Twenty

671 63 18
                                        

"Melanie, telefon sana!"

Ayaklarımı sürüyerek yatakhaneden çıktım ve öğretmenime teşekkür edip telefonu elinden aldım.

"Hey inek."

Kıkırdadım.

"Hey Ash. N'aber? Nasıl gidiyor?"

"İyidir işte n'olsun, yazlıktayız."

"Hm."

"Denizden geri döndüğümde küçükken okuduğum kitapları bulmak için bodruma inmiştim. Ama bil bakalım ne buldum?"

Sessiz kaldım.

"Yığınlarca çizgi roman. Üstelik bazıları ilk sayı! Bunların çoğunu okumadığına eminim."

Yükselen sesime engel olamadım.

"Aman tanrım!"

"Evet ben de ilk gördüğümde bu tepkiyi vermiştim."

Kıkırdadı.

"Hepsini eve götüreceğim. Sana da getiririm, okursun."

"Bunu çok isterim."

Bir süre havadan sudan konuştuk. Fakat daha sonra sorduğu soru duraklamamı sağladı.

"Sebastian geldi mi bu arada?"

Yumruğumu sıktım. Bu gözlerimin dolmasını engellemek için yaptığım bir şeydi.

"Hayır, o..bu sene gelemiyor."

"Oh. Afedersin Melanie. Seni üzdüm mü?"

"Sorun yok."

Bir iki defa sessizce boğazımı temizledim. Sesimi düzeltmem gerekiyordu.

"Ne zaman geleceksiniz?"

"Sanırım 2 hafta sonra. Senin için bir sürü hediyelik eşya aldım."

"Sağol Ash, zahmet etmeseydin."

"En iyi arkadaşımın yanında olamıyorum. Bari bunu yapayım."

O..benim en iyi arkadaşım mıydı?

Bir süre cevap gelmediğinde meraklı bir tavırla "Mel, orada mısın?" dedi.

"Buradayım. Ben sadece..."

"Sadece ne?"

"Birinin beni en iyi arkadaşı olarak gördüğünü bilmiyordum."

"Çok tatlısın Mel ve elbette ki en iyi arkadaşımsın. Senden başka kimse bu şapşalla takılmak istemedi."

"Deme kendine öyle. Sen harika birisin."

"Ne açıdan? Bir alanda yetenekli değilim, popüler değilim ayrıca zeki de sayılmam."

"Ama eğlencelisin. Ayrıca sevecen ve iyi kalplisin. Son olarak da bana hediye alıyorsun."

Son cümlemi samimi bir kıkırtı ile bitirmiştim. Güldü.

"Sen de harikasın."

Sesinden gülümsediğini anlayabiliyordum. Yüzüme küçük bir tebessüm yerleştirdim.

"2 hafta sonra görüşürüz Ash."

"Görüşürüz Mel."

Telefonu yerine geri kapattım ve sırtımı komodine yaslayarak yere oturdum. Bacaklarımı kendime çekip başımı yana yatırdım. Bugünlerde çok yalnız hissediyordum. Belki ergenliğin getirdiği garip hisler buna sebep oluyor olabilirdi ama bilemiyorum tabi.

Durup dururken üzülüyordum ve sürekli olarak ağlamak istiyordum.

Onu özlemiştim...

Onu özlemiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
I Need You | sebastian stanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin