One Hundred Eight

450 41 47
                                    

İşten sonra Ashley'nin evine gitmiştim ve şimdi akşam yemeği yiyorduk. Alan..yoktu. Ortam oldukça kasvetliydi ve arkadaşım üzüntüsünü belli etmemeye çalışsa da hissedebiliyordum.

Biraz geçmişti ki kapının açıldığını duyduk.

"Ben geldim."

Bu Alan'dı. Üzerindeki paltoyu ve bereyi çıkardı, banyoya gidip ellerini yıkadı ve mutfağa gelip masaya otururken gülümseyerek konuştu.

"Oh merhaba Melanie."

"Selam Al."

Ashley gözlerini tabağından ayırmıyordu. Birkaç dakika sonra çatalını bıraktı ve başını kaldırdı.

"Alan seninle konuşmam gereken bir şey var."

Bu sırada ben Ruby'yi kontrol etme bahanesiyle içeriye gittim. Kapı aralığından onları görebiliyor ve duyabiliyordum.

"Nedir hayatım?"

"Sana bir şey soracağım ve bana tamamen dürüst olmanı istiyorum."

Yutkundu ve devam etti.

"Benden sıkıldın mı?"

Ses tonundan ağlamak üzere olduğunu anlayabiliyordum. Alan kollarını hızla ona sardı.

"O nasıl söz?"

"Artık birlikte çok az vakit geçiriyoruz. Sürekli geç geliyorsun, hatta bazı günler ben uyumuşken. Seni seviyorum Alan. Seni çok seviyorum ve seni daha fazla görmek istiyorum. Ama sen bunu istemiyor gibisin."

Alan, alnını eşinin alnına yasladı.

"Böyle konuşma. Beni ne kadar seviyorsan ben de seni o kadar seviyor ve görmek istiyorum. Ama işim-"

"Konuş patronunla. Gerekirse rütbe düş ama böyle yapma. Benden daha fazla ayrı kalma."

Alan elini onun ıslak yanağına koydu ve yaklaşıp dudaklarına kapandı. Pekala bunu görmemeliyim. Arkanı dön Melanie.

"Sana bunları hissettirdiğim için özür dilerim. Bir şeyler yapacağım. Söz veriyorum."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
I Need You | sebastian stanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin