Bölüm 1 - Ormandaki Gece

4.3K 54 34
                                    

Haziran 1919, İzmir

Hilal

20 Saat önce

Yok bir türlü uyuyamıyordu Hilal

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yok bir türlü uyuyamıyordu Hilal. Tüm gün yaşadığı şeyler doluşuyordu kafasına ve onu bir türlü uyutmuyordu. Sabah matbaadakilerle anlaşmış, yanlarında az da olsa Yunan'a susmayacak kişileri de katıp hangara gitmişlerdi. Ama önce karşılarına ilk o Teğmen bozuntusu sonra da Albay Cevdet dikilmişti. Hilal ilk Leon'la gerçekleştirdiği kısa sohbeti düşündü. Sahi ne diyordu o Teğmen Leon? Canınıza mı susadınızmış. Ateş açacakmış. Küçük Hanım'ı alın konağa götürünmüş. Küçük Hanım'mış. Ah ne sinir oluyordu şu hitaba. Ama sonra Hilal ne güzel dumur etmişti o Teğmen'i. Dayanamadı kıkırdadı Hilal. Sonra hemen yanında uyuyan ablasına ve biraz uzaklarındaki babaannesine duydular mı diye baktı. Ama ikisi de hâlâ derin uykudaydı. Öyle ya saat epeyce geçti.

Hilal yine düşüncelere daldı. Leon'u Andreas olayı ile tehdit etmişti.
Andreas, artık mensubu olduğu Yunan ordusunun Anadolu'da yaptığı zulme dayanamayan ve kendisi gibi düşünenlerle beraber silah bıraktığı için idama mahkum edilen bir askerdi. Ancak yaralı olduğu için hastanedeye getirilmişti ve bu yüzden adı atlandığı için idamı ertenlenmişti. Ama akıbetinin diğerleri gibi olması da yakındı. Bu yüzden Hilal Hemşire'den yardım istemiş ve o da bu isteğine kayıtsız kalmamıştı. Her şey ayarlanmış ve kaçış günü gelmişti. Ancak son anda ablasının onu Teğmen'e ispiyonlaması yüzünden Leon'a yakalanmışlardı. Sonrasında Hilal'in ummadığı bir şey olmuş ve Teğmen Leon idam mahkumu Yunan askerini kaçırmakta ona yardım etmişti. Hilal hâlâ anlam veremiyordu. Madem Andreas'ı kaçıracağını öğrenmişti ve yakalamayacaktı, peki neden o gün karşılarına çıkmıştı? Ne tuhaf adamdı bu Teğmen! Sonra "ukalalığından" diyerek kendini düzeltti Hilal. Bize yardımını lütfettiğini gösterdi aklınca diye düşündü. Ama hayır ukala olsa böyle bir yardım yapmazdı. Bilemedi Hilal. Hâlâ çözemiyordu.

Sonra yine dayanamadı ve kıkırdadı. Bugün hangarda onu ve kendini Kumandan Vasili'ye ispiyonlamakla tehdit ettiğinde nasıl da beti benzi atmıştı o ukala Teğmen'in. Sessizce güldü. Hilal ne olursa olsun Andreas'a yardım ettiği için Teğmen'i ispiyonlamazdı ama bunu Teğmen bilemezdi. Hilal'i tanımıyordu. Zaten tehdidi işe yaramış ve hangarın önünde durmaya devam etmişlerdi, ta ki Albay Cevdet gelene kadar.
Hilal'in yüzü asıldı. Babası. Selanikli Binbaşı Cevdet. Artık hain Yunan albayı Cevdet'ti. Derin bir iç çekti. Babasının hangarda ona ne kadar soğuk baktığını düşündü. Ama annesi nerden duyduysa yanlarına gelmiş ve Hilal'e destek olmuştu. Bu yine de babasının üzerlerine ateş açtırmasını engellememişti. Sonrası tam bir kargaşaydı. Yunan askerleri üzerlerine yürümüş ve onları geri püskürtmek adına her şeyi yapmışlardı. Hilal tam o anda birden birinin onu tuttuğunu hissetmişti. Leon ona doğru geliyordu en son. O kişinin Leon olduğunu anlamış ve iyice insanların arasında sıkıştığı için çırpınmaya başlamıştı. Bir süre sonra annesinin bağırışını duymuştu. Leon'u azarlıyordu. İşte tam o an Leon'un kolları arasında ve onun omuzunun üstünde olduğunu kavramıştı. Ne yapmıştı o gevur çocuk? Onu omzuna mı almıştı? Hilal o an utancından kıpkırmızı kesildiğine emindi. Hiç mi edep yoktu bu Teğmen'de, ayıp bilmez miydi? Elin Yunan'ı işte ne bilecek, bendeki de soru diye söyleniyordu Hilal.
O anları düşünürken de hâlâ utanıyor ve hâlâ da o Teğmen'e sinir oluyordu. Nasıl olmasındı? Annesi görmüştü onları öyle. Ya babası? Ya diğerleri? Gerçi diğerlerinin onu görecek hali mi vardı diye yakındı Hilal.
Sonra faytonla konağa dönerkenki sessizliği düşündü. Annesi faytondan inip hızlıca ve sinirle konağa ilerlerken, Leon da hâlâ elini uzatıp ona inmesi için yardım teklif ediyordu. Arsızdı bu çocuk. Hilal başını sallıyor ve içinden Leon'a söylenmeye devam ediyordu. Ah aptal ablası, kim bilir o Teğmen'in hangi hareketini yanlış anlıyordu. O ahmak Teğmen de eminim eğleniyordur ablamın saflığıyla diye sinirlenmeye devam etti Hilal.

Mazi ile İstikbalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin