"Hiçbir şey yemedin Melanie. Neredeyse akşam oldu. Yapma böyle."
Sebastian'la doktora gitme kararımızın üzerinden neredeyse bir ay geçmişti. Artık başka bir evdeydik. Aldığım ilaçlar bazen iştahımı kapatıyorlar bazen uyku yapıyor bazen ise beni olduğumdan daha huysuz bir hâle getiriyorlardı. Ama onları almak zorundaydım. Çünkü almaya başlamadan önce birkaç tuhaf şey yaşamıştım...
Olmayan şeyleri görüyor, bazen hiç yaşamadığım anılar beliriyordu zihnimde. Sebastian uykumda çok fazla ağladığımdan bahsetmişti. Doktorun dediğine göre henüz yaşadıklarımı atlatamadım bu yüzden de zihnim beni yüzleşmeye zorluyormuş. Ama..neden şimdi? Neden atlatamıyorum? Neden sürekli başa sarıyor? Böyle olmaktan, böyle hissetmekten nefret ediyorum.
Belime sarıldı ve çenesini karnıma yaslayıp bana baktı.
"Lütfen Mel, benim için biraz ye. Böyle devam edersen bitkin düşeceksin."
"Bunu istemiyorum. Böyle yaşamak istemiyorum."
Hızlıca doğrulup yüzümü elleri arasına aldı.
"Biliyorum, biliyorum. Ama dayanmalısın. Sadece bir süreliğine."
"Ya hiç iyileşemezsem? Ya hep böyle devam ederse?"
"Öyle olmayacak. Düşünmek faydasız."
Gözlerimden yaşlar düşmeye başladığında çeneme ulaşamadan onları sildi.
"Yapma..İyi olacaksın."
"Yeterince güçlü değilim. Değilim. Eğer olsaydım çoktan kendimi öldürmüş olurdum."
Sert bakışları gözlerime kenetlendi.
"Sakın bir daha bundan bahsetme."
"Ama-"
"Ama yok Melanie. Kendini öldürmek güçlü olduğunu göstermez. Savaştan kaçtığını gösterir."
"Sanırım.."
Belimi kavradığı gibi beni kucakladı ve masanın yanında duran sandalyeye oturdu. Masada bir kâse çorba ve biraz makarna vardı. Yemek istemiyorum, hiç aç değilim. Başım dönüyor, uyumak istiyorum.
Kucağında beni masaya doğru çevirdi ve kollarını sıkılaştırdı. Nefesini boynumda hissedebiliyordum.
"Sen yiyene kadar buradayız."
Ona daha fazla karşı çıkamazdım ve haklıydı da. Dün geceden beri ağzıma tek lokma bir şey girmemişti.
Yememi beklerken yavaşça boynumu öpmeye başladı. Bunun beni rahatlattığını biliyordu. Vücut ısım artarken kâseyi elime aldım ve birkaç kaşık sonra ona sordum.
"Sen neden yemiyorsun?"
"Yiyorum."
Bu sözlerden sonra yemeğe devam etmemi mi istiyor? Gerçekten mi?