*Sebastian'ın bakış açısı*
Anahtarı çevirdim ve kapıyı yavaşça açıp sessiz olmaya dikkat ederek içeriye girdim. Ben çoktan uyumuş olduklarını düşünüyordum çünkü saat üçe yaklaşıyordu ama salonun ışığı hâlâ açıktı.
Kapıyı kapatıp paltomu çıkardıktan sonra salona ilerledim. Melanie koltuğun önüne oturmuş, başı yana düşmüş, uyuyordu. Annie'yi koltuğun üzerine yatırmış ve üzerine onun minik battaniyesini örtmüştü.
Kim bilir ne zamandır bu pozisyondaydı? Boynunun ağrımamış olmasını umdum ve diz çöküp elimi hafifçe yanağında gezdirdim.
"Sevgilim."
Tepki vermedi. Derin bir uykusu vardı. Ayağa kalkıp önce Annie'yi dikkatle aldım ve beşiğine yatırıp geri döndükten sonra bir elimi kalçasının altından geçirip diğerini de beline sararak Melanie'yi kucakladım. Ayağa kalktığımda başını kıpırdattığını hissetmiştim.
"Seb.."
"Şş uykuna devam et."
"Neden bu kadar geciktin?"
Odamıza doğru ilerlerken onu yanıtladım.
"Gece çekimleri düşündüğümden uzun sürdü. Biraz da trafiğe kaldım. Endişelendirdim mi?"
Yanağını omzuma sürttü. "Durumun böyle olduğunu tahmin etmiştim." Biraz geri çekildi ve yüzüme baktı. "Uyuyalım. Yarın günün epey yoğun."
Yer aldığım bir filmin çekimleri biter bitmez başka bir teklif almıştım, iyi bir fırsat olduğunu düşünüp kabul etmiştim ve şu sıralar onun çekimlerine gidiyordum. Yarın günüm çekimlerle geçecek akşam olduğunda hızlıca hazırlanacak ve vizyona girecek olan filmin galasına gidecektim.
Onu yatağa bırakıp üzerimi değişmeye koyuldum. İşimi hallettikten sonra yatağın alt tarafından battaniyeyi kaldırıp içeri girdim. Kendimi biraz yukarı çektim ve yüzümü sevgilimin karnına gömdüm. Çok geçmeden ellerinin ensem tarafına gidip tişörtümü sıktığını hissettim. Bacakları yatağın içinde hareket etti ve buz gibi olan ayaklarını tişörtümün altından karnıma bastırdı. Ağzımdan tutamadığım bir inleme çıktığında konuştu.
"Ayrı kalmamızdan sıkıldım." Beni kendine çekip yüzümü göğsüne gömdü. "Çok çalışıyorsun."
"Biliyorum, biliyorum. Ama sadece geçici bir süreliğine."
Sesimin hızlı ve kısık çıktığını fark ettiğinde başını merakla bana doğru eğdi.
"Ayaklarım çok mu soğuk?"
"Alıştım sayılır. Bırak kalsınlar. Isıtayım."
Bir tebessümle yanaklarımı kavradı ve sağ gözümün altına dudaklarını bastırdı. Gülerek kollarımı beline sardım ve dudaklarını öptüm. Parmaklarımı dudaklarında gezdirdim ve gözlerine baktım.
"Epeydir birlikte uzunca vakit geçiremedik. Ufak bir kaçamak yapmalıyız."
"Tatile mi çıkalım diyorsun?"
"Yakında çekimler bitecek."
Kararsızca mırıldandı.
"Eğer izin alabilirsem çıkalım."
Onu onaylayıp tekrar aşağı indim ve karnını açıp öpücük kondurmaya başladım.
"Seb, gıdıklanıyorum." dedi gülerek. Sesini her duyuşumda kalbimdeki ufak titrek ateşin hareketlendiğini hissedebiliyordum.
"Gilbert'a hamileyken karnın ne kadar da büyümüştü."
"Yine büyüyecek. Ama henüz bir ay bile olmadı."
Yüzümü yüzüne çevirdim ve engel olamadığım gülümsememle konuştum.
"Çok heyecanlıyım."
Yorgun gözleriyle o da gülümsedi.
"Ben de öyle."
Başımı tekrar göğsüne yasladım ve gözlerimi kapattığım sırada aklıma gelen şeyle tekrar konuştum.
"Annie'yi kreşe benim bırakmamı ister misin?"
Bacaklarını belime sardı ve hoş bir tonla mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need You | sebastian stan
Casuale"Ya ben burada olmazsam?" dedim çatallaşmış sesimle. "Bunu düşünmek bile istemiyorum. Sen gidersen n'aparım ben Melanie?"