Ten

759 62 43
                                    

"Bugün oldukça iyi görünüyorsun Melanie. Dün Mr. Stan'le neler yaptınız?" diye sordu öğretmenim ben elimde yemek tepsisiyle masaya otururken.

"Hiçbir şey, sadece uyuduk."

"Seni görmeye yeniden gelecek miymiş?"

Çatalımla yemeği dürtüklüyordum.

"Hı-hı. Gelecek. Yani..umarım. Ayrıca bana sıcak çikolata getirecek."

"Böyle şeyleri fazla yememelisin, biliyorsun. Hele de bu günlerde. Oldukça zayıfladın."

Birilerinin benim için endişelenmesi hoşuma gidiyordu. Beni değerli hissettiriyordu.

"Bir kereliğine. Lütfen."

"Pekala ama bunu alışkanlık haline getirmek yok."

Başımla onayladım ve yemeğimi yemeye başladım.

Pencerenin önünde oturmuş düşünüyordum.

Onu göreli yaklaşık bir hafta olmuştu. On üçüncü yaşımı birkaç gün önce doldurmuştum. Ne kadar isterdim onu doğum günümde görmeyi. Ama haberi yoktu ki. Haberi olsaydı geleceğinden emindim.

Öğretmenimin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Melanie."

"Efendim?"

"Mr. Stan burada."

Hızlıca ayağa kalkıp koştum. Onu ve güzel gülümsemesini gördüğüm an yapmak istediğim kucağına atlamaktı. Ama elinde tuttuğu iki adet kapaklı karton bardağı gördükten sonra kendimi durdurmak zorunda kalmıştım.

Bardaklardan birini bana uzattı.

"İşte sıcak çikolatan."

Bardağı elinden alırken utanarak teşekkür ettim.

Ardından boşta kalan elini tuttum ve yatakhaneye ilerledim. Çocukların gün içinde burada olmaması bizim için güzel bir fırsattı. Geçen günkü gibi pencerenin önündeki minderlere oturup sıcak çikolatalarımızı içmeye başladık. Tadı gerçekten çok güzeldi.

"Mesleğin ne?" diye sordum camda aşağıya doğru akan yağmur suyunu izlerken. Bir mesleği olduğunu bildiğimden değildi. Onu yoran şeyin böyle bir şey olduğunu düşünmüştüm sadece.

"Bir mesleğim yok, okuyorum ve şimdilik bazı tiyatrolarda yer alıyorum. Ama kim bilir belki bir gün ünlü bir oyuncu olurum."

Elindeki bardağı kenara koydu ve başını kucağıma yerleştirdi.

"Büyüyünce ne olmak istiyorsun?"

"Hiçbir fikrim yok. Çok daha küçükken ana sınıfı öğretmeni olmak isterdim. Ama çocukları pek sevemediğimi farkettim. Hele de etrafında bu kadar fazla olunca."

O gülünce ben de karşılık verdim.

Şunu farkettim de, bu günlerde epey fazla gülüyordum.

Şunu farkettim de, bu günlerde epey fazla gülüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
I Need You | sebastian stanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin