acıtıyordu.
Bir anlığına onu kaybedecek olmamın daha da farkına vardım ve ani bir hareketle kollarımı ona sardım. Başımı göğsüne yaslamış olsam da ona fazla yük olmamak için ağırlığımı tamamen vermiyordum.
Bu hamlemin hızına şaşırmış olmalı ki, sol eliyle yüzüme düşmüş saçlarımı kenara çekerken sordu.
"Ne oldu?"
Başımı biraz çevirip yüzümü tişörtüne sürerken onu cevapsız bıraktım. Ben öyle kalmışken yavaşça bana dolanan kollarını hissettim.
"Melanie," dedi başını yüzümü görmek istercesine eğerek. "biraz doğrulabilir misin?"
Ellerimi yatağın iki yanına bastırarak doğruldum ve beklemediğim bir şekilde onunla burun buruna geldik.
Şaşkın, şapşal suratıma bakarak gülümsedi. Biraz yaklaştı ve yanağımı nazikçe öptü. Sonrasında elini diğer yanağıma yerleştirdi ve hafif hafif okşamaya başladı. Gözlerimi kapatmıştım.
"Seni çok seviyorum."
Beni kendine çekti ve benim kollarım boynuna dolanırken gücünün yettiği sıkılıkla sarıldı. Bunları yaparken kendini oldukça zorluyordu, biliyordum. Kulağına eğildim ve fısıldadım.
"Ben de seni çok seviyorum."
Bir süre sonra onun kolları arasında uyuya kalmıştım. Daha yeni uyanmıştım, evet ama..bazı geceler uyuyamıyordum. Tüm gerçekler kalbimi sıkıştırıyordu. Korku bedenimi hapsediyordu.
Belki bir saat kadar uyumuştum, emin değildim. Hissettiğim sıkılık zayıflamış, kolları gevşemişti. Sonrasında soğuğu hissettim. Geri çekildim beyazlamış, solmuş tenine baktım. Son bir umutla elimi göğüsüne yerleştirdim. Ama kalbini hissedemedim. Hıçkırıklar ağzımdan kaçmaya başladığında göz yaşlarım çoktan firar etmişti. Nefes alamıyordum. Onsuz yaşamak istemiyordum.
Ellerimi yanaklarına sürdüm. "Erik.."
"Erik aç gözlerini..lütfen."
O sıradan zannettiğim günde diğerlerinde de olduğu gibi bitkin düşene kadar ağladım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.